Dolar (USD)
34.32
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2835.47
BIST 100
9420.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ekim 2024

Komplocu furyası

Malum aşırılıklar çağındayız…

Aşırılıklar insani değerlerimizi aşındırıyor…

Bu bağlamda pik yapan aşırılıklardan biride, komplo teorileri… Adeta bir kâbus gibi üstümüze üstümüze geliyor… Kolumuzu, kanadımızı kırıyor… Adeta her yanımızda komplolar geziniyor… Sağımız, solumuz, önümüz, arkamız, altımız, üstümüz komplo kaynıyor… Sanki kurtuluş yok gibi…

Ne oluyoruz Allah Aşkına?

Bizim kendimize has hiç mi idrakimiz, irademiz, iddiamız, idealimiz, itirazımız yok?

Belli bir yere kadar komplo teorileri anlaşılabilir, ancak her taşın altında komplo aramak normal olmasa gerek…

Kendi düşünce melekelerimizi, sahih bilgi kaynaklarımızı, doğru haber edinme yöntemlerimizi, yaşam tecrübemizi nasıl göz ardı edebiliriz?

Komplocu zihniyet güçlü bir ideoloji üretiyor, herkesi bu algıya kıstırıyor…

Korkarım bu gidişle ‘komplo manyağı’ bir topluma dönüşeceğiz?

Komplocu kafa idraklerimizi kuşatıyor…

“ Üst akıl, uluslararası komplo merkezleri, her taşın altından çıkan İsrail ağı, gizli parmaklar, ecnebi devletler, güdümlü medya, beşinci kol faaliyetleri, yer altı santralleri, yer üstündeki ajanları, hainler, casuslar, ajanlar, İngiliz muhipleri, gavur kayırıcıları, haçlı ruhu, faiz lobisi, kumpasçı çete, tertipçi vesayet odakları, illimünati vs…”

Yani biz neredeyse hiç hükmündeyiz… Her yere komplocu irade hükmediyor…

Komplo saplantısı ciddi bir zihniyet sorununa dönüşüyor… Komplocu ruh hali, sorumluluktan kaçış ve gerçeklerden kopuşa neden oluyor…

Komplo teorileri bir nevi modern kehanet veya farklı bir falcılık faaliyeti olarak nüksediyor…

Komplolarla dünyaya servis edilen korkular, kuşkular ve bitmeyen kaygılar… Kim kaldırabilir bu kadar stresi… Kim korunabilir bu korku hafakanlarından?

Sanki kaderimizi komplo teorisyenleri belirliyor… Takdiri ilahi teğet geçiliyor…

Komplolar ve ardı sıra gelen kaoslar, kâbuslar ve krizler… Sapla samanın karıştırıldığı bir toplumda zamanla zihinler işgale uğruyor…

Kontrolsüz bir komploculuk akımı başı almış gidiyor… Komploculuğunda bir sınırı, ölçüsü, disiplini olması gerekmiyor mu?

Komplo teorileri piyasada uçuşurken, kendi pozisyonumuzu gözden geçirmek, haberin kaynağına inmek, delillendirmek, temellendirmek sorumluluğundan uzaklaşıyoruz…

Eskiden ebced, cifr, keşf, rüya, kurtarıcı bekleme ile gelecek okumaları yapılırken, şimdilerde komplocu kehanetler ile kendimizi oyalıyoruz…

Yıllardır komplo uzmanları, stratejistler, diziler, yorumlar ile toplumun kahir ekseriyeti kafeslendi…

Olup bitenlerin arka planını çözmek adına önünü göremez hale geldiler…

Bellek ve idrakler komplocuların idrakine terk edildi… İpotek altındaki zihinler tembelleşti… Tefekkür, tefakkuh üretilemedi… Komplo teorileri ile beyinleri büyülenenler bilgiyi taşıma sorumluluğunu yitirdiler… Manipülasyon aracı olarak komplo kampanyaları egemenlerin kitleleri kontrol altında tutma aracına dönüştü…

Topluma yutturulan yorumlar; dikkatlerimizi dağıtmak, kafalarımızı karıştırmak konusunda oldukça etkililer…

Ne yapmalıyız?

Öncelikle akletmeliyiz… Araştırmalıyız… Doğru anlamalıyız… İsabetli analizlerde bulunmalıyız… Sorgulayabilmeliyiz… Ve sorumluluk almalıyız…

Analitik bir akılla çözüm üretmeliyiz…

Bir düşünelim; muhteşem Aksa Tufanı’nı bile gereği gibi anlamak ve anlatmak yerine hâlâ işin komplo boyutu ile oyalanmaktan kurtulamayan insanlarımız var…

İsmail Heniyye’nin şehadetinden çıkarmamız gereken ibret ve derslere odaklanmamız gerekirken komplo düzenekleri ile toplum mühendisliğine soyunanlar var…

Müslüman basireti ile hayatın anlam ve amacını yaratılış ekseninde yürütmemiz gerekiyor… Müslüman aklı ile kendimizi yönetmemiz icap ediyor… Feraset ve hikmet ile yürüyüşümüzü güçlendirmemiz lazım geliyor…

Olayların arkasındaki Külli İrade’yi teğet geçmeden, gizemli dünyalarda gezinmeden, sırların sırrına muttali olacağımız Mutlak Hakikatte karar kılmamız kaçınılmazdır…