Kıtlık yok totalitarizm var
İki yıldır salgın krizinin, totaliter bir sistemin dayatılması için nasıl da kılıf olarak kullanılabileceğini hatta kullanıldığını gördük.Yasaklar, kapanmalar, PCR zorunluğu, nefesten bile mahrum bırakılma durumları.
Tüm bunlar WEF Başkanı’nın gülümseyerek ifade ettiği gibi,
iyiliğimiz içindi!
Soljenitsin, “Komünizmin
özü, insan anlayışının sınırlarının ötesindedir. İnsanların böyle bir şeyi
planlayıp uygulayabileceğine inanmak zor.Ve belki de bu yüzden komünizmi
anlamak bu kadar zordur çünkü özü anlaşılmazdır” diyordu.
İşçilerin şartlarını
iyileştirerek, iyilik yapmaktan bahsederek iktidara gelen, ancak işçilerin
canını okuyan bir ideolojiye dönüşmesi bakımından düşünüldüğünde evet hakikaten
insan anlayışının sınırlarının ötesinde bir ideoloji olsa gerek.
Anlayacağınız yıllardır her şey iyiliğimiz için diyerek komünizmi
aratmayacak bir baskı ile canımızı okudular.
Şimdi de “büyüyen küresel nüfusu beslemek istiyorsak”diyorlar
“veri odaklı ve iklim dostu(!)bir
tarım geleceği tasarlamalıyız.” Oysa Gates Vakfı'nın başını çektiği yapılanmalar
tarafından tarım sektörü bambaşka bir yöne eviriliyor.
E-ticaret tekelleri, kurumsal arazi mülkiyeti, tohum
korsanlığı, patentleme, sentetik laboratuvar yapımı gıda veya kamu sektörünün gıda
güvenliğini sağlamadaki rolünün ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Yani asıl hedef; bir
avuç şirketin tüm küresel gıda sisteminin tam kontrolünü ele geçirmek
istemesidir.
Küçük ölçekli köylü
çiftçiliği, büyük teknoloji devlerinin yıkıcı, yok edici teknolojileri
marifetiyle ortadan kaldırılacaktır.
Yapılan çalışmalara bakılacak olursa ortada küresel gıda
sıkıntısı yok.Bilim adamı
DrJonathanLatham'ınTheMyth of a FoodCrisis (2020) adlı makalesinde kanıtlandığı
gibi, herhangi bir kıtlık olmayacak.
Kıtlık bahanesiyle
ortada tarımsal gıda sistemlerini yeniden şekillendirilmesi söz konusudur.
2012 yılında BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Genel Sekreter
Yardımcısı PetkoDraganovAfrika'nın
organik tarıma geçişini genişletmenin kıtanın beslenme ihtiyaçları, çevre,
çiftçilerin gelirleri, pazarlar ve istihdam üzerinde olumlu etkileri olacağını
belirtmişti.
400 bilim adamı tarafından
hazırlanan ve 60 ülke tarafından desteklenen Kalkınma için Tarımsal Bilgi,
Bilim ve Teknolojinin Uluslararası Değerlendirmesi ile Tarım Yol Ayrımında 2009
raporuna göre; küresel tarımın verimliliğini korumak ve artırmak için
agroekolojiyi(tarımda ekolojik ilkelerin hayata geçirilmesi) tavsiye etti.
Ancak organik tarım ve agroekoloji gibi doğal tarım
yöntemleri Gates gibi küreselcilerin tarım anlayışına ve kurumsal çıkarlarına
meydan okumakta ve kârlarını tehdit etmektedir.
Çünkü onlar GDO’lu
ürünler başta olmak üzere laboratuvar tarım endüstrisini savunuyor. Çiftçilere
tohum tekelleri ve özel girdiler dayatmak suretiyle onları güçlü şirketlerin
egemen olduğu küresel bir tarımsal gıda zincirine dahil etmek için
uğraşıyorlar.
Dolayısıyla bu blokta yeni oyuncular da var.Amazon, Google, Microsoft, Facebook ve
diğerleri küresel tarım-gıda sektörüne yaklaşırken, Bayer, Syngenta, Corteva ve Cargill gibi şirketler de bunu
sağlamlaştırmaya devam ediyor.
Milyarlarca dolarlık tarımsal gıda veri yönetimi pazarları
oluşturuluyor.
Zorunlu aşı gündemi
ile vücut bütünlüğünü yok etmek, tüm kişisel verileri ve dijital parayı kontrol
etmek, gıda ve çiftçilik dahil her şey üzerinde tam kontrol istiyorlar.
Başarılması durumunda
da 25 yıl alabilecek bir sürede yönetim sistemlerinin yeniden yapılandırılmasını
amaçlıyorlar.
Şu anda çağı tanımlayan değişiklikler yaşıyoruz. Gıda ve
tarımın geleceği için verilecek mücadele, insanlığın geleceği yönünde verilecek
çetin bir mücadelenin parçası gibi görünüyor.