Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Eylül 2023

Kıskaç

BM Genel Kurulu öncesinde gözler yine Türkiye’ye, kulaklar ise başkan Erdoğan’ın ağzından çıkacaklara çevrildi. Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’ye destek veren, Irak’ta ayrılıkçı bir yönetimin kurulması için yıllardır çalışan, Akdeniz’de Güney Kıbrıs’a ambargoları kaldıran, Yunanistan’a üsler kurduğu yetmiyormuş gibi Ege adalarını da silahlandırarak Türkiye’nin Lozan’daki kırmızı çizgilerini aşan, Rusya ile girdiği bilek güreşinde Karadeniz’i ateşe veren, Ukrayna’nın tarümar olmasına sebep olarak gözümüzün içine baka baka bizi kıskaca alan ABD gibi bir müttefikiniz varsa uyanık yatmak zorundasınız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’a gitmeden önce ABD kıskacının yeni ayağını oluşturacak Ermenistan Başbakanı Paşinyan ile görüşmüştü, New York’ta Gürcistan Başbakanı, NATO Genel Sekreteri, Polonya Cumhurbaşkanı, İtalya, İsrail ve Yunanistan başbakanları ile de görüşecek. Erdoğan’ın Biden’in misafirler onuruna vereceği yemeğe de katılması bekleniyor.

G-20 zirvesinin süprizi olarak güya Çin’le girişilen ekonomik savaşta yeni bir cephe açmak gayesiyle ortaya sürülen Hindistan-Orta Doğu-Avrupa ticaret yolu projesine Türkiye anında refleks gösterdi. Ticaret Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kalkınma Yolu projesi üzerinde çalışıldığını belirterek Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını gösterdi. Ermenistan ile tatbikat yaparak Irak ve Suriye’den sonra Kafkaslara da yerleşmek isteyen ABD’nin hedefinde ise malumunuz olduğu üzere Zengezur Koridorunu yaptırmamak var.

Açıklanan Avrupa-Hindistan rotasının görünürdeki hedefinde Çin olmasına rağmen gerçek hedefte ise Türkiye’nin ticareti yer alıyor. Biden projeyi Hindistan, Suudi Arabistan, BAE, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve Avrupa Komisyonu liderleriyle birlikte duyurdu. Projede Türkiye, Suriye ve Irakla beraber Mısır da özellikle dışlanmış görünüyor.

Eski adıyla Bombay olan Mumbai limanından yükünü alacak olan gemiler BAE’de Jebel Ali Limanı’nda yüklerini demir yoluna aktaracaklar. Hükümetler Jebel Ali ile Hayfa Limanı arasına demiryolu döşeyecek. Kargo Cidde ve Ürdün üzerinden Hayfa Limanı’na gelecek. Hayfa’dan Pire Limanı’na oradan da Avrupa’ya dağılacak. İlk bakışta Çin bu işin neresinde derseniz tam da göbeğinde olduğunu görürsünüz. Jebel Ali limanını da, Hayfa Limanını da Pire limanını da Çin işletiyor. Görüldüğü üzere bu Çin’e karşı değil Çin ile birlikte gerçekte diz çöktürülmek istenen İslam ülkelerine özellikle de Türkiye’ye karşı bir proje. İsrail, Ürdün, Suudi Arabistan ve BAE’yi ortak çıkarlar çerçevesinde birleştirerek işgalci İsrail’i meşrulaştırma projesi.

Siyonist, ABD ve İngiliz ekseninin bu 200 yıllık projesine karşı Osmanlı daha o günlerde boş durmadı. Berlin Bağdat demiryolu adını verdiğimiz 7 B diye bilinen Berlin, Budapeşte, Belgrad, Bosphorus (İstanbul), Bağdat, Basra, Bombay hattını işler hale getirmek için çalıştı. Birinci dünya savaşındaki ana cepheleri de bu hattın hakimiyeti kavgası oluşturdu. Berlin-Bağdat demiryolu yapımı sırasında Rusların bakısı üzerine Ankara-Sivas üzerinden geçmesi gereken hattı Konya-Antep’e çevrilmesi, savaş sonrasında Türkiye-Yunanistan sınırında demiryolunun bir kısmının Türkiye’de bir kısmının Yunanistan’da kalması, ha keza Suriye sınırımızı bu demiryolu hattının oluşturması ve bir kısmının Türkiye bir kısmını Suriye’de kalması tesadüf değil. Bakan Uraloğlu projeyi Türkiye’yi dışlayan AB’nin merkezi Brüksel’e oradan da Londra’ya uzatıyor. Bu atmosferde enflasyonla mücadele çerçevesinde Kanal İstanbul gibi büyük projelerin ertelenmesi Batı emperyalizmine yenilgimizin bir başka bahanesi olacak.

Türkiye’nin dünyanın beşten büyük olduğunu haykırmasını kimsenin duymadığını zannetmeyin. Eğer Afrika’dan Fransız sömürgecileri kapı dışarı ediliyorsa bu haklı haykırışın yansımalarıdır. Biden’in F-16 ve ekonomi tehdidiyle İsveç’i NATO’ya kabul ettirme dayatmasına Macaristan’dan da cevap geldi. Macar Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom’a gönderdiği mektupta, İsveç’li politikacıların Macaristan demokrasisini hedef almayı bırakmadıkça NATO üyeliklerini onaylamayacaklarını yazdı. Tıpkı Başkan Erdoğan’ın İsveç’in ABD’nin müttefiki terör örgütü PKK’lılara ülkelerinde Türkiye aleyhtarı eylem yapma fırsatı vermeye devam etmeleri halinde TBMM’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamayacağını söylemesi gibi.

Yazımıza son verirken, kardeş ülkeler Fas’ta meydana gelen deprem ve Libya’daki sel felaketinden dolayı acılarını paylaşıyoruz. Felaketleri küresel ısınmaya bağlayanlara karşı dostum İTO meclis üyesi Hüseyin Akarçeşme’nin gönderdiği bir yazıyı özetle paylaşmak istiyorum, “Küresel ısınma diye birşey yoktur. Küresel periyotlar vardır. Günümüzde Yeryüzü sıcak periyottadır. Buzulların eridiği, deniz suyu seviyesinin yükseldiği, dünyadaki sıcaklığın ortalama 3 derece arttığı doğrudur. Belli bir süre sonra buzullar tekrar donacak dolayısıyla İklim eski duruma dönüşecektir. Evrende durum ilk çağlardan beri böyle gidip gelmektedir. Karbon ayak izinin takibi, Paris anlaşması, İklim anlaşmaları, Yeşil karbon, hatta Kyoto protokolü palavradır. Tröstlerin işidir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere sen gelişemezsin, benim seviyeme çıkmanı engelliyorumun adıdır.”

Ekonomiden, enerjiye, teknolojiden, sanayiye, hatta hatta coğrafi, psikolojik kıskaçların parçalandığı gün Türkiye, mazlum coğrafyalar hatta hatta tüm insanlık refaha erer. Vesselam…..