Kitap Fuarlarına Kısa Bir Değini
Salgın sonrası konserler, maçlar, sinemalar, tiyatrolar derken kitap okurlarının da beklediği kitap fuarları bir bir açılmaya başlandı. Ankara, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Siirt, Batman ve diğer il ve ilçelerde de açılacak fuarlar, indirimli kitap almayı bekleyen okurların umudu oldu.
Fuarlar, kitap okurları için sadece indirim
günleri anlamına gelmiyor. Okurların yeni kitaplarını sabırsızlıkla beklediği
yazarlar, şairler, araştırmacılar için imza günleri düzenleniyor bu fuarlarda. Yazar-okur
buluşmaları hasreti bu fuarlarla inşallah sona erecek. Okurları, yayıncıların
ve fuar alanında bulunan diğer yetkililerin salgın tedbirlerine dikkat edip
Taçkıran salgınından bir an önce kurtulmaları da temennilerimiz arasında…
Kitaplar ve imza gününe dair yazar Rasim
Özdenören’in bir sözünü hatırladım. Onun yıllar önce söylediği bu söz, hâlâ
kulaklarımda çınlamakta. Şöyle demişti büyük usta: Eğer yazar, bir imza gününde
üçten fazla kitap imzalamışsa şerefini kurtarmış demektir. Özdenören’in
söylediği bu söz, edebî bir kaygı güderek kitap yazan bütün yazarların
kâbusudur adeta. Diğer yazarların öyle bir derdi var mı, sanmıyorum. Mesela,
yayınevi yazarından daima çocuk kitabı yazmayı isterse ve yazar çocuk kitabına
yönelmişse yazarın kitapları artık çoksatar. Test kitapları çoksatar. Bilim
kurgu çoksatar. Kitap üzerine vampir ya da kan emici bir yaratık olsa o kitap
da çoksatar. Gençlerin yazdığı vetpet kitapları çoksatar. Futbol
kahramanlarının hayatlarını anlatan kitaplar çoksatar. Az satan kitaplar ise
dini yayınlar, edebiyat sanat içerikli kitaplar bu kategorinin başını
çekmektedir.
Geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş kitap
fuarında yayınevimizin çağrısı üzerine gitmiştim. Kahramanmaraş, edebiyatın
başkenti iddiası olan bir şehrimiz. Ama orada gördüğüm manzara bunun çok
uzağındaydı. Yayınevleri, okuyucu görmedi. Acaba bütün okuyucular benden önce
mi fuara gitmişlerdi. Akşama kadar tek tük okuyucu ile karşılaştık. Maraş’ta
tanıdığımız birkaç dostumuz gelmeseydi belki biz de kitaplarımızı imzalamadan
dönecektik.
Maraş’a, kitap fuarına geleceğimi
haber alan şair-yazar Tayyib Atmaca üstadımız, şu temennide bulunmuştu. Maraş’a
eli boş gelirsin, sonra elini doldurur gidersin, demişti. Nitekim öyle olmuştu.
İmza saatimiz sonrası Maraşlı Yazarlar standını es geçip fuar alanı dışında 12
Şubat Belediyesinin standına gitmiştim. Orada şair yazar Yasin Mortaş üstadımız
bizi bekliyordu.
Gittim de ne göreyim? 12 Şubat
belediyesinin kültür ve edebiyat alanındaki yayıncılığı birçok şehir hatta
büyükşehir belediyesini geride bırakmıştı. İstanbul’da Esenler Belediyesinin
buna benzer faaliyetleri vardı. Başka da bilmiyorum. Merhum Şair Mustafa
Pınarbaşı’nın Bütün Şiirleri basılmış. Yasin Mortaş’ın Maraş Saati, Celal
Sürgeç ve Serdar Yarar’ın birlikte hazırladıkları Maraş Milli Mücadelesinde Din
Adamları kitabı basılmış. Mustafa Okumuş’un Mavi Beklentiler kitabı basılmış.
Yine Mustafa Okumuş’un Uzaklara Özlem ve Çoban Yıldızı adlı kitapları da
basılmış. Serdar Yakar’ın ilginç bir kitabı var. O da basılmış. Adı Mahzun
Şairler. Niye bu adı almış dersiniz. Cevabı şöyle imiş: Maraş’ta şiirlerini
kitaplaştıramamış şairler var. Bu kitap, onların şiirlerini derlemiştir.
Elimdeki son kitap ise Ali Sezai Kurtaran’ın Maraş Tarihçesi adlı kitaptır. Bu
belediye yayını dışında iki kitap daha aldıydım. Merhum Bahaettin Karakoç’un
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman ve İçimizdeki Umut. Son kitabın yazarı ise
Muharrem Demir’di. Ne diyelim, darısı diğer belediyelerin başına...