Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Mart 2019

Kitap gezgini

Çapraz ROK ve sürprizler!

BİR çok yazar, 15 Temmuz darbe teşebbüsü üzerine kitap yazdı… Son olarak Muhammed Nur Öztürk’ün Sokak Yayınları’ndan çıkan “Çapraz ROK” isimli kitabı geldi masama… 207 sayfalık kitabın kapağında “Bir 15 Temmuz İstihbarat Romanı” yazması, dikkatimi çekmişti. Bu arada ROK, santranç’ta şah ve kalenin özel bir hamlesi olarak biliniyor…

1992 Adıyaman Kâhta doğumlu Muhammed Nur Öztürk, bu kitabı yazarken, kendi hayalini gerçekleştirmek istemiş. Hayali şu: Göz kamaştıran aksiyon sahneleriyle dolu, beyin çatlatan, tutarlı ve tüm tabuları yıkan bir senaryoya sahip bir filmin ilk adımını oluşturmak. Bence bunu başarmış.

15 Temmuz gecesi

Aslında iyi bir istihbaratçı olmak isteyen Hasan isimli genç, o gece darbe girişimini duyar duymaz abdest alıp sokağa fırlar.

“Başka bir milletin ölümden kaçtığı bu zamanlarda Hasan, arkasında 250-300 kişilik bir grupla ölümüne koşuyordu”

Gruba liderlik eden Hasan ve yanındakiler tankları durdurmayı başarır ama Hasan yaralanır.

Karahgâhta yaşananlar

Özel Kuvvetler Karargâhında yaşananları okurken, tüylerim ürperdi. Ömer Halisdemir’in, komutanından aldığı emri nasıl yerine getirdiğini o kadar güzel anlatmış ki yazar, sanki oradaymışım gibi vakayı gözlerimde canlandırdım.

İstihbarat birimine giriş

Darbe girişimi savuşturulduktan sonra, artık ülke çapında; çekilen videolardan meşhur biri haline gelen Hasan, hocasının da girişimleriyle istihbarat birimine alınır. Ancak bu alımda bir bit yeniği olduğunu taa başından kitabı okurken hissetmiştim.

Hocası bir hain çıktı!

Hasan’ın hocası, eli çok uzun biri… Bu kadar da olmaması gerekiyordu. Tıpkı darbeye teşebbüs edenlerin eli kadar uzundu. Hasan’ın ısrarla istihbarat birimine alınması için azami gayret sarfediyordu. Kitabın sonunda, bu gayretin neden kaynaklandığını anlamakta gecikmedim.

Hasan’a cihaz koydular!

Hasan’ın hastanedeki ameliyatı sırasında vücuduna bir parça eklendiğini, FETÖ’cü üst akıldan birinin, Hasan’ın hocası Kürşat’a söylediği sözlerden öğreniyoruz. FETÖ belâsı hâlâ içimizde geziniyor. Hasan’ın vücuduna yerleştirilen “organ” sayesinde istihbaratta neler olup bittiğini dinleyecekler.

Kendi adamlarını aldılar!

Devlet içinde halen görevde bulunan kripto FETÖ elemanları, gözleri kendilerinden uzak tutmak için, hiçbir suçu günahı olmayan, zamanında kendileriyle hasbelkader bir araya gelen masum insanları ispiyonlayarak hapse attırıyorlar. Bu durum ne yazık ki devam ediyor… Devletimiz, ak ile karayı çok iyi ayırmak durumunda.

Kitap devam edecek?

Muhammed Nur Öztürk, hakikaten 15 Temmuz’un istihbarat cephesini çok iyi kurgulamış. Kendisinden aldığımız bilgiye göre kitap “Çapraz-Şah” ve Çapraz-Mat” ile devam edecek. Bakalım o bölümlerde FETÖ, vücuduna “organ” yerleştirdiği Hasan’ı nasıl kullanacak?

İBRET ALINASI ÖYKÜLER

DİYANET İşleri Başkanlığı yayınlarından çıkan “Dünün Ardından-Öyküler” isimli kitaptan geçen hafta bahsetmiştim biraz. Ancak bunu yeterli görmedim. Zira 192 sayfalık kitap, küçük olsa da muhtevasının büyüklüğü sebebiyle daha geniş bir tanıtımı hak ediyordu.

İçinde birbirinden güzel 41 öykü vardı. Gönüllere dokunan, kalpleri titreten öyküleri okurken, cümlelerin raksı, karşınızda şov yapıyor… İşte oradan iki güzel öykünün ana fikri…

Kınalı Muhlise

Muhlise Teyze ile Muharrem Efendi’nin ilk buluşması ilk kez okula giderken oldu. Bu buluşma yıllara uzanan sadakat yüklü bir evliliğe dönüştü. Muharrem amcanın şu sözleri, kalp kapakçığımı yerinden oynattı: “Kınalı ellerinle o gün beni köprüden (okula giderken ilk gün, tahta köprüden geçmeye korkan Muharrem’e, Muhlise yardım etmişti) sonra bu dünyadan geçirdin Muhlise.. Bana hakkını helâl et ki Sırat’tan da geçeyim”

Bu öykü bana, eşlerin birbirine olan haklarının ne derece önemli olduğunu bir kere daha hatırlattı.

