Koca adam olmuş, bir gün bile çalışmamış!
Bir sivil toplum örgütünün etkinliğine katılan hukuk
fakültesi öğrencileriyle sohbet ettim.
Güzel bakışlı gençlerdi, derslerine çok iyi çalışıyorlardı.
Hoşuma gitti.
Gazeteci işte, hep “olumsuz”u arar.
Sohbet güzel güzel devam ederken, “Okurken çalışanlar lütfen el kaldırsınlar!” dedim.
Haftada bir gün de olsa bir hukuk bürosunda çalışan var mı?
Onca öğrenciden sadece biri çalışıyormuş, okurken.
Burası Ankara, Başkent.
Türkiye’nin ikinci büyük şehri.
Elini sallasan avukata çarpıyor.
Her yer hukuk bürosu dolu.
Bir öğrenci, hocalarına söylese…
Mutlaka, yanında bir şeyler öğrenebileceği avukat bulur.
Dört, beş sene üniversite okuyup mezun olmuş...
Neredeyse orta yaştaki bir vatan evlâdı olarak, sıfır tecrübeyle iş aramak iyi bir
şey mi?
“Diploman var da, ne
işe yararsın!” muamelesine muhatap olmak iyi bir şey mi?
Mecburi eğitim 12 sene, üzerine üniversite 4 sene, yıl kayıplarını
da koy, 18 yıl boyunca okuyor ve mesleğe dair en ufak bir tecrübe edinmemiş
olarak üniversiteden çıkıyorsun…
Bunu iletişim fakültesinde de gördüm.
Genç, gazetecilik okuyor…
Son sınıfa gelmiş…
Neredeyse orta yaşa gelmiş…
Bir gün bile bir
medya organında çalışmamış!
Oraların havasını teneffüs etmemiş..
Böyle birçok öğrenci var.
Benim işe aldığım gençlerin önemli bir bölümü, kendiliğinden
gelip tanışanlardır.
Bir misal;
Gazeteci Kamuran Akkuş, ben İstihbarat Şefi olarak görev
yaparken, ziyaretime gelmişti.
Liseden kısa süre önce
mezun olmuş bir gençti. “Gazeteci
olmak
istediğini”
söylüyordu.
O günlerde başım çok kalabalıktı, elimin altında da,
yazılmayı, düzeltilmeyi bekleyen dünyanın haberi vardı.
Genci başımdan savmak istedim, ısrar etti.
Bundan 32 yıl önce…
Kendisine bir “ödev” verdim:
“Zararlı madde
kullanımının gençler arasında yaygınlaşmanın yıllar itibarı ile seyrini, gittikçe
yaygınlaşmasının sebeplerini, Devlet’in aldığı tedbirleri, yaptığı doğru
işleri, eksikliklerini, yanlışlıklarını, yapılması gerekenleri ortaya koyan bir
dosya hazırla.
Emniyet’e git,
AMATEM’e (Bağımlılık, Danışma, Arındırma Ve
Rehabilitasyon Merkezi) git,
Yeşilay’a git, uyuşturucuya bulaşmış gençlerle ve aileleriyle görüş… Şöyle bol
fotoğraflı bir yazı dizisi getir!
Bunu kitap haline
dönüştürebilirsin.
Ben de sana yardımcı olurum.
Bir kitabın olsun!”
Kamuran Akkuş’u öyle gönderdim.
Aradan iki hafta geçti.
Baktım, karşımda.
Elinde koca bir dosya, önüme sürdü.
Baktım, eksikleri, gedikleri ile güzel bir emek mahsulü.
Makinesi kaliteli olmadığı için fotoğraflar çok iyi
çıkmamış.
Bazı yazım hataları da var.
Lâkin, emek mahsulü.
Emniyet’e gitmiş, almamışlar.
AMATEM’e gitmiş, almamışlar.
Tanıdıklar bulmuş, bir şeyler yapmış, bilgileri kısmen de
olsa almış.
Yeşilay’dan bir şeyler, uzmanlardan bir şeyler…
Uyuşturucu tedavisi gören birkaç genç, evlâtlarını bu belâdan
kurtarmaya çalışan birkaç anne baba…
Ortadaki malzeme, kitap olacak gibi değildi ama, genci
tuttum.
Hemen işe başlattım.
Kısa sürede işi kavradı.
Epeyce süre muhabirlik yaptı.
Ardından,
Haber Müdürü oldu, Ankara Temsilcisi oldu, Anadolu Ajansı’na
geçti, Bölge Müdürü, İç Haberler Müdürü oldu.
Şimdi sürekli basın kartı sahibi, çok tecrübeli, bir basın
ustası.
Bugüne kadar çalıştığım muhabir arkadaşlardan verimli
olanlara bakıyorum; hemen hepsi okurken çalışanlar.
Bir genç, üniversiteyi bitirene kadar piyasadan uzak
durmuşsa..
Mesleği icra eden kişilerle teması yoksa…
Okurken mesleki tecrübe edinmeye hevesi, arzusu yoksa,
epeyce geriden geliyor demektir.
Eyyy bu yazıyı okuyan lise ve üniversite öğrencileri:
Lütfen, “müsait” vakitlerinizde piyasaya çıkınız.
İcra etmek istediğiniz mesleği yapanlarla tanışınız.
Onların sivil toplum örgütlerini ziyaret ediniz.
Meslek erbabı ile, haftada bir saat de olsa, birlikte
çalışma, alanda bir şeyler öğrenme imkânlarını kollayınız.
Kantinlerde, kafelerde geçirdiğiniz saatlere, harcadığınız
paralara acıyınız.
Piyasaya açılınız…
Kabuğunuzu kırınız.
“Diploma” almak için okula devam ederken, mesleki tecrübeniz
olsun.
X
“Devlet’e kapak
atmak”, en büyük idealiniz olmasın!