Komşumuz İsrail!..
Mutlaka siz de görüyorsunuzdur;
Bizim memleketin, memleket sokaklarının gündeminde “Gazze” pek
yok artık.
Gazze’yi terk mi ettik?
Şimdilerde, Lübnan’a da ölüm yağdırıyor İsrail Terör Örgütü…
Orası da gündemimizin kıyısında köşesinde!..
Toplumun yüzde 20’lik kesimi en fazla, o kadarı ilgileniyor
sınır ötesiyle.
Gerisi, top-pop-yatırım…
Geçim!..
x
Bu ayın 6’sında “Yıldönümü” dolayısıyla memleketin bazı
yerlerinde “Soykırım’a isyan Filistin’e
destek” yürüyüşleri yapılacak…
O gün, ortam biraz hareketlenecek, gündem biraz olsun buraya
gelecek ama…
Taşıma suyla değirmen döndürmek gibi bir şey.
Biz, “Kedidir kedi!” demeye devam edelim;
İsrail, adım adım geliyor…
Önceki gün ilk defa, Hizbullah’ın Beyrut’taki “kalesi”
olarak bilinen Dahiye bölgesinin ötesini de, şehrin merkezine
yakın başka yerlerini de vurdu
teröristler!
Lübnanlılar, İTÖ’nün (İsrail Terör Örgütü) kara harekâtının
an meselesi olduğunu biliyor ve ateşten kaçıyorlar.
Suriye’ye kaçıyorlar!..
Suriye, Esat'ın yüzbinlerce masumu katlettiği,
milyonlarcasını da yerlerinden yurtlarından ettiği “felâket” bölgesi!
Şimdi, oraya kaçış var.
Suriye bile daha güvenli, şu andaki Lübnan’dan!
Şimdilik sağa sola kaçtılar, ölümden kaçtılar.
Ya sonra?
İTÖ katliamından nereye kadar kaçacak mazlum halklar?
Herhalde, Türkiye’ye kadar!..
Bazıları, “İsrail, Türkiye sınırına dayanır mı?” diye
soruyor.
Elbette, dayanır!..
Yok, dayanmaz, dayanamaz!
“Kedidir kedi!”
X
Lübnan, Suriye, Irak birer “devlet” mi sizce?
Kâğıt üzerinde devlet olmaları onları devlet yapar mı?
Osmanlı’dan sonra oluşturulmuş “kâğıttan” devletler.
Arkasına dünyanın en büyük silahlı güçlerini almış İTÖ’nün
onları aşmakta zorluk çekeceğini düşünen, bir şeylere güveniyor demektir!.
“İsrail daha fazlasını yapamaz!” diyenler, temennilerini
dile getiriyorlar.
Bugüne kadar, hep daha fazlasını yaptı, İTÖ…
Bundan sonra, nasıl durdurulacak, kim durduracak?
Siyonizm’in bütün devlet başkanlarını “kukla” haline
getirdiği ABD mi?
Trump kazansın, kaybetsin hiç fark etmez…
Onun kazanması halinde yeni bir dönemin başlayacağını
düşünenler, İsrail’in kuruluş belgesi, 1917 tarihli Belfour Deklarasyonu’nun tam da 100’ncü
yılında Kudüs’ü “Başkent” ilan edenin kim olduğuna baksınlar!
Her ABD Başkanı, İsrail’in tasmalı kölesidir!
Biraz sağa, sola kıpırdayanlar…
Farklı bir şeyler söyleyenler ya öldürülür, ya da
kulaklarından vurulur!..
X
İTÖ, Türkiye’ye komşu olur mu?
Dün sabah CNN Türk’te bu soruya veren
Doç.Dr. Fatih Fuat Tuncer, “Eğer durdurulamazsa olur!”
dedi ve bu bağlamda, Esat’tan bahsetti.
Türkiye Esat ile, “diyalog” tesis ederek, Suriye’nin İTÖ
tarafından geçilmesini engellemeye çalışıyor.
Katil Esat, Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan
haklarını kullanmak suretiyle Suriye’nin kuzeyinde Terörle Mücadele Operasyonu
yürütmesine karşı...
ABD’nin, Rusya’nın Suriye topraklarını parsellemesine ise
karşı değil!..
İsrail’in sınırlarımıza dayanmaması için Esat ile “sınırlı
işbirliği”ne gitmek gibi bir mecburiyetle karşı karşıyayız.
Ne var ki, istese bile Esat’ın kontrol edebileceğinden çok
daha büyük karşımızdaki tehdit.
