Kitapların önündeki engelleri kaldıranlar
Görme engelli vatandaşlarımız için sesli kitap okuyanların sayısı giderek artıyor. Bu alanın öncülerinden olan sabahat varol insel bugüne kadar 1038 kitabı seslendirdi.
Türkiye’de görme engelli on binlerce kişi var. Artık bu vatandaşlarımız da istedikleri gibi kitaplara ulaşabiliyorlar. Nasıl mı? Kendilerine mahsus alfabelerle özel kitapları okuyanlar bulunduğu gibi ‘gönüllü’lerin kendileri için seslendirdiği kitapları dinleyerek bu alandaki kültürel ihtiyaçlarını giderenler de var.
Dünyanın en modern on kütüphanesinden biri kabul edilen beyazıt devlet kütüphanesi’nde uzun yıllardan beri görme engelliler için gönüllü olarak kitap okuyan sabahat varol insel hanımefendi ile bu konuyu görüştük. Kendisi de yazar olan ve yayımlanmış kitapları bulunan sabahat hanım, sorularımıza cevap verdi:
Süheyla şentürk’ün çağrısı
Efendim 1998 yılından beri beyazıt devlet kütüphanesi görme engelliler bölümüne “gönüllü okuyucu” olarak kitap seslendiriyorsunuz. Öncelikle bu çalışmayı ne zaman düşündünüz ve bu hayırlı hizmete nasıl başladınız? Bir de “gönüllü okuyucu” kavramını biraz açar mısınız, ne demektir?
1998 senesinde televizyonda beyazıt devlet kütüphanesi müdür yardımcısı süheyla şentürk hanımefendi’nin “görme engelliler bölümü için gönüllü okuyucuya ihtiyaç var.” Çağrısı üzerine haberdar oldum, ertesi gün beyazıt devlet kütüphanesi’ne gittim. Ses ve diksiyon denemesinden sonra altmış dakikalık bir kaseti doldurduğumda daha fazla okumak istediğimi belirttim. (o tarihlerde henüz bilgisayara geçilmediği için ses kayıtları teyp kasetlerine yapılıyordu) ayrıca “okunacak kitapları güvenip de evime verirlerse daha çok seslendirebileceğimi” söylediğimde kabul edildi. Böylece erenköy’den beyazıt’a üç vasıta ile gidip, üç vasıta ile dönerken harcayacağım zamanı daha çok okuyarak değerlendirecektim. İlk seslendirdiğim; genel işletme (aöf), şeyhülislam es’ad efendi ve ishak efendi divanı (prof. Dr. Muhammed nur doğan), aile hukuku (prof. Dr. Hüseyin hâtemi) ve halkla ilişkiler (aöf) ders kitapları oldu. İşte o gün “gönüllü olmaya” gönül vermiş ve talip olmuştum.
Seslendirdiğiniz bu eserlerin türleri nedir? Edebiyat, tarih, kültür, din, tasavvuf, felsefe, ders kitabı… belli bir alanda kaleme alınmış kitapları mı seslendiriyorsunuz? Yoksa ihtiyaca göre belli kıstaslarınız var mı?
Görme engelli öğrenci kardeşlerimizin talepleri doğrultusunda çoğunlukla üniversite ders kitaplarını seslendiriyorum. Bunların yanında yaz tatillerinde yine onların istedikleri roman, hikâye, şiir, kişisel gelişim, dinî ve tasavvufî eserleri de seslendirmeye çalışıyorum.
Yurtiçi ve yurtdışına ulaştırılıyor
Merak ediyorum bu okuduğunuz eserler sadece istanbul’da mı dinleniyor, yoksa güzel türkiye’mizin diğer illerindeki engelli kardeşlerimiz de istifade edebiliyorlar mı?
Sesli kitaplarımız hayli çoğaldı. Bunlar sadece istanbul’da değil, türkiye’mizin her yerindeki görme engelli kardeşlerimize ulaştırılıyor. Bizzat gelerek alanlardan başka kütüphaneye telefon açarak adres belirten kardeşlerimize kargo ile ulaştırılıyor. Ayrıca fransa ve amerika’da da sesli kitaplarımıza dijital ortamda erişebilen görme engellilerimiz var.
İletişim nasıl sağlanıyor? Meselâ erzurum veya diyarbakır’daki bir engelli kardeşimiz çalıkuşu romanını okuduğunuzu nasıl öğrenebiliyor. Böyle ortak bir site veya internet grubu var mı?
