Konuşalım ama nasıl?
“İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır” demiş atalarımız. Hayvanlar koklaşarak birbirine yaklaşıp tanıştıkları gibi insanlar da konuşarak tanışırlar ve konuştukça birbirlerini daha iyi anlar ve daha iyi tanırlar. Dertlerini, sorunlarını tartışırlar, sevinçlerini paylaşırlar ve ortak bir noktada birleşirler. İnsanları hayvanlardan ayıran en önemli özelliği düşünmesi ve konuşmasıdır. Duygu ve düşüncelerini anlatmanın yolu konuşmaktır.
Savaşın da barışın da temelinde
konuşmak yatar. Konuşmak insanların kendilerini etkili ifade etme yöntemlerinin
başında gelir. İnsan konuşmalarıyla karşısındakini etkilemeye çalışır. Onun
için insanlar hayatlarında konuşmalarıyla ön plana çıkarlar. Etkili konuşma
metotlarından bahsederken karşısındakiyle göz teması kurmak, beden dilini iyi
kullanmak, ses tonuna dikkat etmek, dikkat çekmek, sözü özlü kullanmak,
uzatmamak gibi konulardan bahsederler. Hz. Mevlana’nın deyimiyle “İnsanlar
kıyafetleriyle karşılanır, İlmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır.” İlmiyle ağırlanan insanların
ilmi, konuşmasından belli olur.
Anlamak, anlatmak ve anlaşmak için
konuşmalıyız ama nasıl? Konuşmalarımız nasıl olmalı ve nelere dikkat etmeliyiz?
İnsanı yoktan var eden Allah ona konuşma yeteneği verirken nasıl konuşması
gerektiğini ona İlahi mesajıyla bildirmiştir. Kur’an-ı Kerim’i incelediğimizde
bu temel prensipleri görebiliyoruz.
Konuşmalarımızda kibar olmalıyız. “Bir
zamanlar biz İsrâiloğulları’ndan, ‘Yalnız Allah’a kulluk edeceksiniz; ana babaya,
yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz
söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin’ diyerek söz almıştık. Sonra, içinizden
küçük bir kesim dışında, sözünüzden döndünüz; hâlâ da sırt çevirmektesiniz.”(Bakara
/ 83) Allah kendine kulluk, ana babaya, akrabaya, yetim ve yoksullara iyilikten
hemen sonra güzel sözü emrediyor. Kibarlık insanın işini kolaylaştıran hem de
güzelleştiren bir haslettir. Araştırmalar kibarca eylemleri gerçekleştirilmenin
insanların mutluluk ve yaşamdan keyif alma düzeylerini artırdığını,
idarecilerin daha şefkatli ve nazik olarak davrandığında, çalışanların
kendilerini daha fazla güvende hissettikleri ve güven düzeylerinin yükseldiğini
ortaya koymuştur.
Konuşurken gerçeği konuşmalıyız. “Rabbimiz,
biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru”
diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan
duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma
dileyenlerdir. (Al-i İmran / 16-17) ayeti iman eden, af dileyen ve
azaptan korunmak isteyenlerin doğru sözlü, gerçeği konuşan kişiler olması
gerektiği üzerinde durulur. “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile
küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz.” (İbn
Hanbel, II, 349 buyurur Peygamber Efendimiz. “Ey inananlar! Allah’a karşı
saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbe
/ 119), “Doğru sözlü, doğru özlü erkek ve
kadınlara Allah, bağışlanma ve büyük ecir hazırlamıştır.” (Ahzâb /
35) ayetleri bu gerçeği pekiştirmektedir.
Konuşmalarımızda zarif olmalıyız. “Rabbin
yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya iyilik yapmanızı kesin olarak
emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına erişirlerse
sakın onlara “Öf!” bile deme, onları azarlama, onlara gönül alıcı tatlı ve
güzel söz söyle!” (İsra / 23) ayeti kerimesinde Allah gönül alıcı ve güzel sözü
adeta emrediyor.
Konuşmalarımızda dürüst olmalıyız. “Senin
yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de
azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.” ( Hûd / 112)
ilahi buyruğu doğruluğu, dürüstlüğü her şeyin özünde ve önünde sayıyor.
Konuşmalarımız yalansız olmalıdır.
“Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle
karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.”
( Furkan / 72 ) ayeti doğru sözlüleri müjdelemektedir.
Yalan, insanların birbirine düşmesine, toplumdaki ahengin
bozulmasına sebep olduğu için, çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir.
Dinimiz, yalan söylemeyi haram kılmış, dünyada da ahirette de huzur, mutluluk
ve kurtuluşun doğru söylemekte olduğunu bildirmiştir.
Konuşmalarımız anlamlı olmalıdır. “Anlamsız,
yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar”
Mü’minûn / 3 ) ayeti kurtuluşa erenlerin anlamsız sözlerden uzak duranlar
olduğunu söyler.
Özüyle ve sözüyle hak ve hakikatten yana olanlardan olmak ümidiyle…