Koç’um Kemal
Türkiye, FETÖ’nün Deniz Baykal’a kaset şantajından sonra, siyasi bir deha kazandı. Aralık 2013’te FETÖ’cülerin mihmandarlığında ABD’yi ziyaretinden sonra siyasi mühendisliğe de soyunan Koçum Kemal, 2019 yerel seçimlerinden aldığı moralle sağa sola ayar vermeye çalışıyor.
İMF heyetinin Türkiye raporu hazırlama sırasında, CHP’li Faik Öztrak ile İP’li Durmuş Yılmaz’ın görüşmeleri de, Kemal’in kimlerle kol kola yürüdüğünün ufak bir işareti. Tıpkı bu yıl ki Bilderberg toplantılarına Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç’un yanı sıra CHP’nin kurumsal kimliğini temsilen CHP Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz’ün katılması gibi. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Bilderberg toplantısında Türkiye’nin S-400 alması durumunda Ankara’ya taviz verilmeyeceği, F-35 programından çıkarılacağının konuşulduğunu vurguluyor. CHP milletvekilinin huzurunda.
Koçlar ile Kemal’in derin eylem birliğinin meyvesi olarak İBB Genel Sekreterliğine Tüpraş’ta Genel Müdürlük yapmış Yavuz Erkut’un getirilmesi farklı bir versiyon. Gezi zekalıların kalkışmasında Divan otelini eylemcilere açan, lüks yatlarıyla CHP mitinglerine militan taşıyan Koçlar, köprü ve otoyol ihalesinin iptali üzerine sivil toplum örgütlerini harekete geçirmiş, Sarıyer’de kaçak olarak yaptırdığı Koç Üniversitesi kampüsünde ne kadar ağaç kestiğini unutarak, İstanbul’un çevresinden kesilecek ağaçlar bahanesiyle hükümete karşı sokakları hareketlendirmeye çalışmıştı.
Koçum Kemal’in, uzun süredir palet-tank fabrikası üzerinden HDP ağacından sivrilttiği CHP oklarından özellikle milliyetçilik okunu Bahçeli ve Erdoğan’a fırlatıyor. Kemal, Trump’ın küreselciler değil vatanseverler kazanacak sözünü duyduktan sonra saf mı değiştiriyor demeyin sakın.
Tank-Palet dosyasını biraz karıştıranlar, adamın emperyalizme hizmetkarlığından minim sapmadığını görürler. Meğer adam Tank Palet Fabrikası Katar ortaklı bir şirkete satıldı yaygaralarını yine, Altay tankı programına sekte vurarak Koç-Alman ittifakının çıkarlarını korumak için çemkiriyormuş? Derdi Türkiye ve Türk ordusu, milli sanayi değil, Türkiye’de Alman tekelinin kırılmamasıymış. Bu ihale Alman ortaklı Koç’a değil de niye BMC’ye verildi hayal kırıklığının yansımasıymış.
Kısaca özetleyelim Türkiye yerli ve milli tank projesi Altay için yola çıktığında Koç’un büyük ortağı olduğu Otokar’a projeyi 2011 yılında teslim etti. 10 yılda 1 milyar dolar ödeme yapıldı. Otokar projeyi G.Koreli Hyunadi Rotem’den teknik destek alarak Alman MTU dizel motor, yine Alman Renk firması Transmisyonu kullanarak tamamladı. Almanlar tankların PKK terör örgütüne karşı kullanılmasından, Fırat Kalkanı ve Zeytindalı operasyonunda kullanılmasından rahatsız oldukları için pek de gönüllü vermek istemiyorlar.Rheinmetall’in Afrin operasyonlarında takındığı tavır ortada.
2014 yılında motor ihalesini alan Tomosan, Avusturyalıların askeri teçhizat ihracını yasaklaması üzerine işi tamamlayamadı. İhale iptal edildi. 2015 yılında ASELSAN ile Aktif koruma sistemleri sözleşmesi imzalandı. Motor ve Güç grubu için 24 Kasım 2017 tarihinde yeni ihale açıldı. Seri üretim için açılan ihaleye BMC, Koç otokar, FNSS talip oldu. 2018 yılında 250 tankın seri üretimi için çıkılan ihaleye Koç 7 milyar dolar, BMC 4 milyar dolar teklif verdi. BMC teklifini daha sonra 3,5 milyar dolara indirdi. Koçum Kemal, siz Koç’a bu ihale için fazladan bir 3,5 milyar dolar daha niye vermiyorsunuz diye çemkiriyor.
BMC Sakarya Karasu’da Altay Tankı üretimi için 700 milyon dolara mal olacak tesis yapımına koyuldu. Yapılan incelemede Arifiye’deki mevcut fabrikada üretim yapılması durumunda 50 milyon dolarlık bir yatırımla zaman kaybı yaşanmadan seri üretime geçileceği hesaplandı. Süreç 31 Aralık 2019’da tamamlanıyor. Bu tarihten sonra üretim iş başlıyor. Kemal beyin karın ağrısı işte bu.
Yani Altay Tankı, tank-palet fabrikasında üretilmesi durumunda, maliyetler düşecek, proje hızlanacak, zaman kaybı önlenecek, fabrikada atıl işgücüne iş imkanı oluşacak. Peki, bu projeye Katarlılar ortak olmasa idi olmaz mı idi? Böyle büyük bir projede uluslararası sermayenin olmaması projayi kadük bırakır. Bu güne kadar Leopard tanklarının modernizasyonunu yapan Tank Palet fabrikasına bundan böyle tamamen yerli bir tank üretme misyonu yükleniyor. Kemal’in canını sıkan da bu.. Niye Almanlar’a para kazandırmaya devam etmiyoruz diyor aklınca.
Şunu da söyleyelim BMC’nin Katarlı ortağı var da, Otosan, üretim ve satış aşamasında ortaksız mı bu işe girecekti. Mesela otosan ürettiği 8*8 zırhlı aracı RABDAN’ı BAE’li ortaklarıyla birlikte dünya pazarına çıkartıyor. Almanların yaptığı Pazar araştırmalarına göre, yakın gelecekte, bölgemizde en az 6 bin tanka ihtiyaç duyulacak. Türkiye, Altay tankını kendi ihtiyaçlarının dışında üçüncü ülkelere de satarsa Almanların pazarı daralacak. Katarlı ortak da, gerek ülkesine alacağı tanklar gerekse üçüncü ülkelere yapacağı aracılıkla projeye can suyu verecek.
Ve Kemalim 50 milyon doları ben bulurum, niye Katarlılara verdiniz diye haykırıyor. Koç’a söylerse 50 değil 100 milyon dolar da verir. Nasılsa sadece protatip için niye 10 yıl harcandı ve maliyet bu kadar niye yüksek diye hesap soran olmadı. A benim sivri zekam, 50 milyon dolar üretim için ön hazırlıkta gerekli. Projenin tam kapasite üretimi için 4 milyar dolarlık yatırım gerekli. Koç bu projenin sadece prototipleri için 1 milyar dolar cebe indirdi.
Son söz, bugün yerli milli savunma sanayiide bir numara olan denizcilik sektörünün buralara gelmesi malum kişilerin Milgem’den şutlanması sonrasında oldu. Kemal ve basındaki beslemelerine rağmen bu süreç başarı ile tamamlanırsa, selam durun Türkün şanlı Altay’ına vessalam…