Sesli kitap listemiz internette görülüyor. Oradan ulaşamayanlar istedikleri kitabı telefonla da sorarak bilgi alabiliyorlar. Henüz ortak bir site oluşturulamadı.
Herkes iyi kitap okuyamaz
Şüphesiz her işin kuralları olduğu gibi sesli kitap okumanın da mutlaka bazı kaideleri vardı. İstekli de olsa herkes iyi kitap okuyamaz. Tonlamalara, vurgulara dikkat edecek. Noktalama işaretlerine hassasiyet gösterecek. Sesini, nefesini ayarlayacak. Bu hizmetlere başlamak isteyenlere bu tarz bir hizmet içi eğitim veriliyor mu? Doğru okuma yapabilmemiz için türkçeyi doğru kullanmamız gerekiyor. Bu çalışmayı gönüllü olarak yapmak isteyenlerin diksiyon bilgisine ihtiyaçları var mıdır?
Görme engelli kardeşlerimiz doğru bir telaffuzla, duygulu ve vurgulu okunmuş, akıcı ve anlaşılır seslendirmeleri tercih ediyorlar. Dolayısıyla seslendirme yapanların diksiyon eğitimi ve bilgisine sahip olmaları gerekiyor. Bu sebepten dolayı, seneler önce aldığım diksiyon, osmanlıca, arapça kurslarından öğrendiklerimden istifade ediyorum.
Hizmet bizden, tahakkuk allah’tan
Bu yaptığınız hizmet olağanüstü ve mükemmel. Üstelik gönüllü yapıyorsunuz. Yani herhangi bir ücret, maaş almıyorsunuz. Acaba böyle çok gönüllü var mı? Ve bu gönüllüler arasında bir irtibat bulunuyor mu? Gönüllüler birbirlerinden faydalanıyor mu? Mesela bu işe yeni başlayan gençler birikiminizden nasıl istifade ediyor?
Yaptığım işin “olağanüstü ve mükemmel” olduğunu düşünmüyorum. Rabbimin bizi ”gönüllü olmaya” vazifelendirdiğini ve bir lütuf olduğunu düşünerek şükrediyorum. Hizmeti yapan biziz, tahakkuk ettiren allah’tır.(c.c) gönüllü okuyucular genelde emekli olmuş, az sayıda yardımseverden ibaret. Keşke gençlerimiz bu konuda daha hevesli olabilseler. Kütüphane ortamında okumak isteyen öğrencilere seslendirdiğimiz kitaplardan bölümler dinleterek örnekleme yapıyorlar.
Kitap okurken gördüğünüz hataları tespit ettiğinizi ve bunu yazarına da bildirdiğinizi söylemiştiniz. Bu da ayrıca düşündürücü ve muazzam bir hizmet. Gönüllü musahhihlik de yapıyorsunuz. O kitabın yeni baskısında bu hatalar düzeltiliyor. Bu tür durumlarda yazarlar nasıl bir tavır sergiliyor?
Sesli okurken yazım ve basım hataları çok iyi fark ediliyor. Seslendirdiğim her kitabı tashih etmiyorum. Sadece kıymetli yazarlarımızın bana armağan ettikleri kitaplar için buna zaman ayırıyorum. Tabii ki yazarlarımız da bunu memnuniyetle karşılıyorlar.
Sessiz kitap okuyamıyorum
Bir sohbet esnasında “kitapları seslendirmekten arta kalan zamanlarımda kendim için kitap okuyamıyorum. Sesli kitap çalışmalarına talip olduğumdan beri ‘sessiz kitap’ okuyamıyorum. Görme engellilere ihanet ediyormuş hissine kapılarak kendim için okuyacağım kitapları da seslendiriyorum.” Diyordunuz. Bu hâl, hakikaten tam bir adanmışlık. Görme engelli kardeşlerimizle karşılaştığınızda aranızda nasıl bir bağ oluşuyor?
Görme engelli kardeşlerimizle aramızda çok güzel bir bağ oluştu. Daha önce hiç tanışmadığımız hâlde, görme engelli bir kardeşimizin olduğu salona girdiğim zaman, sadece “merhaba” dediğimde aldığım cevap “merhaba sabahat hanım, hoş geldiniz.” Oluyor. İlk zamanlar “nasıl tanıdınız?” Diye sorduğumda, “nasıl tanımayalım ki, sesinizle yüzlerce saat evimizde misafir oldunuz.” Cevabını aldığımda çok şaşırmıştım. Şimdilerde bu cevaplara çok alıştım. Yine, muhtelif zamanlarda telefonum çalıyor. Karşıdaki ses “ismim…. Görme engelliyim. Ankara gazi üniversitesi tarih bölümü’nden mezun oldum. Dört yılın bütün kitapları sizin sesinizdendi. Diplomamı haber vermek için aradım.” Diyor. Bu bildiriler de benim için parayla satın alamayacağımız ödüller oluyor. (aynı şekilde marmara üniversitesi, istanbul üniversitesi ve başka illerimizdeki mezunlarımız da arıyorlar.)
