Konsept değişikliği
Birkaç hafta önce 93 yılındaki gizli darbeyi hatırlatarak bazı sorular sormuştuk. Bırakın Cumhuriyet'in ilk yıllarını veya Osmanlı'nın son dönemini, sadece yakın gizli tarihimizle ilgili sırlar açığa çıksa bile bu durum, daha demokratik ve şeffaf bir ülke olmamıza büyük katkı sağlar.
Turgut Özal'ın, Adnan Kahveci'nin, Eşref Bitlis'in, Uğur Mumcu'nun, Cem Ersever'in öldü(rüldü)ğü, 33 askerin şehit edilip Sivas olaylarının ve Başbağlar katliamının yaşandığı yıldır 1993.
***
Merhum gazeteci Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu eşinin ölümünden 19 yıl sonra "İçimden Geçen Zaman" adlı kitaptaki bilgileriyle, Mumcu dosyasını adeta farklı bir gözle okumak için kapı araladı.
Mumcu, 24 Ocak 1993'te, bombayla katledildikten sonra dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğunu" söylemiş ancak gerçek katillere bir türlü ulaşılamamıştı.
Gelişmelerin sonuç alma noktasında umut vermesi, birçok olayın tanığını da cesaretlendiriyor. Mesela Uğur Mumcu'nun suikasta uğradığı dönemin İçişleri Bakanı olan İsmet Sezgin de geçtiğimiz günlerde adeta itirafta bulunarak, "Gerçek katiller dışarıda... Masumlar mahku00fbm oldu" şeklinde sözler söyledi.
***
TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'nun 1404 sayfalık raporu ve son olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün DDK'yı Sivas olayları için harekete geçirmesi de önemli gelişmelerden.
Daha önce kapatılması olası merhum Muhsin Yazıcıoğlu dosyasının ve Merhum Turgut Özal'ın ölümünün "Derinlemesine" araştırılması için DDK'yı görevlendiren Gül'ün, yirmi yıldır sadece Türkiye'de dindar kesimi sindirmek için kullanılan Madımak Olayları için de görevlendirmede bulunması çok ama çok önemli.
***
Gül'ün, Devlet Denetleme Kurulu'na talimat vermesine dikkat edilirse en büyük tepkiyi statükodan yana, kendini ulusalcı diye tanımlayan bazı kesimler tepki gösterdi. Öyle ki Ergenekon'un marjinal partisi bile alelacele bu talimatın "katilleri aklamak" amacıyla verildiğini öne sürdü.
Halbuki ortada, ne bir çalışma, ne bir bulgu ve belge, ne de itirafçılar filan var. Sadece bu konunun
"Derinlemesine" araştırılmasının, milletin kafasındaki soru işaretlerini gidermek amacıyla olsa bile toplumsal psikolojiye katkı yapacağını iyi bilen Cumhurbaşkanı'nın girişimi nedense bazı kesimleri rahatsız etti. Ve bu rahatsızlık sadece onlara yönelik şüpheleri artırır o kadar.
Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda da benzer "Niyet okumalarla" gerçeğin ortaya çıkması için değil gerçekle yalanın bulanması-sulanması için propaganda yapan aynı güçlerin "Madımak olayları" için de pirelenmesi doğal. Sivas olayları gibi, Başbağlar katliamının ve Bitlis, Mumcu, Ersever gibi cinayetlerin de aydınlatılması gerekiyor.
***
Uğur Mumcu cinayeti de o dönemlerde neredeyse her 500 günde bir siyasi suikastla sarsılan Türkiye için önemli bir eşiktir. Mumcu'nun katillerinin "dinci" ve "İran'cı" olduğu ön kabulüyle yapılan dönemin soruşturmalarında olayla ilgisi dahi olmayan birçok insan içeri tıkılarak dosyanın kapatılması yoluna gidildi.
Türkiye'de sağ'ın da sol'un da adeta cinayetin ardından tahkim edilmeye başlandığını gördük. "Şeriata karşı laiklik yürüyüşleri" tertiplendi ve bu organizasyonların başını da sosyal demokratlık iddiasında bulunan CHP çekti. CHP, Mumcu cinayetinin ardından tamamen ulusalcı, statükocu, Kemalist ve Ortodoks laik reflekslere sahip marjinal bir partiye dönüştürüldü.
***
Son günlerde, terörle mücadelede güvenlik konseptinin değişmesinin, komutanların, erlerinin başında sahaya çıkmasının ve askerin korumasız karakollarda saldırı beklemek yerine önleyici tedbirler almasının, çok büyük başarı getirdiği yazılıp, çiziliyor.
Türkiye'nin yakın tarihindeki karanlık dönemlerle ilgili yapılan çalışmaları da böyle görmek lazım; Konsept değişikliği!
Artık Çankaya da, Hükümet de, devletin birçok kurumu da sahaya inip "derin"leri araştırma konusunda inisiyatif alıyor ve devlet terörle mücadelede olduğu gibi konsept değişikliğine gidiyor.
Daha demokratik, daha sivil, daha şeffaf, halkını düşman bellemeyen bir devlet oluşumu için yetkililer önceden olduğu gibi "Beklemek" yerine sahaya iniyor.
***
Çankaya'da, Meclis'te, iktidarda, karakolda vs. "beklemek" yerine "sahaya inmenin" faydalarını yakında göreceğimize inanıyorum.
Fakat terör, suikast, darbe, manipülasyon, derin organizasyonlar gibi konularda öğreneceğimiz gerçeklerin herkesi "mutlu" etmeyeceğini de iyi bilelim ki fazla şaşırmayalımu2026