Suriye’nin kuzeyindeki kantonları birleştirip, “Teröristan”ı
yani “Siyonistan”ı fiilen kurmak istediler, mâni olduk.
Aynı şeyi, “sözde seçimler” yoluyla yapmak istediler, mâni
olduk.
Siyonistan’ın kurulmasına engel olduğumuz süreç boyunca, bir
sürü operasyonla karşı karşıya kaldık.
Gezi olaylarından bu yana, sırf maddi kaybımız 1 trilyon
dolardan az değil, kesinlikle.
Her badireden “yüz akı” ile çıktık ama, her badire de,ekonomimizde
ve çok daha önemlisi, milli birlik ve beraberliğimizde büyük gedikler açtı.
Artık, milli takımlarımızın zaferleri bile birleştiremiyor
bizi.
Bebek cinayetleri bile, en büyük acılar bile bölüyor bizi,
ya da nasıl bölündüğümüzü gösteriyor.
x
Bu yazıya nasıl girmiştik?
“Mutlaka siz de
görüyorsunuzdur Bizim memleketin, memleket sokaklarının gündeminde ‘Gazze’ pek
yok artık.
Gazze'yi terk mi
ettik?
Şimdilerde, Lübnan’a
da ölüm yağdırıyor İsrail Terör Örgütü…
Orası da gündemimizin
kıyısında köşesinde!..”
Böyle girmiştik.
İsrail Türkiye’ye, doğrudan ya da “Teröristan” üzerinden
komşu olsa, ne olur?
Birileri, “Bir şey olmaz canım, ne olacak?” bakışıyla
yöneltiyor bu soruyu.
Terörist Yunanistan komşumuz değil mi, terörist Ermenistan
da öyle, komşumuz değil mi?
Bulgaristan teröründen kaçıp Türkiye’ye sığınmıştı birkaç on
yıl evvel kardeşlerimiz…
Türkiye’de ne operasyonlar yapmışlardı, Bulgaristan az belâ
mı?
“Fiilen” komşumuz Rusya da, geleneksel hasmımız, biz
sınırlarımız ötesinde teröristlerin üzerine giderken, az arkadan vurmadı!..
Ermenistan’ı kafaya takmayabilirsiniz ama, bizim memlekette
az lobisi yok; etkili yerlerde nice
kriptosu olduğu bilinmez mi?
Bu kadar tehditle başa çıkmayı bilen Türkiye, İsrail’i de
siler atarmış…
Elbette, elbette ama…
Birlik ve beraberlik havasını iyice kaybetmemek şartıyla!..
Görüyoruz ki, içerideki “İsrail
severlerin” oranı hiç de az değil.
“Bana ne Arap’tan,
hem zaten Filistinliler de topraklarını satmışlardı, iyi oldu azizim!” yollu
propagandalar…
İTÖ’ye selâm
çakmalar!..
X
Filistin'in yanında yer almamızın “hata” olduğunu
söyleyenlerin sayısı hiç de az değil, memlekette.
Bunların politikadaki karşılıklarına bakınız, çok fazla,
çok!..
Nasıl bir ortamdayız, bakın:
Etrafımız silahlandırılmış, beş on kulaç ötemizdeki “Yunan’a
verilmiş” adalardaki silahların namluları Anadolu’ya dönük!..
Batı Trakya da silah deposu, hedef şüphesiz Türkiye.
Bu ortamda, “Ruhban Okulu açılsın!” propagandaları var.
Kimileri, “tarihi gerçekleri” dahası, çok yakın
tarihin, bugünün gerçeklerini bilmeden katılıyor bu akıma!..
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail’le ABD ile anlaşmış…
Adalar ve Batı Trakya, namluları Anadolu’ya dönük silahların
depoları.
Biz bu ortamda “açılım” mı yapacağız?
Diyanet İşleri Başkanı, kılını kıpırdamazken…
Fatih Kaymakamlığı’na bağlı Ruhban’a “"ekümenik"
yani “evrensel” mi diyeceğiz?
İsmailağa’nın 28 Şubat’ta neden kuşatıldığını mı unutacağız?
Bugünkü İsmailağa tartışmalarını “tesadüflere” mi bağlayacağız?
Oralar niçin karışıyor, karıştırılıyor?
Düşünmeyecek miyiz?
MİLAT’ın Özlem Doğan imzalı manşeti, tam isabet:
“Asıl Hedef Türkiye!”
Nasıl olmasın ki..
Başka “Devlet” mi
var güneyimizde!