Kitap molası VIII
Bir edibin eserini, hayat öyküsünü tetkik etmeden önce okumak gerektiğini düşünüyorum. Bu okurun mısraa ya da satıra müstakil olarak bakmasına imkân tanıyor; daha estetik bir nazarla, daha hür… Yakın zamana kadar Cemil Meriç’in hiçbir kitabını başından sonuna kadar okuyamamış olmam da bu yüzden. Düşünürün bana çok dokunan hikâyesi, en estetik değeri yüksek ve içtimai bir gâye taşıyan satırlarına bile öznel bir acı üzerinden nazar etmeme, kalbime acı bir zehrin zerk edildiği hissiyatına kapılmama neden oluyor. Bu defa, ödevlerimi teslim ettikten sonra onun, Bu Ülke’ sini dura düşüne okumaya ve inatla tamamlamaya karar verdim. Satırlara nakşettiği sıra dışı samimiyet ve bu samimiyet içerisinde titreyen estetik acı beni yine sarstı. Bu sebeple yine çoklu bir okuma modeline müracaat ederek Fatma Türk Toksoy’un sunnî fıkhının üstadı olan İmam-ı Azam’ın hayatını ve fikirlerini konu aldığı İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe kitabına başladım.
“Yeni Ebû Hanîfe’ler yetişmesi duasıyla…” başlayan ve kapsamlı
bir araştırmanın ürünü olarak yakın zaman önce okuruyla buluşan eser Şule
Yayınları’ndan ve 407 sayfa. “Hanifliğin ve Haniflerin Babası” bölüm başlığı
taşıyan ilk kısımda âlimin isimleri ve soyu tetkik edilmiş. Bölüm, İmâm-ı Âzam’ın
yetiştiği ortam ve ailenin titizlik ve hassasiyetle yansıtılması açısından da çok
değerli. “Talebe Ebû Hanife” de âlimin çocukluğu ve hocalarına verdiği kıymet,
“Şûra Temelli Halka” da ilim metodu, “Üstat Ebû Hanîfe ve Talebeleri”nde
talebeleri, talebelerine muamelesi ve ilmi, “Örnek Bir İş Adamı Ebû Hanîfe” de ticaret
ahlâkı, “Zarif Ebû Hanife” de dış görüntüsüne ve sözlerine yansıyan zarafet,
“İçtimai Hayatta Ebû Hanîfe” de komşuluğu, arkadaşlığı, kendisine borçlu
olanlara yaklaşımı, hasetçilere muamelesi, çevresindekilere tutumu gibi önemli
konular ele alınmış. Kitabın “Rafızîler-Haricîler-Dehrîler Arasında Ebû Hanîfe”
adını taşıyan kısmında ise rivayetler ışığında imamın tâbi tutulduğu
imtihanlara, içine çekildiği kimi münakaşalar karşısındaki davranış ve
sözlerine yer verilmiş. “Ebû Hanife’nin Allah Sevgisi” ise ailemiz ve
sevdiklerimizle birlikte yeniden okunması ve anlamlandırılması gerektiğine
inandığım kısımlardan. İmam-ı Âzam Ebû Hanife Hz.’lerinin takvasını, hüznünü,
inceliğini ihtiva eden derin mesajlar zamanın pek çok ağrısına şifa olacak
kıymette. İmamın zekâsının, dikkat ve hassasiyetinin tezahürü olan bir anlatıma
“Ebû Hanîfe ve Fetvâ” ile “Çözüm Üstâdı Ebû Hanîfe” adlı bölümlerde de
rastlıyoruz. Okuru tebessüm ve gözyaşı arasında bir yürüyüşe çıkaran bu satırlar
âlimin nükteli kişiliğinin de habercisi. “Ebû Hanîfe’nin Annesine Hürmeti” nin
duygu yüklü atmosferini “Hanımlar” kısmında da bulmak mümkün. İmam’a gelen
sorulardan sonra “Hapsedilmeyen Düşünce” adlı bir bölüm başlığı açılmış. Bu
kapsamlı kısım fıkhî meseleler kadar Emevî ve Abbasi dönemlerinin anlaşılması
ve kadılığı reddeden İmam-ı Azam’ın mağduriyetinin içselleştirilmesi adına çok
mühim bilgiler içeriyor. Eserin son bölümü Ebû Hanîfe’nin vasiyetlerine, eserlerine,
hikmetli sözlerine ve peygamber sevgisiyle yazılan mısralarına yer veriyor.
