Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2961.05
BIST 100
9668.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ağustos 2018

Kitap okumak bizi bozar

Koca yaz bitti. Saz bitmedi gitti. Saz susmasın tamam. Fakat okumak neden bu kadar "sıkıcı" olsun ki... Bu yazıyı içime kaydettiğim kaç tip kaleme aldı bilmiyorum. Kitap okumayanların hayatı, hayat okumayanların da kitabı ve aslında her ikisini de karşılaştırmalı olarak okumalarını dilediğimin yazılı resmidir.

...

"Boşver"en dolu alamaz. Biliyoruz. Olsun. Boşveer, kitap mitap okumayalım. Bizi sıkar kitaplar. Kitap okumak bizi bozar anadın mı... Uzun uzun cümleler. Edebiyatlar. Aklı baştan alan duygusallıklar. Kalbi kaçıran makaleler. Soğuk akademik dil. Mesajları alan insanların kendilerince mesajları. Bir nevi ikinci el mürselat... O da ne? Neyse ne. Hoş kelimeymiş yine de...

Fakat evrenin sayfalarıda mı sıkıcı? Şu çizgiler, bu renkler... Biz sıkılmayalım diye sürekli bir değişim, dönüşüm, oluşma, olgunlaşmalar, olumla ölüm arasında elele adeta halay çeker gibi, bir folklor oyunu gibi yaşatılan bu hayat devinimleri... Büyük laflar ediyoruz bakın dikkatinizi çekerim. Bunların sıkıcı ve okumaya değer olmadığını söyleyemeyiz şimdi Allah için. Bizde yalan yok anadın mı...

Hayatta, -sade kitabı, hep kitabı değil- bize gönderilip duranları okuduğumuzda bazen kitap okuyanları bile solda sıfır bırakabiliriz. Daha essah bir okuma biçimidir, hayatı okumak. Kitabı, kitaptaki mürselatı, gönderilenleri okurken; yaşamak için okursun. Hayatı yaşayarak okursun. Hayat üniversitesi dediğimiz şey tam da bu işte. Ölünce mezun olunuyor ama olsun. Zor karne marne işleri.

Tabiat; kapısı bize daima açık, çayı ocakta kısmetini bekleyen bir ev gibidir. Teklifsizligi telkin eder, duvarın, şehrin aksine. Küçücük, sıvalı, boyalı salak bir duvar "Şşşt! Atlama!Sakın!' derken, koca dağ "Aşkolsun, durma zıpla, tırman!' der mesela...

Madem kitap okumuyoruz. Madem sıkıyor, bozuyor bizi kitap. İmkanımız varken, tabiatı en küçük unsurlarıyla müşahedeye, onu çocuklarından, bebeklerinden, tohumlarından izlemeye, onunla tanış olmaya çalışmayalım mı? Onun ne kadar kimlikli, kişilikli olduğunu görerek kimliğimize kişilik katmayalım mı? O tanrısal duruşundan utanıp biz de sorumluluğa, işe-güce, hayata kalkmayalım mı mesela.

Yemin ederim şair yapacak bizi bu serili, bu koca sayfalar...

Allah'ın bir kedisini bile okusak büyük bir kitap okumuş gibi olmazsak ne olalım? Adam olmayacağımız kesin de, ne olacağımızı bilemedik şimdi.

Kuş dilini bilene selam olsun. Mesela kedi dilini çözdük biz bu büyük serili kitabı okurken. Bir kaç örnek verelim mi? Az namussuz değil bu meretler. Mesela. miyak: o kedinin muziplik dininin muntesibi olduguna alamet. O miyak var ya, o miyak: " Abim, ablam sen et edecegini... ben ediyorum zati." anlamında...

Gelelim "mavk" a; o protest bir ciyaklamadır. Hayvan dahi gidişatı beğenmediğinde huzursuzluğunu legal yollarla ifade etmekten geri durmamaktadır. Evvela bir eleştiri, kınama, olmadı yüksek ses! Helal olsun kişiliğine bu kaytanın, bu tüy dükkanının. Bir de iyice nazikleri var bunların. Anca milavvk der. Ne mi demek? Milavk; yalnızca kendi sütünü düşünen köle kuyrukların serenadına benziyor. Kuyruğunu merkeze aldırmışların aldırmazlığı... "Girme siyasete! Girme!"

Abi biz girmeyiz, giremeyiz zaten de, milletce bizim içimize siyaset kaçmış. Tarih boyunca abi, biz hep devlet kurmuşuz. Kurduktan sonra ne yapmışız tam bilmiyom. Ama hep kurmuşuz be'aabi.

"Tamam kes! Radyoyu kapat!" Televizyonun olmadığı zamanlarda kabak kafalı bir adam karısını susturmak için bu cümleyi kuruyordu, oradan aklıma geldi. Öyle çok diyordu ki kendisi "Radyoyu kapat!" ta takılmış bir ses kaydı gibiydi. Ekranı mor cızırtılı.

Ha ne diyorduk. Kitap okumuyoruz. Andolsun bir tane bile okumayacağız. Benim bildiğim en son Cin Ali topaç çeviriyordu. Emel bal aldı mı? Almadı mı bilmiyoruz. Ali de at bulamamış, Mercedes' e bakıyor. Küçükken cüz okuduksa hem. Daha ne?

Bak hiç olmazsa etrafı okuyoruz.

Hah bakın! Şu koca akasyayı sahne almış çeşitli kuşlar birbirinden çok farklı, ne diyorlar, özgün, nevi -anadın mı- şahsına münhasır bestelerle ne güzel yaşayıp gidiyorlar penceremizde. Bu
kuşlar ilahi ötmüyor ama, günah olur mu? Bildiğin şarkı söylüyor.
İçerik mikemmalsa şarkı da zikir yerine geçer mi?