Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kitap-Cami-İnsan Ayrılmazlığı

İnsanlık tarihine bakıldığında hayatın mabet etrafında kurulduğu görülmektedir. Tarihte bilinen ilk yerleşim yeri olan Urfa-Göbeklitepe, ilk kentin bir tapınak etrafında kurulduğunu göstermektedir. Mabet, medeniyettir. Mabetsiz bir medeniyet düşünmek doğru değildir. Mabet, bir kitaba dayandığı zaman medeniyet inşa eden bir kaynağa dönüşmektedir. Mabedin, kitabın ve medeniyetin birbirinden ayrılması en büyük sorundur. Çözüm mabet ve kitabı buluşturarak sahih bir medeniyet inşa etme sürecini başlatmaktır.

Dinler tarihinde birçok dinin yazılı kaynakları bulunmaktadır. Ancak hiçbir dinin merkezinde, yani başında, ortasında ve sonunda kitap bulunmamaktadır. Dinler tarihinde Kitabı merkeze alarak olgusal olarak büyük Kitap devrimini geçekleştiren tek din İslam'dır. Kur'an, İslam'ın başı, ortası, sonu, kısacası her şeyi olan kitaptır. Kitaba dayalı din olgusunu insanlık, İslam'la tanımıştır.

İslam, fıtrat medeniyetinin Kur'an'a dayanması gerektiğini ortaya koyduğu gibi, Kur'an'ın ve Kainat kitabının Tevhit hakikati ışığında birlikte okunmasını gerekli görmektedir. Kur'an'ın ilk emri olan "Oku!", Kur'an ve kainat kitabının birlikte okunması anlamına gelmektedir. Arif Nihad Asya, İslam'ın mescid-kitap-okumak birlikteliğini muhteşem bir şekilde şu şekilde ifade etmektedir:

" Bizde ayrı sayılmaz bir kitap, bir mihraptan,

Ki, uğuldar kubbemiz "Oku!" diyen hitaptan."

Kur'an, mabedi, dört duvar arasıyla sınırlı bir yapıdan ibaret görmemektedir. Kur'an bütün yeryüzünün, insanlara mescit kılındığını bildirmektedir. Kur'an, mabedi dört duvarla sınırlı kılmadığı gibi, Kitab'ın da mescidin dört duvarı arasına sıkıştırılamayacağını öngörmektedir. Kitab'ın okunacağı ve anlaşılacağı bütün mekan dünya iken, onun anlaşılacağı alan ise topyekun olarak hayattır. Hayat, mabet ve Kitap birbiriyle bütünleştiği zaman ortaya bir Kitap Medeniyeti çıkmaktadır.

Kitap medeniyetinin inşası için, Kitap Şuuruna sahip olmamız lazımdır. Kitap merkezli bir hayat yaşamak, kitap okumayı ve anlamayı, hayatımızın en merkezi aktivitesi haline getirmek, çevremizde bir Kitap zinciri oluşturmak için çabalamak, dini, insani ve ahlaki bir görevdir.

Hiçbir kitap, körü körüne okunmak için yazılmamıştır. Körü körüne okunan kitaplar, fanatizm, taassup, körelme ve körleşmeden başka bir şey üretmemektedirler. Kur'an, insanın körleşmesine ve körelmesine engel olmak için sürekli olarak aklın işbaşında olmasını istemektedir. Kur'an ve kainat kitabını, ancak aklımız sayesinde okuyabilir, anlayabilir ve tefekkür edebiliriz. Okumak, aklı kullanmaktır. Yüzeysel bir okuma, okuma değildir. Aklın her anlamıyla aktif halde olduğu bir okuma, gerçek anlamda bir okuma, anlama ve tefekkür tecrübesidir. Aklı devreden çıkararak okumak için okumak şeklinde yapılan bir davranış, ortaya derin bir kavrayış ve anlayış koymamaktadır. Kitap, bizden Okumamızı ve Akletmemizi istemektedir.

Mescit ve cami, sadece ibadet ritüellerinin yerine getirildiği yer anlamında bir mabet değildir. Mescit ve cami, okumanın, sosyalleşmenin, konuşmanın, kısacası insanlar arası ilişkilerin hepsinin icra edildiği mekanlardır. Kitap ve mescidi bir araya getirmek, caminin ve mescidin bir köşesini kitapla doldurmak değildir. Cami ve kitabı bir araya getirmek, caminin içini kitap okuyan, kitabı konuşan ve kitabı tartışan insanlarla doldurmak demektir. Caminin kitabın okunduğu, konuşulduğu ve tartışıldığı ve mekanlara dönüştürmek lazımdır. Camilerde edebiyat, sanat, felsefe, din, tarih ve insan bilimleri alanlarında kitapların okunduğu ve tartışıldığı okuma aktivitelerinin tertip edilmesi gerekmektedir.

Tevhit, donup kalmayı reddetmektedir. Tevhit, hareket ve hicreti gerektirmektedir. Dünyaya hakim olan cehalet perdesini dağıtmak üzere insanlığın Rahmet Peygamberi, Medine'ye hicret etti. Rahmet Peygamberi'nin Medine'ye hicreti, insanlık tarihinin büyük olaylarındandır. Hicretle beraber fıtrat medeniyetini inşa etmenin temelleri atılmıştır. Rahmet Peygamberi, insanların ibadet edecekleri, öğrenecekleri, anlaşacakları ve konuşacakları bir mekan olması için cami ve okulu birlikte inşa etmiştir. Medine mescidi, ilk okuldur, ilk üniversitedir. Rahmet Peygamberi, insanların ibadetle, okumayla ve tefekkürle buluşmalarını istiyordu. Hiçbir sınırlama ve kısıtlama olmadan herkesin okumasını istiyordu. Daha sonraları okuma-yazma bilme bilenlerin sayısını arttırmak için savaş esirlerine serbest kalmaları karşılığında insanlara okumayı-yazmayı öğretmelerini öneriyordu. İslam Aydınlanması, Rahmet Peygamberi'nin pratiğinde kitabı, mescidi ve okulu birleştirmiş bir anlayıştır.

Bugün coğrafyamızın her tarafında camiler yükselmekte ve yenileri inşa edilmektedir. Camilerin fiziksel mekanlar olarak inşa edilmeleri yeterli değildir. Camilerinin içinin kitapla, kitabı okuyan, tartışan ve akleden insanlarla doldurulması gerekmektedir. Farklılık, insanın okumasında, kitapla kurduğu ilişkide, kavrayışta ve anlayıştadır. Kitabımız Kur'an, bilenlerle bilmeyenlerin aynı olmayacağını ortaya koymaktadır. Cami, insanın Kitabı ve kitapları okuduğu, anladığı, tartıştığı, konuştuğu, tefekkür ettiği mekan olmalıdır. Camilerde, hayatta farklılığın ve farkındalığın kitapla ve okumayla oluştuğu şeklinde sahih bir şuurun gelişmesine imkan veren yeni bir anlayış, pratik ve ilişki modeli geliştirilmelidir.