Hukuk, edebiyat, tarih, coğrafya, sosyoloji, psikoloji, felsefe, siyaset bilimi, kişisel gelişim, roman, şiir, hikâye, ilmihal, sözlük, medeni kanun sınavlara hazırlık test soru kitapları ve diğer temalı kitapları seslendiriyorsunuz. Peki siz kendiniz için hiç kitap okumuyor musunuz? Meselâ yazın, tatilde sadece kendiniz için okuduğunuz kitaplar yok mu?
Yukarda da bahsettiğim gibi, görme engelli kardeşlerim de benimle aynı zamanda o kitaba erişebilsin diye kendim için okuyacağım kitapları seslendirerek okuyorum.
Hissiyatım dinleyen kardeşlerime aksediyor
Benim kitaplarımdan lütfedip halim selim efendi, sefertası, mizahın izahı, yıldızlarla uyumak, yazar olacak çocuklar, romancı olacak çocuklar ve şair olacak çocuklar’ı da seslendirdiniz. Bilhassa hikâye, roman ve hatıra kitaplarını okurken kendinizi bulduğunuz ve çocukluk yıllarınıza uzandığınız zamanlar oldu mu?
Sizin kitaplarınızda olduğu gibi kıymetli yazarlarımızın pek çok kitabını seslendirirken kendimi olayların içinde buluyor olmalıyım ki, hissiyatım dinleyen kardeşlerime aksediyor ve “öyle güzel okumuşsunuz ki, bizi de duygulandırıp ağlattınız.” Diye geri bildirimde bulunuyorlar.
Engelli kardeşlerimiz beyazıt devlet kütüphanesi’ne müracaat edip bu ‘sesli kitaplar’ı edinebiliyorlar ve dinleyebiliyorlar. Peki bu hizmeti bir radyoya dönüştürüp daha kalıcı bir müesseseye dönüştürme imkânı olabilir mi? Bilirsiniz çocukluk yıllarımızda “arkası yarın”, “bir roman bir hikâye” gibi radyo saatleri vardı ve biz bir çok meşhur yazarımızın hikâye ve romanlarını o şekilde dinlemiştik. Benzer bir hizmet yapılabilir mi?
Radyo programları hazırlayanlar bu konuda ne düşünürler bilemiyorum. Ama dijital haberleşme ağlarında görme engelli kardeşlerimiz 24 saat sesli kitapları akıllı telefonlarından dinleyebiliyorlar. Daha da önemlisi, bakırköy gözder (görme özürlüler derneği) her ayın son çarşamba günü toplanıp istişare ederek bir kitap belirliyorlar. Gelecek toplantıya kadar herkes aynı kitabı okuyor. (onlar “dinlemek” fiilini kullanmıyorlar) herkes kitabın konusu, kahramanları, ana fikri, yazarı hakkında görüşlerini bildiriyor. Bu arada okuyamayanlar da kitaptan haberdar oluyorlar.
Çok zor bir iş olduğunu görüyorlar
Bu kültür hizmetinize özenen gençler çıkıyor mu, bu hizmetler gelişip yaygınlaşıyor mu? Bir de bu genç arkadaşlara kısa süreli de olsa bir kurs veriyor musunuz? Zira kıymetli tavsiyeleriniz onlar için çok önemlidir?
Çalışmalarımızı takdir edip özenen gençler oldu. Heveslenenleri yönlendirdiğimde, kütüphaneye giderek sadece bir defa okuduklarında, “bu işin zannettikleri gibi eğlenceli olmadığını ve çok zor olduğunu” söyleyerek, başladıkları kitabı yarım bıraktılar ve maalesef devam etmediler. Bunun yanı sıra bazı gönüllü arkadaşlarımız belirli günlerde kütüphaneye gelerek seslendirme yapıyorlar.
İstanbul’da beyazıt devlet kütüphanesi’nin dışında başka hangi kütüphanelerde bu tarz hizmetler yapılabiliyor?
İstanbul’da beyazıt devlet kütüphanesi’nden başka, istanbul üniversitesi kütüphanesi, bakırkör rıfat ılgaz kütüphanesi, boğaziçi üniversitesi (getem), ibb ve kadıköy belediyesi kütüphaneleri sesli kitap hizmeti veriyorlar.
