Kıssadan Hisse
Tarih,
sadece geçmiş değil elbette. Bugünü de aydınlatan, dünü yarına taşıyan bir
zaman tünelidir. Mazi, ibret vesikasıdır. Hisse alınması gereken kıssalarla
doludur. Bugünlerde vefat yıldönümünde rahmetle andığımız aziz şairimiz MehmedÂkif
Ersoy’un dediği gibi: “Geçmişten adam hisse kaparmış.. Ne masal şey! / Beş bin
senelik kıssa hisse mi verdi? / Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; / Hiç
ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?..”
Hasan
Ayaz’ın Tüm Bildiklerimiz Tarih Oldu
kitabını okuyorum. Post Yayınları’nın kültür hayatımıza kazandırdığı mühim bir
eser. Yazar, tespit ettiği önemli konuları ayrı ayrı işliyor. İstanbul’u istila
eden Beyaz Ruslar’dan Osmanlı’daki cellatlara, İstanbul depremlerinden Galata
bankerlerine kadar birçok mevzuyu özlü biçimde anlatıyor. Cezzar Ahmet Paşa,
Hâlet Efendi, Cihan Padişahı Kara Ahmet, Şerif Hüseyin, bütün yönleriyle tanıtılan
ve ilginç hikâyeleri aktarılan bazı kişiler. Kahraman olan da var aralarında
hain olan da…
Yazar,
geniş araştırma, uzun inceleme ve sağlıklı bir gözlem gücüyle metinleri
oluşturmuş. Rahat üslup, yazıları okutuyor. Biraz da tarihte iz bırakmış,
müspet/menfi şekilde bizi etkilemiş hadiseler, canlı tasvirlerle okurun önüne
çıkarılıyor. Hikâye tadındaki metinlerde birçok bilgiye erişiyoruz. Mesela
“Osmanlı’da Meczuplar ve Pazarola Hasan Bey” başlı başına kitap konusu. Ayaz, meseleyi,
ustalıkla ve canalıcı biçimde alıp takdim ediyor. Bugün farklı bir anlama
bürünmüş “Goygoycular”ın hikâyesini de burada öğrenebiliyoruz.
Kitapta
anlatılan “Hayırsızada Katliamı”, insanı hüzünlendiriyor. İstanbul’u
köpeklerden ‘temizlemek isteyen’ aklıevvellerin işlediği korkunç cinayetleri
okuyunca üzülüyoruz. Tarih boyunca sokak hayvanlarına sahip çıkan ecdadımızın
“medeniyet merhameti”nden habersiz ve nasipsiz İttihat Terakkişürekasının, binlerce
masum köpeğe nasıl kıydıkları anlatılıyor. Halkımız, o zamanki adı Sivriadaolan
adaya, bu korkunç itlaftan sonra Hayırsızada ismini verecektir. Issız, ağaçsız
adaya çıkarılıp çukurlara atılan, aç ve susuz bırakıp ölüme terkedilen
hayvancağızlarınhazin hikâyesi yüreğimizi burkuyor. İnsana muhtaç şekilde
yaşamak zorunda olan can dostlarımıza yapılan bu zulme ve katliama, o zaman
halkımızın büyük tepki göstermesi dikkat çekiyor.
Meşhur Zaro Ağa’nın
serüveni hakikaten ibretlik, hayatı filmlik. 160 yıl ömür süren Bitlisli Ağa,
Osmanlı’nın son devrini yaşadı. 10 padişah, 28 Sadrazamın devrini idrak etti. Cumhuriyet
döneminde ise iki Cumhurbaşkanı yedi Başbakan ve birçok savaş gördü. Bitlis
Mutki’de 1777 yılında doğan Zaro Ağa, 16 Haziran 1934 tarihinde fani dünyadan
ayrıldı, Eyüpsultan’a defnedildi.
Hasan Ayaz, “Osmanlı
Tarihi’nin Ömer Halisdemir’i: Yedi Sekiz Hasan Paşa” başlıklı bölümde,
geçmişteki bir ihanete dikkat çekiyor. Darbe yapmak için Çırağan Sarayı’nı basan
Ali Süavi ve avanesine karşılık kahraman “Yedi Sekiz Hasan Paşa”nın bu alçaklığa
karşı cesaretle tek başına nasıl direnip darbeci güruhu püskürttüğünü
anlatıyor. Hasan Paşa, elindeki sopa ile hadsiz Ali Suavi’yi kafasına vurarak
öldürmüş, darbe teşebbüsü sona ermiştir. Yazarımız şu yorumu yapıyor: “Eğer
tarihimizdeki darbeleri planlayan üst aklı ve onların yerli işbirlikçi
yamaklarını gerçektentanısaydık ve bilseydik 15 Temmuz 2016’daki hain FETÖ’nün
darbe teşebbüsü tuzağına düşer miydik?”
“Sonsöz”de iki büyük
kahraman olan Hasan Paşa ile Ömer Halisdemir’in ibretli benzetmesini okuyor ve
“ibret almalıyız” diyen yazara hak veriyoruz:
“Bir Anadolu yiğidi,
elindeki sopayla tarihin seyrini değiştiriyordu. Hem de tek başınave ölümü göze
almak pahasına bunu yapıyor, Siyonist bağlantılı İngiliz emellerine uşaklık
yapan AliSuavi ve çetesini derdest ediyordu. Tıpkı 15 Temmuz gecesi darbenin
ana merkezi olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda,darbeci Semih Terzi ve çetesini
imha ederek tarihin akışını değiştiren bir başka Anadolu yiğidi Ömer Halisdemir
gibi. Vatanı ve bayrağı tehlikeye girdiğinde, bu uğurda ölümü göze alanbu
milletin ne Hasan’ları ne de Ömer’leri hiçbir zamanbitmedi, bitmeyecektir. Fakat
her defasında buna güvenerek, tarihimizden hiç eksik olmayan, iç ve dış şer
odakları tarafından gerçekleştirilen darbeleri iyi öğrenerek analiz etmezsek
her an bu tehditle karşı karşıya kalabiliriz. Şunu da unutmayalım,darbeler
başarılı olduğunda mutluluktan havalara uçacak olanlar, başarısız olunca da ‘bu
bir tiyatro’ diyebilen zihniyet, bugün olduğu gibi dün de vardı. Bunun için
aziz milletimizin her daim canına ve malına kastedebilecek darbe simsarlarını
bir an olsun aklımızdan çıkarmamalı ve tarihimizdeki darbe hadiselerinden ibret
almalıyız.”