Kitap mı dijital dünya mı
(Kahramanmaraş
kitap fuarı ardından)
sessiz
söylemdir kitap,
ayaklara
hız veren.
Kitapla olan bağımız, bizi kitaplı olan nice
yere bağlıyor, götürüyor. Kahramanmaraş kitap fuarıda buna vesileydi. İki gün
boyunca kıymetli okurlarla buluşmak, yazar dostlarımızla hasbihal eylemek,
kitaplarla bir araya gelmek büyük mutluluktu.
Dünyanın en büyük huzuru nedir deseler
“kitaplarla dolu mekanlarda kitaplara dair sohbet etmek derim”. Kütüphane ve
fuarlar bu vesilelerden. Arkan, önün, sağın, solun kitap. Seni sobeleyen kitap.
Bu iki güzel gün süreci yeni kitap severlerle
tanışmaya da vesile oldu.
Çocuklara kitap bilgisi ve sevgisi aşılamanın
ne kadar önemli olduğunu bir kez daha farkettirdi.
Oyunlarda
ki kahramanları sular seller gibi ezbere bilen bir nesil var. Onlardan bir iz
taşıyan yayına hemen yöneliyorlar. Yanı başımda kapağı oyun karakterlerinden
olan defteri kitap sanan onlarca çocuk, onu almak için yöneliyor. Defter
olduğunu anlayınca bırakıveriyordu. “Alıp günlük yazsaydın” dedim birine. “Yazı
yazmak sıkıcı” dedi. “Keşke bu bir kitap olsaydı, bu kahramanı çok seviyorum”
dedi. Onları elbette suçlayamıyoruz. Çocukların dünyasına girenler çok iyi bir
şekilde başarıyor bunu. İlgi, dikkat, eğlence odaklı bu oyun ve çizgi filmler
hayatlarının merkezine oturuyor. Adını telaffuz edemeyeceğimiz bu nice
kahraman, Kahramanmaraşlı çocukların da benliğini sarmıştı.
Çok çalışmanın, güzel şeyler üretmenin en
hızlı olduğu şu dönemde yaşarken dijital dünya da iyiler değil de en yeni, en
etkili, en dikkat çekici içerikler kazanıyor.
Yazılımcı kardeşlerimize, sinema, animasyon
sektörüne çok iş düşüyor ve daha ötesi yayımlanacak çok çok güzel kitaplara.
Hayatımızın nice şeye pamuk ipliğiyle bağlı
olduğu kaçınılmaz bir gerçek artık. İnce çizginin diğer tarafına atlamakta hiç
zahmet gerektirmiyor. Bunlar çok hızlı gerçekleşirken, önüne geçmek kolay
olmuyor. Zaman ve zemin işgaliyle başlayan bir süreç olduğu için.
Fuarın sürprizli yönlerini de dolu dolu
yaşadım. Lise yıllarında evimize gelen gençlerdendi KevserAkçınar. Değerli eşi
ve akıl küpü kuzusu Muaz ile karşıma çıktıklarında çok mutlu oldum. Canım
kardeşim dediğim vefası her yerde daim olan eğitimci Rukiye baltacı ve eşi de
hakeza öyle. Sevgili Gülben ve can kuzusu ZehraGülin, hep vefalı gençler
Hamiyet Beyza, Rabia Seyithanoğlu günüme düşen sürprizlerdendi. Yıllar önce
aynı yerde çalıştığım, mesafeler girince hiç görüşemediğim sevgili Gültenhemşire
duygusallığımın gönül bağımın orta noktası oldu Kahramanmaraş’ta.
Has şairleri, kıymetli yazarlarıyla
edebiyatın başkenti Maraş’ta şair yazar dostlarla hasbihal eyledik.
Tayyip Atmaca, Ahmet Turgut,YasinMortaş,
Mehmet Mortaş, Ahmet Sandal, Rüstem Ahmet Gözübüyük, Emrah Atiş,Ahmet Şevki Şakalar,
Nuri yıldız, Akif dut, Talip Koktaş, Zekeriya Çakabey, İlker Gülbahar, Mehmet
Oamanoğlu, Haşim Kalender, Salih Erayabakan, Nusret Şan, Serdar Yakar, Hatice
güzel, Erdal Özdemir, Gamze Gökçek Mustafa Ağcan, görüşebildiğimiz yazarlar
arasında idi. Bilhassa milat yazarı kalemdaşım A. Talip Koktaş’ın hocam
“Adana’dan sizin için geldim” demesi kalemin, gönülce yolculuğun göstergesi
idi. Maraş merkezli güzel dergilerden olan Berducesi dergisi üzerine de Bilge Doğan
hocamla istişare ettik. Yolu bahtı açık olsun.
Yedi güzel adam müzesi şehrin özetiydi.
Onların adım adım izlerini solumaktan mesrur oldum. Rahmetle anıyorum.
Başta
Kahramanmaraş belediyesi olmak üzere fuarda emeği geçenlere bizimle beraber anı
paylaşan dostlarımıza okurlarımıza şükran.
Fuarlar nice güzel inşanın zemini olsun
vesselam.