Dolar (USD)
32.49
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2434.44
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Şubat 2023

​Komşuluk Ölmemiş

Huzurumuz ve mutluluğumuzun yanı sıra toplumsal birlik ve beraberliğimiz için önem taşıyan komşuluğun tarihe gömüldüğünü konu olarak düşünüyordum. Geçtiğimiz hafta ülkemizin başta Kahramanmaraş olmak üzere Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay, Adana, Osmaniye vilayetlerinde yaşadığımız deprem felaketi belimizi büktü.

O günden sonra milletçe yediklerimiz, giydiklerimizi ve günlük hayatımızı sorgulamaya başlamadık mı? Cumhurbaşkanımız, bakanlar, milletvekilleri ve idareciler anında olay yerinde gerekli işlemlerin başlaması için milletimizin acısının azalmasına yönelik çaba gösterdiler. Bakanlıkların gösterdikleri çabaları medya vasıtasıyla öğrendik. TOKİ ekibinin sıcak temasları neticesinde prefabrik ve konteynerler planlı bir şekilde şantiyelerden toplanıp deprem bölgesinde gönderilirken, jeneratörleri hava kararmadan ulaştıran Bilim ve Sanayi Bakanlığı’nın çabasını göz ardı edemeyiz. Yüz akımız AFAD bu vesile ile bir kere daha varlığını gösterirken yıllar önce yöneticilik yapmış Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay ve şu anda Tanzanya Büyükelçimiz Mehmet Güllüoğlu tecrübeleriyle meydandaydı.

Çevremizdeki insanlardan izoleli yaşamayı tercih ettiğimiz konusunda umarım benimle aynı fikirdesinizdir. Toplumsal varlık olmamızla örtüşmeyen bu durumla ilgili neler yapılmalı konusunda sosyal bilimciler ne diyor kısaca bakalım. Zihin dünyamızda yer tutan, aynı mahalle içinde oturan insanlar arasında gelişen komşuluk sosyal hayatımızda kurduğumuz en yakın ilişki biçimlerinden birisidir. Kültürümüzde önemli bir değere sahip olan komşuluk, bütün toplumlarda görevi, âdet ve gelenekleri çeşitli şekillerde değişse de oluşumu üç aşağı beş yukarı aynıdır.

Komşulukla ilgili geleneklerimiz yerleşmiştir. Yeni komşulara hoş geldin ziyaretinde bulunmak, ihtiyacı olup olmadığını sormak, varsa ihtiyacını karşılamak, çay veya kahve içmeye davet etmek, hastalandığında çorba pişirmek, yemek vermek, evlilik ve doğum hazırlıklarına yardım etmek, vefat varsa yemek götürmek, bayramını ve kandilini kutlamak vb. pek çok âdet kültürümüzde yer almıştır.

Komşuluğun toplumumuz için vazgeçilmez bir değer taşıdığını belirtirken Hz. Peygamberin bir hadisinde: Ka’b bin Malik (r.a.) anlatıyor: Peygamber (s.a.v.)’e bir adam geldi ve: “Ey Allah’ın Resûlü filan oğullularının mahallesine yerleştim. İçlerinden bana en çok eziyet eden en yakın komşumdur” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Ebu Bekir’e, Ömer’e ve Ali’ye (r.a.) mescide gelip kapısına durarak şöyle bağırsınlar diye haber gönderdi: “Kırk ev komşu sayılır, komşusu şerrinden emin olmayan kişi cennete giremez.” denilmektedir. Kültürümüzde “Ev alma komşu al” atasözümüz yerinde dururken efendimiz bir başka hadisinde “Cebrail bana komşu hakları konusunda öyle hükümler getirdi ki, bu gidişle herhalde komşu komşuya vâris kılınır diye düşündüm.” diyerek dikkatimizi çekerek komşuluk haklarına, komşuluğun önemine, komşuluğun Müslüman bir birey için ehemmiyetine özellikle değindiğini görüyoruz.

Keşke olmasaydı ama birlik ve beraberliğimizin ne kadar değerli olduğunun farkına vardığımız depremi evlerinde yaşayanlara uzak diyarlardan ‘buradayız’ nidalarıyla elini uzatanların yardım ettikleri insanların hangi görüş veya hangi inanç değerlerinden olduklarını sorgulamadan yaptıkları yardımların yerine ulaşması umuduyla… Bu millet yıkılmaz diyor ve ‘komşu aç kapıyı’ diye yazımı noktalıyorum.