Kısıtlamanın keyfini sürenler
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 30 Kasım’da düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kovid-19 ile mücadeleye yönelik yeni tedbirler açıklamıştı. Erdoğan, hafta içi her gün 21.00-05.00 saatlerinde, hafta sonları için cuma saat 21.00’den Pazartesi saat 05.00’e kadar sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacağını belirtmişti.
Türkiye genelinde hafta sonu kesintisiz uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının ilki 4-7 Aralık tarihlerinde uygulandı. İkincisi ise 11 Aralık Cuma saat 21.00’de başlayan ve hafta sonu kesintisiz uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması dün sabah saat 05.00 itibarıyla sona erdi.
Geçen hafta sonu Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 81 ilde uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması bu hafta sonu da sürdü. Milyonlarca insan “Evde Kal” çağrısına uyarak dünyayı istila eden Kovid-19’un canlarına kast etmesine müsaade etmedi. Türkiye, Kovid-19 salgını kapsamında hafta sonu uygulanan 56 saatlik kısıtlamanın ikincisini de geride bıraktı. Peki bu hafta sonu kısıtlamalarında İstanbul’un sokaklarında neler yaşandı, onlara şöyle göz ucuyla bir bakalım.
*
İstanbul, Aralık ayı itibariyle en ıssız ve sessiz ikinci hafta sonunu yaşadı. Dünyada olduğu gibi bu kadîm bu şehirde de sokak ve cadde ve meydanların hakimi Koronavirüs. İnsanlar hanelerine çekilmiş her an ve her yönden gelecek görünmez saldırıya karşı can siperlerini savunmaya gayret ediyor. Hafta içi büyük bir keşmekeş içerisinde karınca misali rızıkları için koşuşturan 16 milyondan eser yok, hepsi evlerine çekilmiş!.. Hava, kara ve denizde büyük bir sükunet var. Koskoca İstanbul tufana tutulmuş gibi!.. Koronavirüs tufanı!.. Korku ve teslimiyet her zerreye sinmiş!.. Uzun gözüken bütün yollar bir nefes mesafesinde.
*
Taksim Meydanı hiç olmadığı ıssız!... Sarnıcın arkasındaki meydanın yeni simgesi caminin kubbe ve minareleri cemaatiyle buluşacağı günü hasretle bekliyor. Dünyanın en kalabalık caddelerinden olan İstiklâl Caddesi, Koronavirüs ve emniyet güçleri sayesinde kontrol altında tutuluyor. Hüseyin Ağa Camii yine mahzun!.. Galatasaray Lisesi’nin önü eylemsiz!..
Noel’i karşılama yarışına hazırlananlar, menzile varmak için nefes tüketen kalabalıklar İstiklâl Caddesi’nden bendine sığmayan nehirler gibi âleme akmıyor. Beyoğlu, Galata, Pera bölgesindeki hareketlilik ve janjanlı çam ağaçlarından eser yok.
Galata’dan Karaköy’e inen tarihi Tünel’de incin top oynuyor!.. Karaköy, Galata Köprüsü turistlerin emrine âmâde. Oltacılardan sırra kadem basmış; balıklar Haliç’ten Boğaz’a yüzerek bayram ediyor.
*
Hava buz kesiyor. Cuma günü Türkiye’nin her yerinde yapılan duaların bereketiyle yağmur yerleri aheste aheste ıslatıyor. Deniz sakin, sokaklar ıssız, caddeler karınca gibi akan insan seline hasret. Balık-ekmekçilerin burunların direğini sızlatan yağ kokusundan, kuyruğa girip sabrı taşanlardan eser yok. Alt geçitten geçerken birbirini ezenler, Galata Köprüsü’nün müdavimi otacılar, ekmek arası balık yemek için kuyruk bekleyenler, otobüs duraklarında menzillerine gitmek isteyenler olmayınca İstanbul boş!.. Hem insan, hem taşıt trafiğinde problem sıfır!.. Sadece 16 milyonun değil, dünyanın sevgilisi, canı, cananı İstanbul yapayalnız!..
*
Fındıklı’dan gelip Bağcılar’a uzanan tramvayda her zamanki gibi iğne atsan yere düşmeyecek yoğunluk göze çarpıyor. Eve kapanan İstanbullular sayesinde turistler bayram ediyor.
Gülhane’ye kuş cıvıltıları hakim!.. Topkapı Sarayı sakin!..
