Kitap Molası XXII; Ten ve Gölge
Ötelerde kırık dal
asude bahçe
Alıp alıp geliyorum kendimi kapına
İçimdeki ergen ölüyü döküyor ağaçlar (Kuyuya Düşen
Çocuğun Rüyası’ndan)
Salgın hükmünü kaybettikçe yeniden hız kazandırıldı kültürel faaliyetlere. Mekânlar davetkâr oldu. Çölde susuz kalmışlara has bir iştiyakla geçtik şiirin kapılarından. Bereketli bir sezondu. Özellikle gençlere ulaşmak, onlarla söyleşmek ve sonrasında iletişim içinde kalmak insana kendini iyi hissettiren ulvî bir duygu.
Bu yoğunluk içerisinde okuyup tanıtmak istediğim kimi
kitaplar yeniden okunmak üzere sıraya alındı, başucumda birikti. Gri bir arka
fon üzerinde küçük bir elin bulunduğu gerçekçi kapak tasarımıyla Ercan Ata’nın Ten ve Gölge adlı şiir kitabı bir kez
daha gülümsedi bana. Kitabı sosyal medyada ilk gördüğümde de kapak üzerinde
ısrarlı adımlarla beklemiş, içimi kaplayan o sevecen ürpertiyle uzun uzun
tefekkür etmiştim. Anne karnında varlığı aşikâr olmaya başlayan ve kendini
dışarı göstermek için çırpınan ufacık bir el yahut gri bir perdenin ardından
varlığını ortaya döken bir el. Canlılık mı, uysallık mı, esaret mi, hürriyet
mi, buradalık mı bilinmez… Her hâlükârda ince yapılı bir fısıltı.
İlk
basımını 2015’te yapan ve genişletilmiş baskısıyla 2022’de yeniden okurla
buluşturulan kitap, Ötüken yayınlarından çıkmış. 19 Nisan’da ilk sayfasına
şairi tarafından bırakılan rakik bir dua ile gelip durdu kapımda. Deneme, şiir
ve öykülerine Yedi İklim, Dergâh, Hece, Bir nokta gibi
dergilerden aşina olduğumuz Ercan Bey –zahiren ikisi istisna- 1990’lı yılları
ihtiva eden şiirlerine yer vermiş kitabında. Aşk, hasret, hüzün, umut, tutku
gibi temalar etrafında kaleme alınan şiirler gelenek modernite arasında seyrediyor.
51 sayfada “Söyleşi”, “Aşk Yağmurları”, “Kötü Çocuklar” ve “Son Şarkılar” adlı
dört alt başlık bulunuyor. Kitabın dört şiiri içeren ve en kısa denilebilecek
olan ilk bölümünde 90’lı yıllarda kaleme alınmış olmalarına rağmen oldukça
çarpıcı şiirler var. Bugün pek çok merkez dergisinde görebileceğimiz türden…
Bölüme adını veren “Söyleşi” adlı şiir, bunun en somut örneklerinden; “Size
etimden bir balo/kan kırmızı nar/patlar ağır yanan dağlar (s. 11)”
Diğer
kısımlara göre kapsamlı olan ve “Aşk Yağmurları” alt başlığını taşıyan ikinci
bölüm ise daha klasik bir yapı arz ediyor. “Gece
içsem gümüş piyaleden (Eylülde Ben), “her
sabah güllerle geldin/güldün, gül-ü rana/rengini verirken zamana/ne güzeldin
(Dudaklarında Gül), “güzelliğin kristal
kadehlerde mor lale (Jasmine)”gibi mısralarda yer alan kimi tamlamalarda
Haşim’in o billur tesiri göze çarpıyor. Bununla birlikte “sevda uyuyor içimizde
susalım (…) yaşamak hükmü ağır bir vebal bize/susalım (s. 23)”, “Kuşları
içimdeki yalnızlığa/döndüren geceyi giyindim (s. 25)” gibi orijinal ve yüksek
mısralarla sık karşılaşılıyor. Bölüm içerisinde şairin “Aşk Yağmurları”
adındaki şekilli şiiri ve “Sevgili Eşime” ithafıyla kaleme aldığı “Terzilerin
Diktiği Kadın” adlı çalışması özgünlük kesbediyor.
Kitabın
üçüncü kısmı olan “Kötü Çocuklar”,yeni çağa yöneltilen şiirlerden oluşuyor.
Muhteva itibariyle diğerlerinden ayrılan bu şiirlerde, hüzünden azade kesif bir
karamsarlık, yer yer isyan ve haykırış tonu dikkati çekiyor. Zaten “The Bad Youngs” da geçen “kötülük çiçekleri (s. 40)” ile
Baudelaire’e bir gönderme söz konusu. Buna ilave olarak bölüm, diğerlerine göre
daha “yeni” şiirlerden oluşuyor. Yoksul
akşamların şaraplarıyla yıkanan mahallede bir babanın çökmüş bir imparatorluk üzerinden
betimlenmesi (s. 41) oldukça etkili bir benzetme iken aynı şiirde geçen (Bizim
Mahallenin Bebekleri) “deli kan gibi boşansın akşam” datevriyeli bir anlatım
söz konusu.
Eserin
son kısmı, “Son Şarkılar” ı kitaba adını veren “ten ve gölge” tamlamasını
içeren “Gürz” şiiriyle açılış yapıyor;
“Doğuya,
batıya, sazlara ve rüzgâra
ulanıyor
tüyden hafif nağmeler,
berrak
gölgesi bulanıyor sulara
alevler
kalbini sardığında
Ten ve gölge
yanar altın bakışlarla
kıyıya vurduğunda bir
kadın cesedi”
“Savaş ve Aşk”, “Bir Şey Yok”, “Kardeşim Ardeşen”, “Duru Su” Son Şarkı’nın şiirlerinden…
Kitabın
arka kapağında okuduğumuz eserlere dair pek çok değerli şairin yorumu mevcut.
Ercan Ata Ten ve Gölge’de ruhu olan,
ruha dokunan şiirlerle çıkıyor karşımıza. Güzel armağanı için teşekkür ediyor,
“yolu açık ve aydınlık olsun” temennilerimizi sunuyoruz.
Selam ile.