Kıyametin kopacağı tarih: 15 Ekim
Yeni dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, göreve geldiği günden beridir çok konuşulan, tartışılan, kamuoyu oluşumda ön planda olan çok önemli açıklamalarda bulunuyor. Kamuoyunun ve eğitim camiasının tüm paydaşlarının hayretle ve hayranlıkla izlediği konuşmaları, açıklamaları eğitim tarihimiz boyunca birçok ilki barındırıyor.
Eğitim ile ilgili yüksek perdeden yapılan eleştirileri duydukça 15 Ekim’de açıklanacak Vizyon Belgesi’ni beklemelerini söyledik. Bu söylem, Bakanlığın öncü kadrolarına olan güvenden ve başarılı projelere atacakları imzalara olan inancımızdan kaynaklı.
İnanın söz olsun diye değil, samimi ve içtenlikle inanıyorum ki 15 Ekim’de vizyon belgesi açıklanınca Eğitimde kıyamet kopacak. Bugüne kadar asık olan tüm suratlar gülecek, yüzlere tebessüm gelecek, yüreklere su serpilecek, kamuoyu gelecek adına daha çok ümitlenecek.
Okurlarım 15 Ekim’de açıklanacak vizyon belgesinde neler yer alabileceğini sürekli soruyorlar. Kendi tahminlerimden ya da görüşlerimden bahsedeyim.
1) Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kanayan bir yara. Öncelikle bu konuda ile ilgili güzel bir haber bekliyorum açıkçası. Mesela doğuda 6 yıl öğretmeni zorunlu tutmak yerine lojman yardımında bulunulabilir ya da ek dersleri iki kat olarak ödenebilir. Maaşlarında ciddi iyileştirmeler yapıp cazip hale getirilebilir. Zorunlu çalışma süreleri 6 yıl yerine 4 yıla düşürülebilir. Sağlık özrü yanı sıra aile bütünlüğü tayin hakkı tanınabilir. Bu konularda ciddi bir reform bekliyorum.
2) Okulöncesi eğitimin zorunlu hale getirileceğinden bahsediliyor kamuoyunda. Yalnız ben bu duruma karşıyım açıkçası. Hem kırsal kesimdeki aileler için bu zor bir olanak hem de birçok okulda okul öncesi eğitim çocukların uykuda mışıl mışıl uyuması gereken sabahın erken saatlerinde veriliyor. Bu nedenle okul öncesi eğitim öğleden sonra olması önkoşulu ile okul öncesi eğitim merkez ilçelerde ya da ilçe merkezlerinde zorunlu hale getirilebilir kanaatindeyim.
3) Toplumda liselerin eğitim sürelerinin üniversiteler ile aynı sürede (4 yıl) olmasının uzun bir süre olduğuna dair bir düşünce hâkim. Bu konuda da bir çalışma yapılabilir. Eğitim süresi 3 yıla düşürülebilir. Müfredatta öğrencileri gerçekten yoran birçok konu var. Bir elemine yapılarak, müfredat azaltılabilir.
3) Liselerde haftalık ders saat sayısı oldukça fazla. Özellikle meslek liselerinde öğrenciler haftalık 43-44 saat ders görüyorlar. Ders saat sayısının azaltılmasına yönelik bir karar da alınabilir. Ders saat sürelerinin azaltılmasına yönelik kamuoyunda bir beklenti var. 40 dakika veya blok 80 dakika ders saati çok fazla gerçekten.
5) Liselerde devam mecburiyetinin olmamasına yönelik bir talep de söz konusu. En azından 12. Sınıf öğrencilerinde… Pratik zeminde karşılığı ne olur doğrusu öngöremiyorum.
6) Meslek liselerinin ortaokul kısmının açılması söz konusu olabilir. Çocukların erken yaşta mesleki kariyer planlanmasının yapılması önemli.
7) Öğretmen akademisi kurulmasına yönelik eğitimcilerin bir isteği var. Bu akademide, eğitimciler ile akademisyenler beraber mesleki deneyimlerini harmanlayarak bir ürün ortaya koymaya ve bu yöntem ile eğitim sistemine katkı sunmaya çalışmak istemekteler.
8) Profesyonel Eğitim Yöneticiliği çerçevesinde idarecilik artık meslek haline getirilebilir. Yönetim anlayışı profesyonelleşir.
10) Bir ara MEB-YÖK Raporu başlıklı yazı yazmıştım bu satrılardan. O yazımda da değinmiştim, MEb iş veren konumunda ama yetiştiren YÖK. Bu açıdan eğitim fakülteleri Milli Eğitim Bakanlığına bağlanabilir. Devrim niteliğinde bir karar olur ama sonuçları açısından oldukça faydalı olur.
Nabzımız normal atarken 15 Ekim’de nabzımız 15 kat daha hızlı atacağı kesin. Heyecanla, umutla, merakla sayılı kalan günlerin geçmesini bekliyoruz.
Eğitimde inşallah kıyamet kopacak ve buna öncülük eden Eğitim Bakanı Ziya Hoca olacak…