Sirkeci’den Gülhane’ye ray sesleri eşliğinde Ayasofya’ya ulaşanlar yitiğini bulmuş gibi seviniyor. Ulu mâbed Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde 86 yıllık hasretin ardından hâlâ tarifi mümkün olmayan bir vuslat yaşanıyor. Bir ikindi vaktinde tekbîrler, tehlîller, salât ü selâmlar eşliğinde Allahû Ekber terennümleri yeniden doğan Ayasofya’nın kubbesinden arşı âlâya yükseliyor. Esaret altında inim inim inleyen Ümmetin Filistinli, Gazzeli, Kudüslü, Suriyeli, Iraklı, Doğu Türkistanlı, Myanmarlı, Yemenli mazlumlarına dualar ediliyor.
*
Sultanahmet Meydanı, hiç olmadığı kadar sakin günlerinden birini yaşıyor. Meydana mitili atan haberciler fıskiyelerden akan su sesi eşliğinde işlerini yapmanın mutluluğuyla, Koronavirüsü travmasını unutmaya çalışıyor. Mehmed Âkif Ersoy Parkı’ndaki köpekler fıtratları gereği sağa sola havlıyor. Divanyolu Caddesi’nden Beyazıt’a yürüyenlerin endişeleri maskelerinin altından gözlerine yansıyor.
Caddenin iki yanı buram buram tarih kokuyor... Bir tarafta Nuruosmeniye Camii, diğer tarafta ise Çemberlitaş anıtı poz veriyor. İnsan bu güzel manzara ve havada içine Koronavirüs kaçmasın diye derin nefesi şöyle bırakın, nefes almaktan korkuyor!..
Çöpçüler hiç fasıla vermeden her şeyi ve dahi hazan yapraklarını süpürerek İstanbul’u gül bahçesine çeviriyor... Medeniyetler geçit merasimi yapmaya devam ediyor...
*
Beyazıt Meydanı; İstanbul’un kalbi. Burada hiçbir hareket yok, sanki durmuş. Kapalıçarşı ve ona açılan bütün kapıların önüne ve arkasına ıssızlık ve korku sinmiş. Sokaklar kedilere, meydanlar güvercinlere emanet!.. Beyazıt Meydanı’ndaki güvercinlerin kanat çırpışları bile bir başka. Bâyezîd-i Velî Hazretleri’nin Türbesi’nin yanında toplaşanlar için sıkıntı yok. Çünkü sokaklar 24 saat onların. Dolayısıyla dışarı çıkma yasağı diye bir sıkıntıları yok!..
Bu arada iç savaşlar nedeniyle ülkelerini terk ederek İstanbul’a mitili atanların yaşam şartları her geçen gün zorlaşıyor. Ensar- muhacir felsefesiyle misafir edilen insanların bir kısmı kötü koşullarda yaşıyor. Hijyen yok, ev yok, iş yok, kimlik yok, pasaport yok. Yani ortada kocaman bir problem var.
İstanbul’un demografik yapısı çarpık ve kontrolsüz bir şekilde değişime uğruyor.
Parkları mesken tutanlar bir taraftan yaktıkları ateşle soğuğa karşı mücadele verirken, diğer taraftan açlık ve salgınla boğuşuyor. Her zaman olduğu gibi bu pandemi döneminde kimsesizlerin, sahipsizlerin imdadına hayırseverler Hızır gibi yetişiyor.
Salgını hiçe sayarak parklarda ölümün kıyısında yaşayan evsizler İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan yardım istiyor.
*
Ve bugün Pazartesi... Nihayet kritik 56 saat daha sona erdi!.. Türkiye yarım da olsa yeniden hayata döndü!.. Alınan sıkıyönetim tedbirlerine rağmen salgının ateşi hâlâ harlı. Dün 218 kişinin daha ocağına ateş düştü. “Evde kal”, hijyen, maske, sosyal mesafe ve hafta sonları sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen sağlık ordusu çok yorgun.
31 Aralık 2020’den beri insanların canına kast eden Koronavirüs dün de boş durmadı. Dünya genelinde sayı 1 milyon 700 bine yaklaşırken, Türkiye’de 16 bin 417 insan sevenlerine veda etti!..
Dünyamızı işgal eden “küresel katili” yenmek için lütfen “Evde Kal Türkiyem”. Artık hayat gezince değil, evde kalınca güzel!..