Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.94
Gram Altın
2442.85
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Temmuz 2024

​Kitap Molası XLV; Ev yarası

“çağırmayın beni gittim gülünüzden/bir sözcüğüm cümlenize dargın”

Her nedense kitabın kapağı ile içeriği arasında daima bir münasebet kurmaya çalışır, süssüz bir kapağın ardında sakin, iddiadan uzak, mütevazı şiirler ararız. Böyle bir kanaat kuşandığımızın ancak bilinçaltında oluşan bu kanaati kıran ürünlere rastladığımızda farkına varırız. Yazı ve şiirleri Varlık, Gösteri, Kitaplık gibi dergilerde yayımlanan, 2007’de Attila İlhan Şiir Ödülü’nü alan Cengiz Şenol’un Ev Yarası adlı eseri tarafıma ulaştığında ben de bu arka plana sahip olduğumu fark ettim. Adıma imzalanan kitabın şiirleri ruhumu beslediği için şu köşeye teşekkür sadedinde birkaç cümle bırakmak istedim.

Şenol Bey’in su yeşili bir fon üzerine belli belirsiz kondurulan ve iç içe geçmiş desenlerden oluşan küçük, küçük olduğu kadar uzak yerleşim yeri ile oluşmuş kapak görseli 2023’te Pikaresk yayınevinden çıkan Ev Yarası’na ait. Elimdeki, şairin ilk kitabı ve onun ilk baskısı. Kitap 57 sayfadan ve “ev yarası”, “cümle dışı”, “süre” adını taşıyan üç bölümden oluşuyor. Esere ve ilk kısma ismini veren “ev yarası” kitabın dördüncü şiiri ve bu şiirle birlikte ilk kısmın çocuk, anne, ev gibi merkez temaları daha baskın bir karakter kazanıyor. Hemen burada ürünlerin ölçülü olduğu anlaşılıyor ancak sayfalar ilerledikçe okur, bu şiirlerin farklı bir ölçü ve ahenk oluşturmanın ötesine geçtiğini, hecenin yepyeni bir yorumu olduğunu idrak ediyor.

Açarsın hep düş sandığını ve masal

Tılsımıyla örtünür kalbin her sözü

Bir güz sabrıyla sakladığın yazı

Anlatırsın nasıl anıların susar (Akşamla Gelen)

Ev Yarası’ndaki şiirlerin ses örgüsü bazen öyle yüksek bir seviyeye ulaşıyor ki mananın bütünüyle sese hasredildiği fark ediliyor. Sırrını müzikalitesinde taşıyan, kendini okuruna açmayan çalışmalar bu hâliyle saf şiirden bir esinti sunuyor. Nitekim “Melâlin Gülü” adlı şiirde de italik harflerle yazılan “o belde” gibi tamlamalardan şairin Ahmet Haşim’e bir selâm gönderdiği anlaşılıyor. Diğer yandan şairin sık kullandığı sözcükler içinde “güz” ve “gül” öne çıkıyor. Sonraki sırayı ise “akşam” alıyor. Ancak Cengiz Şenol güle “çağırmayın beni gittim gülünüzden (. 15)”, “gül mü akşamın teni (s. 24)”, “gülünüz nasıl olsa yatışır (s. 35), “sen de kanarsın sulara güller gibi (s. 36)”, “güller sakladım sakındığın odalara (s. 41)” gibi mısralar ve “gül bilgisi”, “melâlin gülü”, “güller ve kamış” gibi şiir isimleriyle özel bir alan açıyor. Buna mukabil ikinci bölümün ikinci şiiri olan ve tasavvufî motiflerle teyzin edilen “Söylen” in bir başkalık taşıyan yapısından da fark edileceği üzere sırrını okurla paylaşmaktan imtina eden kimi çalışmalar kesik bir koşuyu andırıyor. Belki uzatılabilecek, birkaç kelime daha taşıyabilecek bir mısraın önü bilinçli bir şekilde kesiliyor. Esasında bu kısa ve öz anlatımı şiirin başarısı saymak gerekir. Şiirinin kapalı surlarına eklenen kesik ve hızlı söylemleriyle şair, Cahit Zarifoğlu şiirine de yakın duruyor.

Ev Yarası satır başları küçük harfle başlayan çalışmalardan oluştuğu hâlde mısra içinde kullanılan zaman, yalnızlık, acı, akşam, ayrılış gibi kelimelerdeki büyük harf kullanımıyla dikkat çekiyor. Mısralar Kinyras, Smyrna, Babil gibi beldelerden ilham alırken “sözyaşı” gibi yeni ifade denemeleri gözlerden kaçmıyor. “Bulanır da acının seçilmez yüzü/yara geçmişe döner geçmiş yaraya (.) kim sesini bir uzağa sardıysa/önü eşiklerde kesildiğinden (s. 20)” “Bir ses edindim bakışlarından (s. 40),”, “kalbim ki en içli akşamıdır yolların/kuşları altın kuleli (s. 50)”, “gittikçe kamaşan gözlerisin sonra/sana her aynadan bakan denizin (s. 53)”, “akşamın imlâsı kuşlar değildir (s. 55)” altını çizdiğim mısralardan.. Eserin “Güz Yitimi” adlı şiiri ise çok sevdiklerimden…

Cengiz Şenol’a armağanı için teşekkür ediyor, kendine varan yolların çoğalmasını diliyorum.

Selam ile.