Köprübaşı camii teravihleri
Her kişinin geçmişi özeldir. Paylaşılan anılar kişisel yaşanmışlıklara ve deneyimlere dayanır. Yazımızda, Ankara'nın Aktaş semtimdeki Köprübaşı Camii'nde geçen bir Ramazan’ın izlerini sürerek odaklanacağım anılarımda çocukluk yıllarımda caminin sıcacık atmosferinde şekillenmesinde rolleri bulunan irfan mektebinden takdirname ile mezun edildiklerini bugünlerde idrak ettiğim imam Hacı Ömer Köksal (Ömer Hoca) ve müezzin Hacı Seyit Ural'a (Seyit Hoca) bu vesile rahmet diliyorum.
Sıcak yaz günlerinde cami, açık
pencere ve kapılarıyla serin rüzgârın içeri sızdığı, adeta sükûnetin dışarı
taştığı bir mekândı. Teravih sonrasında cami bahçesinde, Allah rızası için
ellerini açan dilencilerle karşılaşmak, çocukluğumuzun masum anıları arasında
özel bir yer tutar.
Kış aylarında, özellikle de
Ramazan'ın soğuk günlerinde, caminin ortasında gururla duran kocaman odun
sobasının etrafında saf tutulan teravih namazları, cemaat arasında bir
dayanışma ritüeli haline gelirdi. Namazın ilk rekatlarında sobaya yakın bir yer
bulmak adeta yarışa dönüşürdü. Bir müddet sonra yani namazın ortalarına doğru
sıcaklığın etkisiyle terlememek elde değildi. Ancak bu zorluklar, cemaatin
birbirine olan desteğini daha da pekiştirmekten başka bir işe yaramazdı.
Ömer Hoca, yirmi rekat olan teravih
namazlarını iki rekâtta bir selam vererek cemaatin çocuklarına namaz surelerini
doğru bir şekilde öğrenmelerini teşvik gayesiyle telaffuzları, tecvit
kaidelerine dikkat ederek okurdu. Elbette çoğumuzun ‘Namaz Sureleri’ adını
verdiğimiz kısa sureleri seçer ve sırasıyla kıraat ederek namazımıza derin bir
manevî katkı sağlardı. Sakin ve uhuvvet içinde geçen bu teravih namazları, o
bakımdan çocukluğumuzun unutulmaz anıları arasında özel bir yer edinmiştir.
Yazımızın amacı, sadece o
günleri yaşamış olanlara değil, aynı zamanda cami atmosferine ve teravih
namazlarının manevî derinliğine dair bir pencere açmaktır. Unutulmaz çocukluk
anıları, yaşanan dönemin bir yansımasıdır ve Köprübaşı Camii'ndeki teravih
namazları da bu yansımalardan sadece biridir.
Allah'a yaklaşılan, birbirine
destek olunan, sıcacık uhuvvetin hâkim olduğu o günleri hatırlamak, günümüzde
de aynı sükuneti aramamıza vesile olur düşüncesiyle Cuma namazlarını aynı
camide kılmaya gayretle uzun zamandır görüşemediğim aşina yüzlerle selamlaşarak
mutlu oluyorum.
Bu yazıyla, küçük bir bölümünü
paylaştığım anılarımla umarım okurlarla benzer anılara sahip bir bağ
kurabiliriz. Unutulmaz çocukluk anıları, yaşadığımız dönemi anlatır. Benim için
Aktaş Köprübaşı Camii'ndeki teravih namazları, yaşadıklarımdan sadece bir
örnektir. Bu yazı, herkesin kendi benzer anılarına dair bir davet
niteliğindedir.
Ramazan ayının bereketle dolu,
sevgi ve paylaşımın zirve yaptığı günler olmasını temenni ederken günümüz
teravihlerinin çocukluk günlerimdeki güzellikte geçmesi için dua ediyorum. Yazımızla
okurlarımla bir bağ kurabilmişsem kendimi mutlu addedeceğim ve’s-selam.