Kitlesel yalnızlıklar
Modern
zamanların iktidar günlerinde iki şey daha keşfettik:
Bir,
bireyselleşme..
İki,
bencilleşme..
Aslında
bu iki durum tüm dünyanın sorunu… Ve bu süreçte biz Müslümanlar fena halde
dönüşüyoruz… Özensiz bireyselleşme, beraberlik ruhunu tahrip ediyor… Hatta bu
tercihi normalleştirecek ayetler bile buluyoruz…
Evet,
küreselleşme ile birlikte yaygınlaşan virüs; bireyselleşme ve bencilleşme…
Bencilliğe dayalı güç alanları ve ben-merkezcilikler hızla artıyor…
Kentleşme
ve sanayileşme, toplumların ilişki ağını ciddi anlamda dönüştürüyor…
Reel
dünyada yalnızlaşanlar, sanal dünyaya sığmıyor, oralarda sosyalleşmeye
çalışıyorlar…
Yapay birlikteliklerle karşı
karşıyayız… Birbirini hiç tanımayanların bu birlikteliklerini nasıl
tanımlayacağız… Son derece aktif olan ama hiç yakın tanışma imkânı olmayan,
organik ilişkilere sıcak bakmayan bu toplumsal vaka, yeni dönemin temel sorunu…
Sosyal
ağlar içinde sığınılan yalnızlık…
Modern
dünyaların yalnızlığında kaybolma riski…
Acaba
Kapitalist sistemin bu gidişata etkisi yok mudur?
Ego
dürtülerini güçlendirmek… Örgütlü yapıları bireyselleştirerek sömürüye hazır
hale getirmek olamaz mı?
Zulüm
ve sömürüye başkaldırının yolu toplumsal
örgütlülük değil midir?
İşte
örgütlü yapıları engellemenin bir yolu da bireyselleşmedir…
Bireyselleşmemizde
nefsin payını, hevanın etkisini de unutamayız…
Benim
param, benim kararım…
Benim
nefsim, benim köleliğim…
Her
koyun kendi bacağından asılır, felsefesi…
Gemisini
kurtaran kaptan, mantığı
ile bireyselleşmenin adresi negatif bir özgürlüğe çıkıyor…
Zaten
bencillikten beslenen beyinlerin toplumsal bilinci oluşmuyor… İnsanlığın
sorunlarına kulak tıkamaktan başka bir özellikleri kalmıyor…
İslami
disiplinleri istikrarsızlaştıran bu türden algılar… Cemaat aidiyetini aşındıran
bu gibi zafiyetler…
İslami
yapıların denetim sistemi işlemez hale geliyor; gençlik kontrole pek de hazır
değil…
Hevaya
yenik düşme riski artıyor…
İçe
kapanma, içten içe nesneleşmeye dönüşüyor…
Yeni
bir çıkış yolu bulmalıyız…
Cemaat
aidiyeti ile birlikte özgün ve özgür şahsiyetler hedeflemeliyiz… Aidiyet,
şahsiyeti örtmemeli…
Aidiyeti
özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak görmeyecek bir izahı yapabilmeliyiz?
Kimseyi
baskılamadan birliktelik bağlarını örmek…
Birlikteliğin
bağımsızlığa engel olmadığını anlatmak…
Dava
aidiyetini işlerken dayatmayan, yurtsuzlaşan Müslümanlara makul çözümler sunan,
yeni bir dayanışma ruhunu ve ortak değerler bilincini inşa eden zeminler
hazırlamak durumundayız…
Yeryüzünün
halifesi olan bizler, sadece kendini düşünen, hazcı ve çıkarcı bir çizgiye
düşmekten uzak durmalıyız…
Kardeşleşme
kültürü ile insanlığa yeni modeller sunmalıyız?
Yeni
değerlendirmeler ile yeni dünyalara ufuklar sunmak, her dinamik hareketin
boynunun borcudur…
Düne
göre daha esnek olsak bile, bu bizi ümmet idealimizden uzak tutmayacaktır…