Gönüllere dokunmanın bedeli yoktur
Aslında bu cd.ler sadece görme engelli kardeşlerimiz için değil. Bence gözleri gören vatandaşlar da edinmek isteyebilir. Mesela yolculuklarda dinlemek isteyenler çıkabilir veya okumakta zorlanan vatandaşlar evlerde işyerlerinde dinlemek isteyebilir. Böyle bir çalışma düşünüldü mü acaba?
Bir tarihte kütüphane yöneticilerinden “sizi yayınevleri ile tanıştıralım. Profesyonel olarak hem para kazanırsınız, hem de bizim görme engelliler bölümümüze okuyun.” Diye bir teklif almıştım. Onlara cevaben, “bu işi para karşılığı yapmayı düşünmüyorum. Gönüllü olarak gönüllere dokunmak, başkaları için iyi bir şeyler yapmak paradan ve alkıştan daha önemlidir.” Demiştim.
1038 kitap seslendirdim
Bir sohbet esnasında okuduğunuz kitap sayısının 1000 adedi aştığını belirtmiştiniz. Ve yanılmıyorsam okuduğunuz 1000’nci eser de zübdetü’l buhari tercümesi imiş. Bu dört ciltlik dinî eseri de kültür hayatımıza kazandırdınız. Şimdiye kadar seslendirdiğiniz kitap sayısı kaç oldu, kısmet olursa okumaya devam edecek misiniz?
Evet. 1038’nci kitabı seslendirmekteyim. Allah (c.c.) nasip ederse, ömrüm ve sesim yettiğince gözlerimi görme engelli kardeşlerimle paylaşmaya ve karanlıkta onlara ışık olmaya devam edeceğim. Rabbim hizmetimizi daim kılsın inşallah.
Gönüllülük” keşke bulaşıcı olsa
Siz bu hizmetlerden hiç bahsetmiyorsunuz. Bu kabil hizmetlerin yaygınlaşması için teşvik bakımından biraz duyurmak gerekmiyor mu? Mesela iş arayan ve henüz bulamayan bazı gençlerimiz boş zamanlarını gelip böyle hayırlı bir hizmette geçirse iyi olmaz mı? Kim bilir belki ileride bir radyoda sunuculuk ve spikerlik yapacaklardır. En azından bir alt yapı oluştururlar. Ne dersiniz?
Tabii ki iyi olur. Bazı gençlerimiz kitap seslendirmek istediklerini ve bu işi kaça yaptığımı sorduklarında, “parayla yapmadığımı” söylüyorum. O zaman talip olmaktan vazgeçiyorlar. “gönüllülük” keşke bulaşıcı olsa,
Biliyorsunuz geçen yılın mart ayından itibaren gerek türkiye’mizde gerekse bütün dünyada bir salgın yaşandı. Koronavirüs’ün insanları evlerine tıktığı bu bir buçuk senede neler yaptınız? Bir ara kütüphaneler tamamen kapanmıştı? Bu dönemi nasıl değerlendirdiniz?
Sesli kitap çalışmalarımı evimde yaptığım için salgın döneminde çalışma disiplinim ve mesaim aynen devam etti. Sağ olsun kütüphane müdürümüz seslendirilecek kitapları evime gönderdi. Bu vesileyle müdürümüz sayın ramazan minder bey’e müteşekkirim.
Önce hissedip sonra seveceksin
Ömrünü kültürümüze, sanatımıza ve medeniyetimize adamış bir büyüğümüz olarak acaba gençlere neler tavsiye edersiniz? Bu tür hizmetlerin içine gençlerimizi de katabilir miyiz?
Gençlerimize söyleyeceklerim: gönüllü olmak, olmazlara dokunarak oldurmak, bir başkasının derdini paylaşmaktır. Hayatımızın bir diliminde kendimizden vazgeçmektir. Gönüllü olmayı önce hissedeceksiniz, sonra seversiniz. İyilik yapmanın şuurunu idrak ederseniz, sizin hayatınız da güzelleşir. Bugün iyi bir şeyler yapabiliyorsak büyüklerimizden ve hocalarımızdan öğrendiklerimizdir. Hatalar ise bize aittir. Bu arada bize bu fırsatı verdiğiniz için, size ve yirmi üç seneden beri okuma saatlerimde sessiz kalarak sabır gösteren, daima çalışmalarımı destekleyen sevgili eşime teşekkür ediyorum.