Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 May 2023

​Kitap Molası XXX; Asım Haluk'un ellerinden tuttu

Çünkü tarih milletlerin yanılmayan hafızasıdır (s. 88).”

Tüketim çağında üretimine aşina olduğumuz insanların sessizliği bizde daima bir huzursuzluk duygusu husule getirir. Nitekim biliriz zamanların, mekânların, genci ve yaşlısıyla insanların çoğaltan ve paylaşan kimselerle teselli bulduğunu.

Ben de uzun zamandır pek çok edebiyatçı arkadaşım gibi Behçet Gülenay’ın yeni kitabının haberini bekliyorum. Sayfalara aşina, kelimelerle hemhâl, kitaplarla iç içe olan bir kalem müdaviminin suskunluğunu yadırgamayı ve bu anlamda bir beklenti içine girmeyi değerli buluyorum. Nihayet Behçet Gülenay’ın son romanı Asım Haluk’un Ellerinden Tuttu ilk baskısını Nisan 2023’te Çıra yayınlarından yaptı. Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret’in porteleri ile birlikte ardı okura dönük iki silüet taşıyan kitap kapağı bej bir arka fona sahip. 164 sayfalık eserin arka kapağında ise Sadık Yalsızuçanlar ve Mustafa Özçelik’in kitap hakkında kısa ancak yoğun ve derinlikli iki değerlendirmesi var.

Tarih boyunca Asım hep vardı dünya durdukça da var olacak” cümlesiyle açılışını yapan romanın giriş kısmında “çocukluğun bahçesinden çiçekler deren ve kardeşten öte iki arkadaş” olarak gösterilen Asım ile Haluk’un yetişme tarzlarına dair bilgilendirme yapılıyor ancak bu, betimleme güzelliğinin içinde ince bir akışa tâbi tutulan ve okuru Asım’ın şahsında Mehmet Akif Ersoy’a ve Haluk’un şahsında babası Tevfik Fikret’e alıp götüren bir girizgâh. Yazarın kitabının giriş kısmında, Asım olma bilincinin tecelli ettiği Asım bin Sabit’in hayat hikâyesine (Arıların koruduğu şehit, s.10-16) girmesi de eserin mesajlarına yönelik bilgilendirmeye dair emareler taşıyor.

Asım Haluk’un Ellerinden Tuttu Millî mücadele yıllarında Berlin’e gönderilen Asım ile babası Tevfik Fikret tarafından İskoçya’ya yollanan Haluk nezdinde Avrupa’nın ve Hristiyan dünyasının dönem içerisindeki yapılarının da tanınmasını sağlıyor. Kitaptan yükseköğrenim için bursla Amerika’ya giden mühendis Haluk’un, burada rahip olduğu ve ölen babasının cenazesine bile gelmediği bilgisini ediniyoruz. İlk imtihanını Çanakkale’de veren, bu hâliyle gençlere örnek olan Asım ile onun yol arkadaşları ise Arif, Hüseyin Eşref, Bekir Kazım gibi isimlerle aktarılsa da çağın travmatik olayları üzerinden okur bir kimlik tespiti yapabiliyor. Çanakkale Savaşı ve Sakarya Meydan Muharebesi, İstiklâl Mahkemeleri, Akif’in Mısır hayatı ve Kahire’den İstanbul’a dönüşü, Hafız Rıfat tarafından Fatih Camii’nde okunan Türkçe ezan, tercüme faaliyetleri eserin ilk beş bölümünde yer alan önemli hadiseler arasında. Eserin yedinci kısmında hastalığı dolayısıyla Teşvikiye Sağlık Evi’ne yatırılan Akif’in son günlerini yaşadığı Mısır Apartmanı ve sekizinci kısımda takvimler 27 Aralık 1936’yı gösterdiğinde şairin hazin vefatı anlatılıyor. Behçet Hocanın yaşanan günlerin karanlığını ve zihniyet çatışmasını tüm canlılığıyla yansıttığı olay örgüsü Mehmet Akif’in şiirlerinden kesitlerle besleniyor.

Romanın önemli özelliklerinden biri tarih akışı içerisinde 27 Mayıs 1960 darbesine, 12 Eylül askeri darbesine, 28 Şubat sürecine ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimine yer yermesi. Ancak bu hadiseler geçidi içerisinde fark ediliyor ki uzun dönemleri kapsayan, hatta o kadar ki Şubat ayında yaşanan depremi de içine alarak günümüzü ihtiva eden bu anlatım tutumu ile Türkiye’nin modern tarihinin bir hülasası yapılmak isteniyor. Dolayısıyla yüz yılı aşkın bir zamanda yaşayan Asım ve Haluk’un kitap içerisinde bir birey olmaktan çıkarılıp bir zihniyet olarak yaşamaya devam ettirildikleri fark ediliyor. Bence romanın en karakteristik özelliğini tarihte var olan iki önemli şahsiyetin, zihniyet olarak yaşatılmasında bulmak mümkün…

Gülenay, robotik kodlama yanında ahlakî kodlama bilinci taşıyan Asım ve arkadaşları üzerinde dururken Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Aliya gibi değerlere atıfta bulunmayı ihmal etmiyor. Yine kitaptan okur “sadece şiir, edebiyat ve sanatın konuşulmadığını öğrendiği” Mısır Apartmanı’nın macerası üzerine güzel bir birikimle çıkıyor. Eserde dünya siyaset tarihinde önemli bir yer tutan Arap baharı gibi konular işlenirken, yakın zaman önce yaşanan Maraş merkezli depremin toplumdaki ve dünyadaki yankıları üzerinde duruluyor. Mehmet Akif Ersoy’u yad eden Asım’la Arif’in gitmeye karar verdikleri Mısır ziyareti Mekke gezisine imkân tanırken İstiklal Marşı’nın “korkma!” sını tefsir ediyor. Mehmet Akif Ersoy’un felsefesinden mülhem romanın en çok üzerine eğildiği başlıca konu eğitim. Eğitimin muhtevasını; aile yapısı, gençlik, İslâm’ın manevi manada yol gösterici yönüne çekilen dikkatin maddi alana yani müspet ilimlere kaydırılması oluşturuyor. Roman, yazarın gelecek tahayyülünü de içine alan birleştirici bir sonla nihayete eriyor. Asım Haluk’un Ellerinden Tuttu son sayfasında faydalanılan kaynaklara yer vermiş. Buradan de yazarın derinlikli bir araştırma ile kitap yolculuğuna eğilmiş olduğu anlaşılıyor.

Behçet Hoca’ya kitap armağanları için teşekkür ediyor, daha nice esere bu güpgüzel bilinç ve yoğunlukla imza atmasını diliyorum.

Selam ile.