Kışladaki fotoğraf
Alemdağ Kışlası’nda dün yemin töreni vardı. Askerliğini kısa dönem yapanlar, 21 günlük sürelerini doldurup terhis oldular. Törene ilgi oldukça yoğundu. Asker sayısının birkaç katı misafir vardı. Tören salonunun sağ tarafında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, sol tarafında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dev posterleri asılıydı. Ortada ise Türk Bayrağı…
Törene katılan asker yakını bayanların yarısına yakını başörtülüydü. Çok değil yakın geçmişte, başörtülü bayanlar bırakın törene alınmayı, askeri kışlanın kapısından bile içeri giremezlerdi. Hoşgörü ile yaklaşınca, resmi kurumların tamamında anlamsız yasaklar birer ikişer kalktı. Asker olsun, sivil olsun hala zihni eskide kalmış, katı ve uzlaşmaz insanlar yok değil. Ama onlar da değişmek, çağın gereklerine ayak uydurmak zorunda kalacaklar ve uymaya zorlanacaklar.
İşte bu özgürlük ortamını sağlayan lider Recep Tayyip Erdoğan’dır. Askeri kışladaki o fotoğraf da bu özgürlüğün teminatı. Türk insanı, son seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan’a güvenini yeniledi. Durmak yok, yola devam mesajı verdi. Çünkü yapılacak daha çok şey var. En önemlileri de gelir dağılımındaki adaletsizliğin biraz daha düzeltilmesi, dünya ekonomisinden Türk insanına düşen payın bira daha artırılmasıdır.
Lider değiştirir
Milletleri değiştiren liderleridir. Liderin duruşu, bakışı, davranışı, sergilediği tavırlar milletin tüm fertlerini etkiler. O lider, kandil gecesi camiye gidip Kur’an-ı Kerim okuyorsa, bundan milletin tüm fertleri az veya çok etkilenir. Belediye başkanları da öyledir. Her bir başkan bulunduğu yörenin lideridir. Ülkenin lideri gibi onların da ayrım yapmadan halkın tüm problemlerini çözmek öncelikli görevleridir.
AK Parti’nin bundan önceki belediye başkanlarının bir kısmı, ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın metal yorgunluğu tespitinden ve uyarısından sonra kendilerine gelip halkın arasına karışmaya başladılar. Ama yetmedi, geç kalınmıştı.
Örneğini AK Parti’nin güçlü olduğu İstanbul’un merkezi ilçelerinden Eyüpsultan’dan verecek olursak. Selman Deniz Köken, CHP’nin bayan adayına karşı 1,5 puan farkla kazandı. Eğer CHP, Mustafa Sarıgül’ü Eyüpsultan’a aday olması için ikna edebilseydi, hem Eyüpsultan kaybedilecek, hem de İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimi yılan hikâyesine dönmeyecekti. Bu durum, AK Partili belediyeler için önemli bir uyarıdır.
İki tarafa da ders
Seçmen, CHP’ye kazandırdığı yerlerde bile belediye meclislerini AK Parti’ye verdi. AK Parti’nin tüm teşkilatı verilen bu mesajdan gerekli dersi çıkarmalı ve çok çalışmalıdır. İstanbul’da binde bir, binde iki gibi çok küçük bir fark olması, seçmenin zarif ve büyük basiretidir. Buna en çarpıcı örnek yakın tarihimizde rahmetli Turgut Özal’ın 1987 yılında yaptırdığı referandumdur.
Rahmetli Özal, 12 Eylül’de darbeci generallerin getirdiği siyasi yasakların kaldırılmasını istiyor ama bunun da milletin oyuyla yapılmasını arzu ediyordu. 6 Eylül 1987 günü tüm Türkiye’de yapılan referandum sonucu halkın sandığa yansıyan iradesi ile siyasi yasaklar 75 bin oy farkla kaldırıldı. Halk siyasi yasakların kaldırılmasını ama yasaklı liderlerin de ayaklarını denk almasını, ortalığı karıştırmamalarını istemişti. 31 Mart seçimlerinde İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde çıkan sonuç, bundan daha hassas bir çizgidedir.
Türk Milleti, inanılmaz sağduyusu ile sanki tek başına hareket ediyormuş gibi, “yönetin ama anlaşarak” diye adeta sandığa şerh düştü. İki büyük şehirde de belediye meclisini ve ilçelerin çoğunluğunu AK Parti’ye, büyükşehir belediye başkanlığını muhalefet cephesine verdi. Şimdi kim daha dürüstçe ve daha çok çalışırsa o kazanacak.