Konut piyasasındaki durgunluğun nedenleri
Türkiye'de yaşanan konut satış oranlarındaki düşüş ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan MiaVita Beytepe Yatırımcısı Nurettin Yılmaz'a göre bu durumun nedenleri; Düşmeyen faizler, stok arz fazlalığı- fiyatların düşme garantisi ve yatırım ortamındaki karamsarlığın ortadan kalkmaması.
Konut satış oranlarında yaşanan bu yavaşlama sadece Ankara'da değil. Birkaç yer dışında Türkiye genelinde de konut satışlarında önceki yıllara göre bir yavaşlama olduğu görülüyor.
Başta büyükşehirlerden olmak üzere İzmir ve Ege kıyılarının aldığı nispeten nitelikli göç, bu bölgelerde satışların diğer bölgelerdeki gibi çok fazla düşmesine izin vermese de özellikle Ankara'da belirgin bir gayrimenkul satış durgunluğu yaşanıyor.
Düşmeyen Faizler : Tüketici için gayrimenkul alımında uygun konut faiz oranı hala % 0,99 ve üstüdür. Bu oranın üstünde kullanacakları faiz oranına zorunluluktan katlanacaklarını düşünüyorlar. Konut satışlarının eskiye dönmesi için konut faiz oranlarının da %0,99'un altına inmesi öncelikli koşuldur. Piyasa yapıcılarının da çok iyi bildiği bu husus gerçekleşirse sadece gayrimenkul satışı değil, doğrudan genel ekonomi de gözle görülür bir iyileşme sürecine girilebilir.
Stok Arz Fazlalığı & Fiyatların Düşme Beklentisi: Konut üretimi, iyi havalar devam edecekmiş gibi yıllardır hız kaybetmeden devam etti. Piyasalar açılmayınca, satılmayan konut miktarının üstüne yeni konutlar eklendi. Bu da yatırımcı ve müteahhit nezdinde bir baskı unsuru oluşturdu. Zor durumda kalan üretici fiyat arttıramamaya hatta bazı durumlarda da fiyatları düşürme yolunu seçti. Fiyatların artmadığını hatta zaman zaman gerilediğini gören tüketici, konuta yatırım için doğru bir zamanlama olmadığını düşünmeye başladı. Fiyatların düşeceği beklentisine girdi. Bu sebepten tüketicideki genel eğilim bekle- gör şeklinde. Bu bekleyiş de ne yazık ki süreci daha sıkıntılı hale getiriyor.
Yatırım ortamındaki karamsarlığın ortadan kalkmaması: 2013 yılında politika faizlerinin %5'in altını zorlamasının ardından yaşanan süreçte, bazı zorluklar yaşandı.
Ekonomideki yapısal sorunların çözümünde gösterilen isteksizlik, kimi gündelik ülke hayatının siyasetinde yer alan çalkantılar, son olarak ise yaşanan hain darbe girişimi ve Afrin Zeytin Dalı Operasyonu neticesinde ülkedeki ekonomi oyuncuları arasında bir karamsarlık havası esiyor. Üstelik bu karamsarlık, kişiler ve şirketler arasında da bulaşıcı olmaya başladı.
Ekonomiye ilişkin iyileşme hedefleri her aşamada hep bir ileri taşındı. Önce seçimler bitince karamsarlık dağılacak beklentisine girildi, ardından referandum. Şimdi de iyileşme için 2019 seçimleri bekleniliyor. Sürekli öteye taşınan hedefler, kişiler arasında bir güvensizliğin de oluşmasına neden oldu. Bu döngüden çıkmanın yolu bulunması lazım.
Bu, ekonomiye ve geleceğe olan inancı da zayıflatır.Hem şirketler hem de bireyler nezdinde yatırım için iyimserlik şart. Ülkedeki her bireyin üzerindeki bu karamsarlığı hızla üzerinden atması ve geleceğimiz için iyimser bir tutum takınması gerekiyor.