Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.05
Gram Altın
3007.25
BIST 100
9444.11
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

KİTABI YİTİRMEK, KENDİNİ YİTİRMEK

Büyük sorunlar arasında boğulup giden, her gün yeni sorunlarla daha çok yorulan ve tükenen bir sürecin içinden geçiyoruz. Bireysel, toplumsal ve küresel sorunlar karşısında bilgiyle, düşünceyle, birikimle, tartışmayla ve konuşmayla çözümler bulma konusunda yetersiz olduğumuz çok açıktır. Önyargılarımız, acemiliklerimiz, çatışmacılığımız ve suçlayıcılığımız sayesinde her şeyden bir kriz yaratabiliyoruz. Demokratik, çoğulcu ve makul bir şekilde yapmamız gereken bir tartışmayı, kolaylıkla kriminalize bir niteliğe sokabiliyor ve birbiriyle kavga eden saflara bölünebiliyoruz. Kamplaşarak ve çatışarak, sorunlarımızı çözemeyeceğimiz, toplum olamayacağımız ve birlikte yaşama imkanlarını ve kaynaklarını oluşturamayacağımız nettir.

Müslüman coğrafyasının en önemli sorunu şiddettir. Bireysel ve toplumsal düzeyde şiddeti besleyen uygun bir sosyal-psikolojik ve kültürel dokunun olması, mezhep, din, inanç, etnisite, kabile veya başka aidiyetler adına insanların birbiriyle çatışmasına neden olmaktadır. İnsanlar, en küçük farklılığı bahane ederek birbirine karşı bilenebilmekte ve birbirini hedef haline getirebilmektedir. Birbirimize karşı bilenmeden ve birbirimizle bilişerek kendi aramızda ilişkiler kurmanın yollarını bulmamız gerekmektedir. Bugün birbirimize karşı bilenme ile birbiriyle bilişme şeklinde iki seçenekle karşı karşıya bulunmaktayız. Birbirimize karşı bilenmenin maliyeti çok ağırdır. Müslüman topluluklar, ekonomik, dini, mezhebi, sosyal ve siyasal farklılıklarından dolayı birbirine karşı bilenmekte ve bu bilenmenin sonucu olarak binlerce insanın hayatına mal olan savaşlar yapmaktayız. Suriye-Irak-Yemen-Libya savaşları, Müslüman toplumların birbirlerine karşı bilenmeleri sonucu oluşan, gelişen ve devam eden savaşlardır. Müslüman toplumlar, birbirlerine karşı bilendikçe ve kendi içlerinde çatıştıkça dış müdahalelere açık hale gelmekte ve büyük güçlerin avları olmaktadırlar.

Müslüman topluluklar, bugün DAİŞ denilen bir çetenin tehdidi altındadırlar. Son olarak DAİŞ terör örgütü, İstanbul'da gerçekleştirdiği terör saldırısıyla on kişinin hayatını kaybetmesine, on beş kişinin yaralanmasına neden oldu. DAİŞ, Selefilik ve Sünnilik adına hareket ettiğini iddia eden bir terör çetesidir. DAİŞ'in Selefilikten anladığı cihat adı altında şiddet, Sünnilikten de anladığı Şiilere karşı bilenmektir. Selefizm, bugün İslam medeniyetinin içini boşaltan, onu kuru bir şiddete indirgeyen yapay ve yıkıcı bir akımdır. Ülkemizde de PKK-MLKP-DHKP-C gibi etnik ve ideolojik nitelikteki siyasi amaçları gerçekleşirmeye çalışan şiddet yapıları, insanlarımızı eylemleriyle tüketmekte, yormakta ve bunaltmaktadırlar. Bütün şiddet çetelerinin ortak karakteristiği, bunların kendilerine özgü bir literatüre, yani kitap külliyatına sahip olmalarıdır. Terör, kitaplarıyla gençlerimizi kendi tuzağına çekerken, medeniyetimizin kitap kaynaklarını ise kurutmaktadır.

Biz, Kitap üzerine inşa edilen bir medeniyetiz. Kerim olan Kitap, insanlığı hidayete erdirmek ve kalplere şifa olmak üzere insanlığa gönderilen evrensel mesajdır. Bugün Kitab'ı okumadığımız, anlamadığımız ve içselleştirmediğimiz için kalplerimiz ve akıllarımız birbirine karşı bilenmektedir. Kalplerimizin şiddet, nefret, ayrımcılık ve düşmanlık gibi hastalıklarla çürümesinin nedeni Kitap'sızlıktır. Kitab'ı yitirmenin sonucu olarak kendimizi yitirdik. Moğol istilasının bütün kitaplarımızı ve kütüphanelerimizi yıkmış olması, Kitap'la kurduğumuz ilişkinin hep zayıf olmasına neden olmuştur.

Kitab'ı okuyan, Kitab'ı anlayan ve kitap yazan bir toplum olup olmadığımız hep tartışılmıştır. Libronet'in yaptığı araştırmaya göre toplumumuzun yüzde otuz ikisi hiç kitap okumaz iken yüzde altmış sekizi ise kitap okumaktadır. Bu oran, kitap okuma konusunda toplumumuzda bir duyarlılığın ve ihtiyacın olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Kitap merkezli bir toplum olmaya ihtiyacımız vardır. Kitap merkezli bir dinin mensuplarının kitap merkezli bir toplum olması bilincine sahip olması gerekmektedir. 2015 Yılında kişi başına düşen kitap ayısının sekiz olması önemli bir veridir.

Aynı araştırmaya göre insanlar, daha çok kendilerini geliştirmek için kitap okumaya yönelmektedirler. Kitap, insanı her açıdan geliştirmektedir. Ancak kendini geliştirme kavramının içi boşaltılmış ve yüzeysel hale getirilmiştir. Kişinin kendisini geliştirmesi, insanın her açıdan derinleşmesi, diğer insanlarla birlikte gelişmesi, bilişmesi ve tanışmasını içermelidir. İnsani gelişimin ancak Allah'ı bilmekle mümkün olacağının farkında olmak, merkezi derecede önemlidir.

Toplumumuzda çocukların ve gençlerin daha çok kitap okuduğuna dair veriler bulunmaktadır. Yaş ilerledikçe kitap okumanın düştüğü görülmektedir. Yaşlılık olgusunun arttığı günümüzde yaşlılarımızın kitap okuma oranının düşüklüğü üzerinde ciddiyetle durmamız gerekmektedir. Ayrıca bir başka ilginç veri kadınların erkeklerden daha çok kitap okuduğu şeklindedir. Bu veri, kadınların dizi bağımlısı olduğu şeklindeki ön kabulü tartışmalı hale getirmektedir. Kadın ve erkek, birlikte kitap okumalıdırlar. Kadın ve erkek birlikte okuduklarında gelişebilirler ve olgunlaşabilirler.

İnsan merkezli medeniyet ve Kitap merkezli insan birbirini tamamlayan anlayışlardır. Kitap, insan ve medeniyet üçlüsü bir arada olmadığında, aslında hiç biri olmamaktadır. Üçünün birlikteliği çözümdür, herhangi birinin yokluğu ise sorundur. Birbirimize karşı bilenmemek için ve birbirimizle bilişebilmek için Kitap'ı, insanı ve medeniyeti bir arada tecrübe eden pratikler geliştirmeye çalışalım.