Hafız Olmak

İşte beni bin pişmanlığa iten bir hikâye… Hafız olmak… Vakti zamanında hafızlığa başlayan ama yarım bırakan ben, bu hikâyeyi okuyunca, Rabbime vereceğim hesabın korkusuyla kanter içinde kaldım desem yeridir… Ali Hafız’ın, ezber taktiği de hayli ilginç geldi doğrusu… Sayfanın sonundaki ayetten geriye doğru ezber taktiği, hafızlığa başlayanlar için farklı bir metot olabilir…

Denemeler I-II

Diyanet Yayınlarından çıkan Dünün Ardından Denemeler I ve II kitapları ise beyninizdeki kıvrımları titretecek cümlelerle yüklenmiş…

“Uzun beklemeler dokuyoruz kaçan zamana inat…

Vicdan askıda bir ceket, istersek giyiyoruz”

Vicdan, askıda bir ceket haaa… Gerçekten düşündüm de, herkes o askıdaki vicdan ceketini giyebilse, ne de güzel olurdu dünyada yaşamak…

Ve bayramların tadına varmak…

“Kalbini açarsan güneşe, ısınacaktır hücrelerin.

Bugün bayram, taşlar gibi sert olmasın kalbin.”

İmtihanın Gazze sorusu

Gazze’de en çok çocuklar ölürken, biz ne yapıyoruz sahiden!.. Şu cümleye lütfen dikkat buyurun, “İmtihanımızın Gazze sorusundan sınıfta kaldık.”

Varın gerisini siz düşünün…

SEVİMLİ MUMYA: YUSUF

Zamanda yolculuk mümkün mü? Genç yazarlarımızdan Rana Demiriz’in, “Endülüs’te Bir Hafta” isimli romanında, çocuk şehzade Yusuf’un binlerce yıl sonra hayata yeniden “usturlab” demesinin hikâyesini keyifle okuyacaksınız.

TİMAŞ Yayınlarından, Rana Demiriz imzalı “Endülüs’te Bir Hafta” isimli romanı okurken, kendimi bir zaman tüneli sarmalının içinde hissettim.

İstanbul’dan İspanya’ya; asistanı olduğu hocasının yerine yolculuk yapan Manolya, orada tanıştığı Mateo ile Elhamra Sarayı’nı gezerken, alt tünellere inerler ve burada gizli bir oda bulurlar. Oda sırlarla doludur, bir anda karşılarına, küçük yaşta Mumyalanmış bir çocuk cesedi çıkar. Ceset kısa bir süre içinde canlanır. İki de bir “Usturlab” der ve adının Yusuf olduğunu söyler.

Elhamra’nın gizli tünelleri

Manolya ile Mateo, Elhamra Sarayı’nın bu sırlı odasına girmekle başka bir boyuta geçmiştir aslında. 2018’den 1300’lü yıllara giderler… Yusuf, Endülüs’te bir küçük şehzadedir. Ölümden kurtulması için mumyalanmıştır. Ancak asırlar sonra hayata dönen Yusuf, Manolya ile Mateo’yu içinden çıkılması zor bir maceraya sürükler.

Küçük Yusuf ölür

Kader asla değişmez… Yusuf düşerek ölür… Peki bizimkiler, kendi yaşadıkları döneme nasıl geri gelecektir. Bunun için Gırnata’dan başlayıp Afrika sahillerinden İskenderiye’ye oradan Ege Sahillerine ve Kırşehir’e (Gülşehri) uzanan bir maceranın içinde bulurlar kendilerini. Hasan Reis onlara yardımcı olur… Sonunda, yeniden 2018’e döndüklerinde, onu İspanya’ya gönderen hocasının, her şeyi daha önceden bildiğini öğrenen Manolya daha büyük bir şaşkınlığın içine düşer.

Kesinlikle film olmalı

1995 İstanbul doğumlu Rana Remiriz’in bu harika romanı, bana göre kesinlikle beyaz perdeye aktarılmalı. Güzel bir senaryo ile sinemaya uyarlanacak bu filmin adı da bence “Sevimli Mumya: Yusuf” olmalı… Kitabı okuyunca, ne güzel bir roman olduğunu anlayacaksınız. Yüreğine sağlık Rana Demiriz…

OKUNACAK KİTAPLAR

*Kızıl Elma / Muhsin Kadıoğlu

Yayıncı: Türk Dünyası Araştırmaları

*Sultanın Adamları / İhsan Yalçın

Yayıncı: Hayat Yayınları

*Dedektif Kurukafa/ Derek Landy

Yayıncı: Artemis Yayınları

*Geçmişten Gelen Hazine / Oya Engin

Yayıncı: Bando Yayınları

*Kirpi Mesafesi / Hakan Akdoğan

Yayıncı: Eksik Parça Yayınları

*Gizemli Konak / Z.Güner Batımor

Yayıncı: BayGenç Yayınları