Kökten Batısever
“Ülkenin en kökten Batıseveri kimdir?” diye sorsalar hiç tereddüt etmeden Ertuğrul Özkök’dür derim.
Sakın ola ki mübalağa yaptığım sanılmasın. O, Batının oltası ideolojilere gönlünü kaptırdığı için Batıcı değildir… Batı, özlemini duyduğu haz ve zevk dolu yaşam tarzına uygun olduğu için Batıseverdir.
Yani aklı değil nefsi ile bağımlıdır Batıya. Akıl mı? O zaten tamamen nefsanî arzularının kuyruğunda.
Bu nedenle Batısever olmanın unsurları, olmazsa olmazları olan “Atatürkçülük”, “laiklik”, “çağdaşlık” gibi kavramlara sıkı sıkıya olan bağlılığı da, zevk ü sefasından taviz vermeye asla mütemayil olmaması hasebiyledir.
Kendileri görünüşte Batılı gibi olmanın o kadar titiz takipçisidir ki bir keresinde şöyle bir veciz söz israf etmişlerdir:
“ Dolayısıyla benim cenazemde bir kiliseden kaldırılabilir diye düşünüyorum. Güzel bir kilisede ve oturma düzeni içinde, arkadaşlarımın da kravatlarını takarak şık bir şekilde yer almalarını ve hakkımda güzel şeyler söylemelerini umuyorum”
Batıcılık, oldum olası hiç bu kadar taban yapmamıştı, sanırım.
***
Haa, bahsetmeden geçmenin hakşinaslık olmayacağı kanaati ile zikretmek istiyorum: Sayın Özkök açtığı çığırda asla yalnız değildir. Mesela “müdavimi” nitelemesinin dahi kifayetsiz kalacağı, kelimenin tam anlamı ile karakter ikizi diyebileceğimiz Yılmaz Özdil’i es geçmek, sanırım doğru olmaz. Bu zat hiç haz almadığını söylediği Recep Tayyip Erdoğan- ki kendisi ‘asrın liderimiz’ gibi şahsına münhasır bir tamlama ile Cumhurbaşkanını diline dolar- için şöyle muhayyel bir temennide bulunmuştur:
“Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu”
Pes yani! Daha iyi bir Türkiye ile ayyaş olmak arasındaki illiyet bağını kurabilmek için Batıseverlik katsayısının çok yüksek olması gerekiyormuş demek ki!
Yine bu zat yani Yılmaz Özdil kendisinden menkul yüksek hakaiklerini paylaşmayan insanımızı kınamak kastıyla “sayın ahalimiz” diye aşağılar. Bundan mazoşistçe zevk alan Kemalistlerimiz de bu kişinin yazılarını paylaşır, sular seller gibi yutarlar. Hiçbir emek mahsulü olmayan kitabının beherine biçtiği fahiş fiyat üzerinden kuyruğa girmek suretiyle satın alırlar.
Her neyse, gelelim asıl konumuza…
Ama önce bir tespit: Batıseverlerin en büyük şecaati İslam düşmanlığıdır. Bunun için mevzu ne olursa olsun, ne eder eder konuyu buraya bağlarlar.
Tıpkı merdi Kıptiler gibi…
Ertuğrul Özkök müstesna köşesindeki bir yazısını ‘Barış Pınarı’ harekâtına ayırmak lütfünde bulundu. Fetih Suresi ile gidildiğini akıl süresi ile dönüleceğini söyledi.
İma ettiği husus belli: aklı sıra “vahiy” ile “aklı” kıyaslıyor, girişin irrasyonel dönüşün ise rasyonel olduğunu telaffuz ediyor.
Valla Sayın Özkök kusura bakmasın. Bu toplum sefere çıkarken hep Fetih Suresi ile çıktı. Siz ve sizin gibi düşünenlerin gül hatırına bu gelenek değiştirilecek değil.
Hem yerine ne önerirsiniz? Mesela, milletvekili yapılarak ödüllendirilen Kemalettin Kamu’nun “Ne örümcek ne yosun/ Ne mucize ne füsun/Kâbe Arab’ın olsun/Çankaya bize yeter” şeklindeki us yüklü mısralarını mı? Yoksa Edip Ayel’in “ Türk ırkının en son ulu peygamberi oldun/ Ölmez bize Cennetlerin ufkundan inen ses/İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez” gibi şirkin şahika çukurlarında gezinen metafizik mısralarını mı?
Sayın Özkök bu soruya cevap vermiyor. Ama her fırsatta kendine yontma alışkanlığı ile son yaşananlar ile “ümmet” kavramının tarihten silindiğini onun yerini 20.YY tarzı “millet” ve “milliyetçilik” kavramlarının aldığını söylüyor.
El insaf! Duyan da sanacak ki İslam Coğrafyasında hâkim olan zihniyet ulusçuluk değil de Ümmet fikri imiş de yaşananlar vasıtasıyla iflas ediyormuş gibi.
İflas eden sen ve senin gibilerin Batıcı zihniyetidir, Özkök.
Bir yandan Batı, ikiyüzlülüğü, çıkarcılığı; demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi helvadan putlarını yerken ki iştihası ile tükenirken; öbür taraftan Batıcıların son bir asırdır ileri sürdükleri argümanların ne kadar isabetsiz ve zararlı olduğunun görünmesi bakımından da iflas eden sizlersiniz.
Zira Arap Birliğinin liderleri küre etrafında Trump ile dans ederken aynı sizler gibi çağdaş figürlerle kıvırıyordu… Ümmet inancı ile değil…
Ama siz bu konuyu birde Arap halklarına sorun isterseniz. Hani sizlerin deyimiyle Arapların şu “sayın ahalileri”ne.
O zaman anlarsınız iflas etmekte olanın kimin kavramları olduğunu…