Okuyan herkesin istifade edeceğine çok inandığım bu kitap yalnızca İmâm-ı Âzam
Ebû Hanîfe’nin hayatını yansıtmakla kalmayıp bugün bile içinden çıkılamayan
kimi durumlar için büyük mesajlar taşıyor.
Hafta içi deneme, inceleme, biyografi, anı, hikâye ve
şiirlerini Mavera, Türk Edebiyatı, Ay Vakti, Yedi İklim, Yolcu, Bir Nokta gibi
dergilerle pek çok ulusal gazeteden tanıyıp takip ettiğimiz kıymetli
eğitimci-yazar Ahmet Sezgin
Beyefendi’nin kitap armağanları bana ulaştı. İki kapsamlı, birbirinden değerli
eserin ilki benim de küçük oğluma hediye ettiğim Ortaokullar İçin Hikâye Seçkisi.
Etüt Yayınları’ndan çıkan ve 255 sayfa olan kitap Ahmet Sezgin’in hazırladığı sunuş
yazısıyla hikâyelerin “10-14 yaşlarındaki çocukların “boy hizasına inen”, dil
ve edebiyat yönünden iyi kurgulanmış, çocukların anlayabilecekleri sade bir
dille yazılmış ve onların ana dillerini iyi kullanarak dinleme, okuma, konuşma
ve yazma yeteneklerini geliştiren; duygu ve hayal dünyalarını, hayata bakış
açılarını zenginleştiren; onlara okuma ve Türkçe zevkiyle birlikte doğru
düşünme ve davranma alışkanlıkları kazandıran; çocukları eğitirken eğlendiren,
gerçekçi, ilgi çekici, akıcı ve güzel hikâyelerden olmasına özen gösterildiği”
ifade edilmiş. Eserde Abdülhak Şinasi Hisar’dan Ahmet Efe’ye, Ali Özkanlı’dan
Bestami Yazgan’a, Gökhan Akçiçek’ten Halide Edip Adıvar’a, Halit Ziya
Uşaklıgil’den Hüseyin Nihal Atsız’a, Mevlana’dan Muhsin Macit ve Mustafa
Özçelik’e, Refik Halit’ten Mehtap Altan’a, Sabahattin Ali’den Süheyla Karaca
Hanönü’ne, Yakup Kadri’den Yunus Nadir Erarslan’a kadar yaşayan ve ardında
bıraktığı kelimelerle ölümsüzlüğü adımlayan pek çok kıymetli kalemin imzası
var. Ele alınan konularla değerler eğitiminin de verilmesini amaçlayan eserin
çocuklarımız için büyük bir ihtiyacı karşıladığına inanıyorum.
Ahmet Sezgin’in dili merkeze alan deneme, makale, şiir ve
hikâyelerden derlediği ve “Türkçe Sevgisi ve Şuuru-Dil Davamız”, “Dil
Meseleleri-Türkçenin Feryadı”, “Öztürkçecilik Adıyla Dilde Tasfiyecilik-Fakirleşme”,
“Yabancı Dil İstilası-Yabancılaşma”, “Yabancı Dille Eğitim Faciası”, “Dil
Yanlışları-Anlatım Bozuklukları”, “Türkçe Eğitimi ve Öğretimi Meselesi”,
“Türkçe Sevgisi ve Meselesiyle İlgili Şiirler” bölüm başlıkları altında zengin
içeriklerle hazırladığı Türkçe’nin Feryadı ve Dil Davamız
adlı kitabı görünce ayrıca çok mutlu oldum. Etüt Yayınları’ndan çıkan ve 416
sayfa olan kitap onlarca kıymetimizin dil üzerine yazdıklarıyla büyük ve derin
bir yaranın, bir ata mirasının tüm yönleriyle anlaşılmasını amaçlıyor. Kitabın
ön sözünde Sezgin, “bu kapsamlı çalışmanın 20 yıllık geniş, titiz ve çileli bir
araştırmanın ürünü” olduğunu ifade ediyor. Birbirinden değerli bakış açılarının
buluşturulduğu bu derlemenin yeni ufuklar açması inanç ve temennimizdir.
Selam ile