Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2495.12
BIST 100
9460.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Mart 2021

​Kitap molası XI: Şiirden Şuura

Kapılar beklenendir, ne beklediğinle ne edindiğin arasındaki sabrın yürüyüşü. Özlenendir kapılar; bir dost, bir haber, bir tebessüm, çalan zil sesinin ardından yükselen müjde. Kapılar gelendir, kapılar getirendir, gelenin getirdiğidir. Kapılar dilde, kapılar gözde, kapılar özde, açılan her kapı kalbin insana araladığı perde.

Geçmesi beklenen ama gitmek bilmeyen korona günlerinde kapıların getirdiği bir armağandı Ethem Erdoğan’ın Şiirden Şuura adlı kitabı. Lütfedip, zamana iz bırakacak ince bir imza ile göndermiş bize Ethem Bey göz nurunu. İzdiham Yayınları’ndan 2020’de çıkan (Kasım) ve renkli bir kapak tasarımına sahip olan kitap inceleme türünde ve 166 sayfa. 2003 ile 2020 yılları arasında kaleme alınan ve ağırlıklı olarak teorik yazıları içinde barındıran eser, dönem okumasından şiir eleştirisine, kitap tanıtımlarından dil, etik, değerler ve moderniteye kadar pek çok konuya ışık tutma çilesi taşıyan metinlerden oluşuyor. Şiirin ve şairin merkez alındığı yazıların -yaklaşık yirmi yıllık bir dönemi içerse de- hep aynı güzergâhı takip ettiği ve birbiriyle bağlantılı çalışmalar olduğu anlaşılıyor yani yazılar müstakil bir içerik arz etmenin ötesinde, bir bütünün parçaları gibi duruyor. “Bağımsız Şiir” adlı çalışmanın “Şairin Tabutu” ile kurduğu ilişki de bunu doğrular nitelikte. Bu anlamda Şiirden Şuura’nın sonradan kararlaştırılmış bir kitap adı olmadığı, şair/yazarın çalışmalarını daima bu istikamet üzerine şekillendirdiği düşünülüyor.

Kitabın başlangıcı için seçilen yazı, “iyi eser” kavramına “imgelem” noktasında açıklık getiren, bunu yaparken okuyucudaki “yaratıcılık” durumuna da değinen ve Albert Camus, Adorno, Valery, İrish Murdoch, Sartre, Ahmet Oktay, İbn-i Arabî gibi otoritelerin söylemlerine müracaat eden “Bağımsız Şiir” başlıklı metin. Burada, kitabın bu ilk yazısında karşılaşılan okuma zenginliğinin diğer parçaları da ihtiva ettiği belirtme lüzumu doğuyor. Üstelik yeni şiirin anlamlandırılmaya çalışıldığı yazılarda da yazarın divan okumalarına sık rastlanıyor. Erdoğan’ın edebî yürüyüşünden ve okumalarından edindiği önemli çıkarımlardan biri; “çağrışıma, sembole, imgeye yakalanamayan şair, şairanelik hırsı içinde boğulmakta ve esasen şiirin özü olan bilinç ve vicdanı itelemektedir. Bunun bir adım sonrası; insani fıtri-üstün/öte hakikat yerine, arızi-nefsi gerçekliklere yaslanarak türetme yoluna gitmektir. (Şiirin Tabutu, s. 20)” Yazıda şiir çevirisi ile alakalı söylemler de mantık süzgecinden geçirilen önemli tespitler. Şiirde şiirin diline yüklenen misyon ise “Moral Değerler, Etik ve Dilin Öncülüğü” ve Cahit Zarifoğlu şiiri üzerinde duran “Tavır ve Dizayn Ustalığı” gibi yazılarda ortaya çıkarılıyor. Şiirin dili ile kelimenin çağrışım alanı arasında kurulan ilişki şairi “sınırlı sayıdaki göstergenin sınırsız sayıda anlama dönüşmesi (s. 32) ” ile mükellef kişi seviyesine yükseltiyor. Özellikle dil ile alakalı konularda ortaya çıkan tenkitçi tutum, “Şair Meydanı Terk Ettiğinde” adlı yazıda gerçekleştirilen süreç okumasıyla son raddesine ulaşıyor. Yazarın Akif İnan’ı merkeze alarak “sosyal ve kültürel çözülme” ve “şiirin yaralarını sarmak” gibi alt başlıklar altında yaptığı cesur eleştiriler, dönem içerisinde kaleme alınan şiirler üzerinde okuru düşünmeye teşvik ediyor.

