Kocaman bir yüreğiz biz…
Bu topraklar kuru bir toprak parçasından ziyade ortak kaderin, acının, sevincin, ortak geleceğin ve yüce bir ruhun adıdır. Yaraların birlikte sarıldığı yerin adıdır Anadolu…
Süphan Dağı’na, Erciyes’e, Ağrı’ya, Cilo’ya, Kaçkar’a, Tendürek’e, Uludağ’a yaslandığımız gibi sırt sırta verdik biz bu kutlu topraklarda…
Kaderimizi birlikte yazdık biz. Birlik ve dirliğimizin yurdu, direnişin, dirilişin ve kardeşliğin yurdudur Anadolu...
Hem ruhumuzun hem de karnımızın doyduğu yer… Otağımızı, obamızı kurduğumuz yerdir Anadolu toprakları…
Sakın…
Bir iki ruhsuzun, aklı kıtların ve vicdan yoksunlarının varlığı sizleri üzmesin. Anadolu, Ahlat, Adilcevaz, Söğüt, Malazgirt, Çaldıran onlar için bir şey ifade etmiyor olabilir...
Yunus Emre’nin, Mevlana’nın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Karacaoğlan’ın, Mehmet Akif’in, Süleyman Çelebi’nin hoşgörüsü, ruh derinliği, mesuliyet ve mensubiyet duygusu olmayabilir onlarda…
Evet…
Bu türlere, insani özelliklerin son sürat sınırına toslamakta olan kötülere, sosyal medyadaki abuk sabuk yorumlara rağmen...
Felaketten siyasi rant devşirme ve siyasi istikbal çıkarma peşinde olanlara rağmen, acıyı birlikte göğüsledik şükür…
Kulağa hoş gelen bir iki beylik laf etmeleri meğer kalburda taşınan su gibiymiş. Muhalefet partilerin grup toplantılarında depremi sanki AK Parti yapmış gibi yüklenmeleri akla ziyan değil mi sizce?
Bilinçli yalancılık yapmalarına hiç kimse inanmıyor artık…
Diderot’un dediği gibi “İnsanlar ikiye ayrılır; tanıdıkça büyüyenler, tanıdıkça küçülenler.” Depremden bile siyasi rant devşirme peşinde olan, tanıdıkça küçülen ve boş olduğu görülen siyasi figürlerin samimiyet testini geçmediğini Erzurum’da kayak yaptığında gördük.
Biz ne yaptığımıza bakıyoruz...
Dondurucu soğuğa rağmen samimiyetimiz ve kardeşliğimiz yürekleri ısıttı. Dünyanın her yerinden bizimle çarpan yürekleri, ağlayan gözleri, dua eden dilleri gördükçe dünyanın ne büyük bir ailesi olduğumuzu dost ve düşmana bir kez daha göstermiş olduk şükür...
Özetle...
Yardım istenmeden gelen can Azerbaycan, 81 ilden yardıma koşan konvoylar…
Parmaklarıyla yaralıları çıkaran Suriyeli Mahmut, Kürtçe konuşarak topraktan cankurtaran UMKE görevlisi Emine Kuştepe...
Başımı örtmeden enkaz altından çıkmam diyen Kurtuluş savaşımızın kahramanı Kara Fatma gibi kadınlarımız...
Önce evladımı kurtarın diyen fedakâr bir anne...
Burada insan var diye başında bekleyen bir köpek...
Ve daha neler neler...
Biz kocama bir yüreğiz…
Kürt Şanlıurfa ve Diyarbakır belediyesi deprem olur olmaz bölgeye yardım tırları gönderiyor, deprem çadırları kuruyor.
Alevi Tunceli belediyesi sıcak yemek dağıtımı yapıyor deprem bölgesinde.
Rizeli Lazlar Gakkoşlar’a yardım için yollara düştüler.
Bayburtlu Türkler, Erzurumlu Dadaşlar deprem bölgesinde erzak dağıtıyor.
Bizim kardeşliğimiz bu işte. Biz kocaman bir yüreğiz…