Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Ekim 2022

Köpekleşmenin yakın tarihi

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, uluslararası ilişkiler ve savaş stratejileri bakımından oldukça öğretici oldu. Avrupa Birliği, Rusya’ya karşı ambargo kozunu oynarken Putin de vanaları ve tahıl koridorunu daraltarak cevap vermekte gecikmedi. Dengeler, denklemler, stratejiler kesintisiz sürdü/sürüyor. Bununla birlikte iyi silahlandırılmış, iyi yönlendirilen küçük orduların devasa güçlere ne kadar büyük çapta zarar verebileceği de görülmüş oldu. Dünyanın en büyük askerî güçlerinden biri olan Rusya, kendisiyle karşılaştırılamayacak ölçüde küçük olan Ukrayna ordusunun verdiği zararları tazmin etmekte zorlanıyor. Binlerce asker, yüzlerce uçak, sayısız zırhlı kaybeden Putin, 2. Dünya savaşında kaybettiği general sayısından çok daha fazlasını çok kısa bir süre içinde Ukrayna’da kaybetti. Kurmay aklı zaafa uğrayan, teknolojik zafiyet taşıyan ve hantal olduğu ayan beyan ortaya çıkan Rus ordusunun moral kaybı ölçülemez boyutlarda. Silah pazarındaki payı hızla düşen, aynadaki aksi her geçen gün zayıflayan Rusya’nın heybeti yerinde dursa da pençelerinin çoğunu kaybettiği aşikâr. Kendi başının derdine düşüp kısmî seferberlik emri veren Putin’in küresel meselelere konsantre olmasını kimse beklemiyor. Bu durum da Rusya karşıtı bloğun elini güçlendiriyor.

Büyük güçlerin küçük ülkeler eliyle zafiyete uğratıldığı Ukrayna örneği küresel aktörler tarafından hızlıca satın alındı ve başka coğrafyalar için kullanılabilir hâle getirilerek 21. yüz yılın “köpekleşme” tarihide başlatılmış oldu. Öncelikle Tayvan üzerinden Çin rahatsız edildi. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, ağustos ayında Tayvan’ı da içine alan Asya turuna çıkmıştı. Pelosi’nin ziyaretini devasa askerî tatbikatlarla karşılayan Pekin yönetimi, adayı işgal etmeye dönük mesajlar verse de kendini frenledi. Tayvan, Amerika’nın köpekliğini yapacak kullanışlı bir aparat olduğunu ispat etmiş oldu. Önümüzdeki dönemde Tayvan, Çin’in yumuşak karnı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bundan sonraki süreçte sahibi hırlamasını isterse hırlayacak, ısırmasını isterse ısıracak yeri geldiğinde de sahibi için can verecek bir ülke haline gelen Tayvan, bu tutumuyla Çin’in küresel konsantrasyonunu üzerine çekmeye çalışacak gibi görünüyor.

Küçük devleti kullanarak küresel güçlerin nüfuzunu sınırlandırma, kendi kabuğuna çekilmelerini sağlama stratejisi Yunanistan’ın köpekleştirilmesiyle birlikte üzerimizde oynanmaya başlandı. Yüz milyarlarca Euro borçlandırılarak kurtarılmaya çalışılan Yunan ekonomisinin içler acısı hali uzunca bir süredir konuşulmuyor. Böylesine ödenemeyecek büyüklükte borcu olan Yunanistan’a, ödeyemeyeceği bilindiği halde milyarlarca dolarlık askeri ekipman sağlanıyor Batılı ülkeler tarafından. Ülkede 1’i deniz üssü olmakla birlikte 4 Amerika üssü açılırken, Yunan Başbakan Kiriakos Miçotakis, Yunanistan’ı adeta ABD’ye teslim ediyor. Hemen her gün askeri destek uçaklarının iniş kalkış yaptığı ülkede, silahsız olması gereken adalar Amerikan zırhlılarıyla dolduruluyor. Askeri yığınağın dozu arttıkça Yunan siyasilerin Türkiye karşıtı açıklamalarının, tehditlerinin dozu da yükseliyor. Gönüllü işgal altına giren, ülkesinin anahtarlarını teslim eden Yunanistan’ın uzun yıllar boyunca ABD’nin her isteğine boyun eğmekten başka bir şansı görünmüyor.

Peki, bir ülkenin köpekleştiği nasıl anlaşılır? Eğer ülke kendi kararlarını alabilecek iradeyi gösteremiyorsa, üçüncü bir ülkenin menfaati için başka bir ülkeye saldırgan tepkiler veriyorsa, üçüncü bir ülkenin menfaati için karşısındakine ölümcül darbeler indirmet alimatı verildiğinde -kendisine olacakları hesap etmeden- tereddüt göstermeden saldırıyorsa o ülke, boynuna tasma geçirilmiş, köpekleştirilmiş bir ülkedir. Yunanistan, içinde bulunduğu ekonomik darboğazın da etkisiyle iradesini Amerika’ya teslim etmiş, sahibinin her istediğini yerine getiren, köpekleşmiş bir ülkedir. Kendisine verilen görev Türkiye’yi sürekli tahrik ederek dikkatini dağıtmak, yeri geldiğinde savaş atmosferi oluşturup Türkiye’nin küresel izolasyon içine girip ambargolarla ekonomik çöküntü içine yuvarlanmasını sağlamaktır. Böylesine darboğaza giren Türkiye’nin küresel nüfuzu da zarar görecek bu durum Batılı ülkelerin İslam coğrafyalarında daha rahat at koşturmasını sağlayacaktır.

Yunanistan, hiçbir şekilde Türkiye’ye denk bir ülke değildir. Yunan kurmay aklının çok ötesinde bir hazırlık Dedeağaç’ı, Ege adalarını ve doğu Akdeniz’ı içine alacak şekilde planlanmaktadır. İki ülke arasında yaşanacak çatışma Avrupa Birliği, NATO ve ABD üsleri nedeniyle Biden iktidarıyla karşı karşıya kalmak anlamına gelecektir. Kırılgan ekonomik yapısı ve nazik iç siyasi fay hatlarıyla Türkiye, psikolojik olarak bu kadar cepheyle dolaylı yoldan aynı anda karşı karşıya getirilmek istenmektedir. Böylesine bir çatışmada kazanan yalnızca üçüncü taraflar olacaktır. Yunanistan’ın tasması ABD’nin elindedir. Bu bağlamda Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Eylül 2022’de yayınladığı bildiride Yunanistan’ı değil de sahiplerini hedef alarak gayriaskeri statüdeki adaların silahlandırılması konusunda Yunanistan’ı uyarmak yerine Miçotakis hükümetini teşvik eden “çevre”lerin aklıselime davet edilmesi son derece yerinde bir yaklaşım olmuştur. Köpek rahatsızlık veriyorsa, sahibini muhatap almak en doğrusudur. Rusya’nın Ukrayna’da düştüğü batağa Türkiye, Yunanistan’da girmemelidir.