Kitaplarla…
Fikri değişimimle birlikte öğrendiklerimi hayata geçirme çabasıyla seksenli yılların başında okumaya başladım. O zamana kadar daha çok hamasi eserler okurken, İslami değerleri öne çıkaran yayınlarla haşir neşirdim.
Ankara’da uğrak yerimiz doğal olarak Hacı Bayram-ı Veli civarındaki kitapçılardı. Mesai çıkışlarında neredeyse her gün yolumuzu bu dükkânlara düşürürdük. Şamil, Gazve, İhlas, Nur, Selamet ve Pınar gibi tabelaların altında kitap satan bu dükkânlarda taburelere oturup hararetle dini tartışmalar yapardık. Akşamları Şamil Yayınevi’nde İbrahim Koca, Hüsnü Aktaş, Ahmet Günbay Yıldız ve İbrahim Ulvi Yavuz’la sohbet eder, yayınevinin tercüme ettiği büyük fıkıh kitaplarını satın alırdık. Said Havva, Hasan el-Benna, Seyyid Kutup ve Mevdudi’nin kitapları, cihat kavramını öne çıkardıkları için daha çok hoşumuza giderdi.
İslami yayınlar arasında Beyan Yayınevi’nin hayatıma dokunan ayrı bir yeri vardır. Düşünce Yayınları’nın kitaplarını okurken, Pınar Yayınları'ndan da düşünce ve yaşayışımıza katkılar elde ettik; Ali Şeriati bu dönemde yolumuza dahil oldu. 1982’de Ali Kemal Temizer tarafından kurulan Beyan, o dönemde “Mekke Dönemi ve İşkence” kitabını basarak, Müslümanca düşünce yeteneğimize karşı yapılan eziyetleri canlandırdı ve bizi İhsan Süreyya Sırma hocamızla tanıştırdı.
Ankara’da birlikte sohbet ettiğim yol arkadaşlarıma hediye etmek üzere, Ali Kemal Ağabey’den talep ettiğim her yayından en az beşer tane gönderirdi. O günlerde Millî Gazete’nin kültür ve sanat sayfasında okuduğum kitaplarla ilgili olumlu görüşlerimi paylaşırdım. İstanbul’a her gittiğimde, Cağaloğlu’nda Temizer’in güler yüzüyle karşılanır, çıkarken de “Ağır olmazsa...” diyerek elimize tutuşturulan yeni yayınlarla uğurlanırdık. Aynı binada İhsan Süreyya Sırma hocamızı dinler, talebesi Adnan Demircan’la koyu sohbetlere dalardık. Kadim dostum Fahrettin Gün’ü Dolmabahçe’de ziyaret ettiğimizde ise sohbetimiz edebiyat üzerine yoğunlaşırdı.
Geçtiğimiz günlerde, İslam tarihinin önemli olaylarını öğrendiğimiz İhsan Süreyya Sırma hocamızın hayatını “Pervari’den Paris’e” adıyla kaleme alan Adnan Demircan’ın kitabını talep ettim. Kitapların boş gönderilmemesini rica ettim; sağ olsunlar, iki gün içinde adrese teslim ettiler. Talep ettiğim kitap elimdeydi, ama izin verirseniz diğer kitapları da sıralamak isterim: Tarihin Gerçek Yüzü serisinden Tarikat ve Cemaatler, Araplar Arkamızdan Vurdu mu Vurmadı mı?, Nutuk Gerçek mi Kurgu mu?, Vahdettin Hain mi Mağdur mu?, Yasin Aktay’ın Batılılaşma kitabı, Fahrettin Gün’den İstiklal Mahkemelerinde Gazetecilerin Davaları, Evlilikler Üzerine Kaşık Düşmanı, Babanzade Ahmed Naim’den İslam Ahlakının Esasları ve İslam’da Irkçılık ve Milliyetçilik Davası eserleriyle MTTB tarihi, Rasim Özdenören Kitabı, Gazze ve Afrika’da Bir Doktorun Yaşadıkları ve Tolstoy’un MEB tarafından 100 Temel Eser arasında kabul edilen İnsan Ne İle Yaşar?
Fazla söze ne hacet!