Kontrollü daralma
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, küresel ekonomide ciddi hasarlara neden oldu.
Küreselleşmenin etkisiyle ekonomik büyümeye doymayan kapitalizm bir anda yavaşlamak zorunda kaldı. Gerek isteyerek, gerekse sokağa çıkma yasakları/kısıtlamaları sebebiyle ekonomide yaşanan ani yavaşlama rakamlara da yansıdı.
Birçok ülke ekonomisi 2020 yılının ilk çeyreğinde küçüldü. Türkiye’ye salgının geç gelmesi sebebiyle ilk çeyrekte diğer ülkelerden ayrışsa da öncü göstergeler ikinci çeyrekte salgının olumsuz etkisinin yansıyacağını gösteriyor.
Burada unutulmaması gereken bir husus var ki o da; ekonomideki bu ani ve sert küçülmenin kötü yönetimden kaynaklı olmadığı, bilakis salgının hızla yayılmasını engellemek amacıyla sokağa çıkma kısıtlamaları uygulamaları ve evde kalma çağrıları sebebiyle kasıtlı olarak kontrollü bir şekilde sağlanmış olduğudur. Eğer bu tedbirler uygulanmasa hasar daha uzun vadede daha derin olacaktı.
Nitekim sanayi üretim endeksi 2020 yılının ikinci çeyreğinin ilk ayı olan ve salgın için sert önlemlerin uygulandığı nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %31,4, bir önceki aya göre de %30,4 azalma gösterdi. Aynı şekilde sanayi ciro endeksi nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %20,9, bir önceki aya göre %24,5 oranında azaldı. Perakende satış hacmi ise bir önceki yılın aynı ayına göre %19,3, bir önceki aya göre de %21 oranında azalma gösterdi.
Bazı alt detayları mercek altına almakta fayda var. Malum olduğu üzere salgın sebebiyle evde kaldığımız sürede e-ticaret önemli bir kolaylık sağladı ve bu sebeple diğer alanlara göre pozitif ayrıştı. Nisan ayında birçok sektör küçülürken gıda, içecek ve tütün perakende satış hacmi yıllık olarak %12,5 artarken, posta veya internet üzerinden gönderim hacmi bir önceki yılın aynı ayında göre %105,7 bir önceki aya göre de %39,4 artış göstermiştir.
Sanayi ciro endeksinde de neredeyse tüm sektörlerde düşüş yaşanırken bilgi ve iletişim sektörü pozitif ayrışarak %2,1 oranında büyüme göstermiş. Tıbbi ürünler ve kozmetik perakende satış hacmi nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,9 oranında azalırken cirolarında geçen yılın aynı ayına göre %8,9 oranında artış olmuş.
Yaşanan sürecin ardından salgının psikolojik yansıması olarak alışverişler dijital ortama kaymaya devam edecektir. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi ile birlikte son yıllarda artan dijitalleşme ivme kazanacak ve yerel işletmeler kendilerini güncellemedikleri takdirde olumsuz etkileneceklerdir.
Her şeyi devletten beklemeden bireylerin de olası durumlar için çözümler üretmesi gerekiyor. Sonuçta devlet bu süreçte para musluklarını açarak, kamu bütçesini ve finansal sistemi krize sokmayacak şekilde destek olmaya çalışıyor. Ancak işletmenin yönetimi, strateji geliştirmesi gibi hususlarda yapabileceği bir şey olmadığını da unutmamak gerekir.
İşsizlik konusunda işçi çıkarmayı ilk olarak üç aylığına yasaklama kararı alan hükümet, bu kararı üç ay daha uzatacak gibi görünüyor. İstihdamın korunması, bu süreçteki en önemli konulardan biridir şüphesiz. Artan işsizlik, toplam talebi azaltırken bu da toplam üretimi azaltma potansiyeli taşır. Ancak alınacak her türlü tedbirin de kamu bütçesini derinlemesine krize sokmadan kontrollü bir şekilde yapılması gerekir.
Devlet bütçesinin özellikle de bu gibi krizlerde korunması son derece önemlidir. Sağlık sistemimizde hastalardan ekstra ücret talep edilmemesi, hastalığın ve dolayısıyla tedavi masraflarının giderek arttığı bu dönemde de aynı şekilde devam edilmesi devlet bütçesinin gücünü gösterir nitelikte. Aynı şekilde askeri güvenlik konusunda da önemli ve büyük çalışmalar yapan Türkiye, ekonomisinin ve kamu bütçesinin gücünü daha net bir şekilde anlaşılır.
Bütçe gelirlerini artıracak bir önemli husus da Türkiye ekonomisindeki dönüşüm çalışmalarının hızlandırılmasıdır. Orta teknolojiden yüksek teknolojili üretimlere geçen Türkiye’de bu dönüşümün başarılması ile birlikte işletmelerin, kamunun ve en önemlisi de bireylerin de geliri artacaktır.
Bu konuda önemli bir adım atılarak 1 milyon yazılımcı yetiştirmek için adım atıldı. Bu konuda eğitim alanların da kendilerini daha fazla geliştirerek Türkiye’nin bu dönüşümüne katkı sağlamaları gerekmektedir.