Kompleks
Yabancı bir kelime, bizden değil. Ama 'galat-ı meşhur' olarak ne yazık ki Türkçemize yerleşti. "Kompleks" veya "aşağılık kompleksi". İkisi de aynı kapıya çıkar. Sözlükleri karıştırıyorum. Kelimenin anlamları üç aşağı beş yukarı aynı: "Karmaşık", "karışık", "karmaşa", "anlaşılması güç olan", "tatmin edilmemiş istek ve arzular". "Kompleksli" için de "Aşağılık duygusuna sahip olan" karşılığı kullanılmış. "Komplekse kapılmak" ise "aşağılık duygusu hissetmek" olarak tanımlanmış. Uzun zamandır böyle bir yazı yazmayı düşünüyordum. Biraz da özeleştiri olsun istiyordum. Demek ki gün bugündür.
Rahmetli Necmettin Erbakan adına verilen ve haklı olarak büyük infial uyandıran ödüller, bardağı taşıran son damla oldu. Evet, siyasi arenada fır fır dönen, küçük bir partinin genel başkanının merkezde olduğu ödül töreni, tam bir rezaletti. Öncelikle "Erbakan" adı, kirli bir tezgah için kullanıldı. Hadi alelacele tezgahlayıp ödül kurumuna da zarar veren böyle bir hesabın içine girdiniz. Bari layık olanlara verseydiniz. Hayatı boyunca Erbakan muhalifi olarak bilinen, muhafazakar değerlere sürekli saldıran hatta merhum Erbakan için "Çok tehlikeli biri" diyen gazetecilere ödül vermek akıl karı mıdır? Bu tezgahın anlaşılmayacağını mı düşündünüz? Gördünüz, "Erbakan Hoca'nın kemiklerini sızlattılar" başlıkları atıldı. Bazı köşe yazarları da olayı makaraya aldı. Diriliş Postası gazetesinden Recep Yazgan, "Mücahit Uğur Dündar!" yazısını yazdı.
Bu trajikomik ödüllere en büyük tepki, "Erbakan Vakfı'ndan geldi. Merhum Necmettin Erbakan'ın ödül bahane edilerek siyasi bir oyuna alet edilmesi, başta oğlu Fatih Erbakan olmak üzere Hocanın ailesini -haklı olarak- çok üzdü ve kızdırdı. Yapılan açıklamada, Saadet Partisi yöneticilerinin bugüne kadar Erbakan Ailesi'ni ve çevresini partiden dışladıklarına dikkat çekilerek ödüllerin 'siyasi maksatlı şov' olduğu ifade edildi ve şöyle denildi: "Bu adımlarındaki asıl amaç; parti yönetimi olarak Milli Görüş'ün odak noktalarından uzaklaşmalarını maskeleyebilmektir. Tam da seçim arefesinde programatik ve samimiyetsiz bir yaklaşımla bu hamleyi yapmaları siyasi etik ve Milli Görüş prensipleri açısından yakışıksız bir durumdur." Ters tepen tuzak hakkında Recep Yazgan şöyle diyor: "Üstad Necip Fazıl'ın veciz ifadesiyle: 'Bizdeki muhalefet, iktidarı düşürmek şartıyla vatanı düşürmeye razıdır...' Durum an itibariyle tam da aynen böyle..." Temel Karamollaoğlu, siyaset tarihinde iyi bir intiba bırakmamıştır. Ona bir tavsiyede bulunmak isterim: Bir an önce rahmetli Erbakan'ın yattığı Merkezefendi Mezarlığı'na gidip ruhaniyetinden af ve özür dilemeli, tövbe etmelidir. Ardından bu güzel ülkeye bir 'iyi'lik yaparak oturduğu ve dolduramadığı koltuktan hemen ayrılmalıdır. Aksi takdirde, bu davranışlarıyla 'siyasi parti kabristanı'na SP de gömülecektir.
Kırk yıllık Babıali hayatımda başka 'kompleks'ler de gördüm. Müstehcen neşriyat yapan 'muhafazakar' gazetecileri de. 'Soldan da bir isim olsun' diyerek Marksist bir eleştirmene verilen ödülün nasıl reddedildiğini de. Milliyetçi maneviyatçı yazarlara kapısını kapatıp solcu aydınları kucaklayan 'muhafazakar vakıf'ları da. FETÖ'nün yayın organında Marksistlere üst seviyede itibar gösterilirken dindar yazarlara nasıl tepeden bakıldığını da. Mahut gazetenin kültür sanat sayfasında sürekli olarak sosyalist yazar çizerler parlatılırken bizim camianın nasıl horlandığını da. Liberal köşe yazarlarına dolar üzerinden maaş ödenirken aynı güruhun radyolarında program yapan mühim bir romancımızın nasıl 'telif' adına bir 'gömlek'le kandırılmak istendiğini de. Kültürle alakalı bazı kurumlarımızın düzenledikleri faaliyetlerde 'sol', 'sosyalist', 'Marksist' isimleri nasıl kayırdıklarını da. Kitap fuarı düzenleyen bir dinu00ee kurumun kitabevlerindeki vitrinlerinde, hala 'gezici' romancıların kitaplarının nasıl teşhir edildiğini de...
Aşağılık kompleksini aşın efendiler! O mahalleden üç büyük zeka çıktı. Cemil Meriç değerlerimize döndü. Kemal Tahir ihtida etti. Attila İlhan da "Öldüğümde beni alkışlarla uğurlamayın, İslam geleneklerine göre gömün." dedi. Ödül verecekseniz adam gibi verin, komik duruma düşmeyin, vesselam!