Ethem Bey’in Erdem Bayazıt şiiri merkezli ilerlediği “Aşk Uygarlığına Ölümcül Bir Katkı” sı, Alâeddin Özdenören şiirini merkeze alan “Aşkı Gözleriyle Ağartan Şair”i, Yahya Kemal’e dair yaptığı okumaları ortaya koyduğu “Havuzun Kenarındaki Kurbağa: Nev Yunani” si bir isyanın, adeta ince bir başkaldırının sesi olarak yorumlanabilecek makaleler. Necip Fazıl, Mehmet Akif, İsmet Özel, Sezai Karakoç gibi şairlerin serüven ve felsefelerine sıklıkla yer verilen bu yazılarda önemli tespitler olmakla beraber, öznel bir tavırla da karşılaşılıyor. Özellikle Yahya Kemal düşüncesini işleyen yazıda Mehmet Kaplan gibi düşünür ve araştırmacılara yöneltilen eleştirilere katılamadığımı belirtmeliyim. Bence bir düşünürün bir çıkarımını tartışmalı bulmak bizi profesör unvanı ve akademisyenliğin şiirden anlamak ve şiiri değerlendirmekle alakalı olmadığı sonucuna ulaştırmaz.

Ethem Erdoğan yaşayan edebiyatımız içinde değerli bulduğu isim ve eserleri tanıttığı metinlere yer vermiş eserinin diğer yarısında. Yasin Doğru’nun Gül Ateş kitabını divan estetiği ile ilişkilendirirken, Âdem Yazıcı’nın Minyatür Okuyucuları’nı şairin “Suç” şiirini merkeze alarak değerlendirmiş. Halil Güney ile Saçlarının Ucunda İstanbul’ u ise dergilerde yazanların ve edebiyat ortamlarının eleştirisi üzerinden değerlendirilmiş. Açıkçası okuyamadığım iyi kitaplarla ilgili kendi dünyamda derin bir eleştiri yapmaya sevk etti bu yazı beni. Süleyman Unutmaz’ın Fena adlı eserine dair yapılan değerlendirme yazısını okurken de şiiriyetin durdurduğu, ciddiyetle kaleme alınan tetkiklerin de yazarın düşünce dünyasında şiirsel bir arka plan üzerine oturtulduğu cümlelere matuf kılındım:

Kalabalıkların içi ne kadar yalnızlar içindir bunu bilir modern birey. Yalnızlar için de şiir bire birdir bunu da şair bilir. (s. 112)

“Tenkidin Uç Beyi” adlı değerlendirme ile Alim Kahraman’ın “Dilini Kaybeden Ülke”, “Bir Tablonun İçinde Duran Üç İsim”, gibi çalışmaları ve “Toprağı İşleyen Kalem” de topladığı denemeleri üzerinde çalışılırken, “Modern Türk Şiirinin Doğası Işığında” da Ebubekir Eroğlu ile modern, modernizm, modernleşme, değerler, merkez ve gelenek okuması yapılıyor. “Kaçırılmış Buluşmalar Üzerine Sübjektif Bir Bakış” da Tunay Özer’in “Kaçırılmış Buluşmalar” adlı eserini eleştirel bir tutumla ele alan yazar buraya aldığı mısralarla Tunay Özer ismini ve eserini araştırmaya sevk etti beni. Bir yaz sıcağının yolunu kesen yağmur gibi bu mısralar da ruh dünyasına nüfuz eden incelikli bir işçiliğin mahsulleri. Belya Düz’ün ilk şiir kitabı olan “Sultanbeyli’den Nişantaşı’na Türk Şiiri” tahkiyeden yola çıkan bir tutumla inceleniyor. “Bir İnkılap Daha Var-Harf İnkılabı Öyküleri” ile Ercan Köksal, “Kalem Hakkı” ile Osman Bayraktar, “Supra, Bir Parçacık Sonsuzluk” romanı ile Taner Güler, “Şehir Mektupları” ile Mehmet Aycı kitaba dâhil edilen diğer isim ve eserler.

Selam ile