Kıyas, istihsan ve meclis
Geçen haftaki yazımın başkahramanı Ebu Hanife olunca kendisine karşı muhabbet taşıyan dostlarımızla bütün hafta boyunca hayat hikayesine ve düşünce/öğreti sistemine ilişkin tartışmalarımız devam etti.
Gerçekten tarifsiz zekası, sonsuz cesareti, müthiş sabrı ve
olağanüstü disiplini ile benzersiz bir şahsiyet tablosu asırlara ışık tutmaya
devam ediyor İmam-ı Azam.
İslam’ın diğer milletler arasında yaygınlaşması ile ortaya
çıkan toplumsal ve öğretisel problemlerin/ihtiyaçların yanında; Arap olamayan
Müslümanlara köle gözüyle bakan, onlardan kafirlerden alınan vergileri tahsil
etmeye devam eden, Ali Evladı'na karşı bitmek bilmez zulümler eden, cehennemin
alevlerini harlayan berbat bir yönetimin, Emevi despotluğunun ortaya çıkardığı
problemlerin bir araya gelip tam bir bunalım ve kaos dönemi oluşturduğu zaman
aralığında, eğitimle, ortak akılla, sabırla, tüm aşağılama ve tekfir
faaliyetlerine rağmen dirayetle çalışarak ve bu uğurda şehit olarak adını İslam
tarihine bir efsane olarak yazdırmış Büyük İmamımıza, o gün ne kadar ihtiyaç
varsa bugün belki daha fazla ihtiyaç var.
Zamanı anlamada geri kalan, günün şartlarına uyum
sağlayamayan, sadece olmuş olanı öteleyen ya da ona kılıf arayanların fıkhında
İslam dünyası her geçen gün daha da zayıflıyor, siyasi, iktisadi ve içtimai
hayatın her türlü fakültesinde başkalarının mengenelerinde sıkışıp, inim inim
zihinleri kurtaracak bir düşünce kahramanı için inlemeye devam ediyor.
Ebu Hanife yaşadığı dönem için bir düşünce kahramanıydı. Her
meseleyi çözmede aklın kullanmasında öncülük eden, tartışmayı şiar edinmiş,
şura ile karar veren, lafızdan manayı ve manadan maksadı arayıp metodunu her
meselede sebep-sonuç ilişkisine bağlayan, Efendimiz'den (sav) başkasına tüm
saygısı ile beraber başka makam verilmesini O'na saygısızlık gören ve sahabe
efendilerimizden sonrakiler için her kim olursa olsun hükümleriyle ters düşerse
"o da insan, ben de insanım" diyerek fıkıh meselesinde makamın değil
çağı ve ihtiyaçları doğru okuyanın tercih edilmesini yeğleyen, tüm bunlardan
ötürü de tekfir edilen ve nihayetinde ilmini siyasete paspas etmedi diye şehit
edilen bir düşünce ve aksiyon adamıydı....
Bugün İslam dünyasının böyle bir düşünce kahramanına en çok
ekonomi alanında ihtiyaç var.
Artık 8. ve 9. yüzyıldan kalma icma ve kıyaslar üzerinden
para, ticaret, büyüme, enflasyon vs. gibi konulara yeni kıyaslar yaparak fetva
vermek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Çünkü fetvayı verenlerin hiçbiri ne
yazık ki zerre ekonomiden anlamıyor.
Çok acil aynı anda hem ekonomiye, finansa ve maliyeye hem de
ciddi şekilde fıkıha hakim hocalara ve onların oluşturacakları Ebu
Hanife'ninkine benzer fetva meclislerine ihtiyaç var.
Bu meclis tarafından her şey en baştan ele alınmalı ve
İmam-ı Azam'ın en önemli metodu olan, fıkıhta özel gerekçelerle açık kıyastan,
genel ve yerleşik kuraldan ayrılıp olayın özelliğine uygun çözüm bulma metodu
anlamına gelen İstihsan metodunu kullanmak suretiyle kördüğüm haline gelmiş,
ilerlememizi engelleyen meseleler ivedi çözülmeli...
Rabbim İslam dünyasının önünü açacak o meclisleri görmeyi,
onlara bu büyük vazifelerinde yardımcı/duacı olmayı nasip eylesin...