Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 May 2015

Konut satışları patladı

Konut satışları her ay bir önceki aya göre ivme kaydediyor.
Nisan ayında 119 bin 317 satış rakamına ulaşıldı.
Geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 43 gibi hayli yüksek bir artış söz konusu.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) Konut Satış İstatistik verilerine göre Ocak-nisan döneminde Türkiye'de 416 bin 535 adet konut satıldı.
Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 341 bin 463 idi.
Artış yüzde 22.
İpotekli olarak yapılan banka kredili konut satışlarında yılın ilk aylarında başlayan yüksek artış Nisan'da da devam etti, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 96,5 artışla 46 bini aştı.
İlk defa satılan konut satışı ise Nisan'da yüzde 40,1 artarak 52 bin 598 oldu.
Rakamlar 2015 yılının ilk dört ayında satışlarda patlama yaşandığına işaret ediyor.
Dikkat çeken bir nokta da satışların Ocak'tan itibaren sürekli yükseliş trendi izlemesi.
Ocak'ta 86 bin 167 olan konut satışı, Şubat'ta 95 bin 021, Mart'ta 116 bin 030, Nisan'da 119 bin 317'ye yükseldi.
2013 ve 2014'te konut satışları 1 milyon 157 bin ve 1 milyon 165 bine çıkarak rekor kırmıştı.
2012'de 701 bin olduğunu hatırlatırsak satışlardaki sıçramanın büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Konut satışları neden hızlandı?
Bir kaç nedene bağlanabilir.
Birincisi, kredi faizlerinin dip noktada olduğuna inanan tüketicilerin konut kredisi kullanmaları etkili olmuştur.
Bir neden de, tüketicilerin bir kısmının ihtiyaçları için, bir bölümünün de yatırım amacıyla konut satın almaları. Gayrimenkul hala en karlı yatırım aracı olma özelliğini koruyor.
Döviz, borsa, faiz yanına yaklaşamıyor.
Konut fiyatları enflasyonun üzerinde artıyor.
Tabii gayrimenkulün bulunduğu semte göre de kazanç değişebiliyor.
Bütün bu faktörlerin bir araya gelmesi, konuta talebi teşvik ediyor.
Konut satışlarındaki bu hızlı artış hiç şüphesiz inşaat sektörü için olumlu bir gelişme.
İnşaat sektörü kendisine bağlı 200'den fazla alt sektörü de hareketlendiriyor.
Emek yoğun bir sektör olduğundan istihdama da katkısı ciddi boyutta.
Yalnız şöyle bir sıkıntı var.
İktisatta kıt olan kaynakların en verimli bir şekilde kullanılması esastır.
Türkiye ise kaynak açısından yetersiz.
Çünkü tasarruf oranı çok düşük.
Yatırımların finansmanı için yabancı kaynak kullanmak zorunda.
Bunun da ülke ekonomisine bir maliyeti oluyor.
Maliyeti hafifletmek ve ekonomiyi büyütmek için bu fonların en verimli alanlarda kullanılması gerekir.
İnşaat sektörü bu açıdan ilk tercih olmamalıdır.
Zira sektöre bağlı büyüme devamlılık arz etmemekte, inşaatın bitim süresi ile sınırlanmaktadır.
Oysa imalat sanayine yapılacak yatırımların ekonomiye katkısı süreklidir.
Fabrika çalıştığı sürece üretim yapar.
Üretilen mal ihraca konu ise döviz kazandırır.
Ülkenin dış ticaret dengesini düzeltir, cari açığı azaltır.
İmalat sanayinin milli gelir içindeki payının giderek düştüğü bir trendde, kıt kaynakların rasyonel kullanılması ülke ekonomisi için daha yararlı olacaktır.

[email protected]