Kırmızı Pazartesi
HDP’ye PKK devleti kurdurmak… Kırmızı Pazartesi, Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan bir romanıdır.
İşleneceğini
hemen herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin neredeyse hiç bir şey
yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsünü anlatıyor.
Márquez,
çocukluğunu, gençliğini geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet
olayını aktarıyor Kırmızı Pazartesi romanında.
Romanın
kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği aslında daha romanın başlangıcında bellidir.
Kırmızı
Pazartesi, sadece bir cinayetin arka planında yaşanan ilginç olayları değil,
bir halkın, bir toplumun, bir kesimin ortak davranış biçimlerinin de bir portresini
çiziyor.
***
CHP ve Kırmızı
Pazartesi
CHP
ve HDP’nin çevresinde gelişen olaylar da aslında Kırmızı Pazartesi ile ilginç
bir paralellik arz ediyor.
Bütün
dünya HDP’nin PKK olduğunu biliyor.
Aynı
zamanda bütün dünya, PKK’nın ortaya çıkmasının en büyük sebebinin CHP ve CHP
zihniyetinin de olduğunu biliyor.
HDP’nin
PKK’ya eleman ve para gönderdiğini bütün dünya, herkes biliyor.
HDP’nin
amacının: Türkiye’yi bölmek olduğunu, bölünmenin sonucunda da Türkiye’nin
Suriye’den çok daha beter bir duruma düşeceğini herkes biliyor.
Elbette
bunu CHP de, İYİ Parti de, Saadet Partisi de, DEVA Partisi de, Gelecek Partisi
de, … velhasıl bütün Türkiye ve bütün dünya biliyor.
Bir
PKK’lının çizgisini beğenen Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş’ın PKK’lı
olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lı ile doğum günü partisi düzenleyen Dilek İmamoğlu, Başak Demirtaş’ın
PKK’lı olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lı ile fidan dikme etkinliği düzenleyen Ekrem İmamoğlu, Pervin Buldan’ın
PKK’lı olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lı ile tiyatro izleyen Selvi Kılıçdaroğlu, Pervin Buldan’ın, Başak
Demirtaş’ın PKK’lı olduğunu bilmiyor mu?
HDP
(PKK) mitingine katılan Tunç Soyer, HDP’nin PKK olduğunu, bu memleketin
çocuklarını, öğretmenlerini, … PKK’ya öldürttüğünü bilmiyor mu?
Bir
PKK’lıya sayın diyen Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, … Selahattin
Demirtaş’ın PKK’lı olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lıya suçsuzdur diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş’ın PKK’lı
olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lı ile kahvaltı yapmak isteyen Meral Akşener, Selahattin Demirtaş’ın PKK’lı
olduğunu bilmiyor mu?
Bir
PKK’lıya suçsuzdur, rehindir, serbest bırakılmalıdır diyen yazarlar,
gazeteciler, siyasetçiler, … Selahattin Demirtaş’ın PKK’lı olduğunu bilmiyorlar
mı?
HDP’ye
Kürt siyasi hareketi diyen Meral Akşener, HDP’nin PKK olduğunu bilmiyor mu?
Herkes
PKK’lıların, PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın neden hapse girdiğini bilmiyor mu?
Hiç
uzatmaya gerek yok.
Bütün
dünya HDP’nin PKK olduğunu,
HDP’nin
Türkiye’yi bölüp bir PKK devleti kurmayı amaçladığını,
Selahattin
Demirtaş, Pervin Buldan, Cemil Bayık, Abdullah Öcalan, Bese Hozat, Duran
Kalkan, Mustafa Karasu, Mithat Sancar, … gibilerin birbirlerinden hiçbir
fakrının olmadığını,
PKK’nın
HDP’nin amiri-üstü olduğunu,
PKK’nın
HDP üzerinden seçimlere girdiğini, milletvekili, belediye başkanı olduğunu
biliyor.
Bütün
dünya HDP (PKK-PYD-YPG)’nin Kürt çocuklarını ABD’ye asker yaptığını biliyor.
PKK,
HDP üzerinden göz göre göre memleketi büyük bir uçurumun kenarına kadar
götürmüş.
PKK,
HDP üzerinden Türkiye’yi bir iç-savaşa, bölünmeye ve parçalanmaya götürüyor.
Peki
bütün dünya bu Kırmızı Pazartesi tiyatrosunu neden izliyor?
Dış
güçleri anlıyoruz. Onların amacı belli.
Peki!
CHP başta olmak üzere; İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek
Partisi, … gibi partiler,
Gazeteciler,
yazarlar, siyasetçiler, … bu Kırmızı Pazartesi tiyatrosunu neden izliyor?
Neden
kendi heva ve hevesleri için PKK (HDP)’ya göz yumuyorlar?
Neden
Erdoğan ve AK Parti’yi devirmek için, Kırmızı Pazartesi tiyatrosunu oynuyorlar.
Neden
göz göre göre PKK’ya HDP üzerinden, Türkiye’yi bölme yolunu açıyorlar?
Neden
seçim ittifakı yapmak için PKK (HDP) ile birlikte yürüyorlar?
Bunlar
gerçekten Türkiye’nin bölünebileceğine, parçalanabileceğine, Suriye’den daha
beter bir duruma düşebileceğine inanmıyorlar mı?
Büyük
bir felaketin geri dönüşünün imkansız olacağına inanmıyorlar mı?
Neden
PKK ile HDP üzerinden açık bir şekilde ittifak yapıyorlar?
Neden
çocuklarını PKK (HDP)’dan isteyen Kürt anaların yanında değiller de memleketin
insanını öldüren PKK (HDP)’nın yanındalar?
Neden
PKK’ya karşı olan Kürtlerin yanında değiller de, PKK’yı destekleyen bir kısım
Kürtlerin (HDP) yanındalar.
Çünkü
PKK (HDP) bunlara doğrudan bir zarar vermiyor.
Çünkü
PKK (HDP) bunların çocuklarını öldürmüyor.
Çünkü
PKK (HDP) bunların mallarına ve canlarına doğrudan zarar vermiyor.
Çünkü
PKK (HDP) bunların beyinlerini ele geçirmiş.
Çünkü
PKK (HDP) bunları avucunun içine almış ve bunları kullanıyor.
Mesele
bu kadar basit olabilir mi?
Türkiye
Kırmızı Pazartesi’ye doğru hızla giderken, muhalefetimiz Kırmızı Pazartesi
Tiyatrosu mu izleyecek, yoksa Kırmızı Pazartesi cinayetini engellemeye mi
çalışacak?
2023
seçimlerine gidilirken; Kürtlerin oyunu Kürtlerden istemek yerine, PKK
(HDP)’dan isteyen herkes ve her parti, Kırmızı Pazartesi cinayetinin ortağıdır.
PKK (HDP)’nın marjinalleşmesini engellemeye çalışan, PKK (HDP)’yı Kürtlerin ve
Türkiye’nin başına bela etmeye çalışan bütün muhalefet ve muhalifler, PKK
(HDP)’nın işlediği her cinayetin ortağı olacaktır.
Açık
ve net; HDP PKK’dır. PKK da HDP’dir.
HDP’nin
de PKK’nın da amacı: bir PKK devleti kurmaktır.
HDP
de PKK da, Türkiye’nin Kırmızı Pazartesi’si olarak, bir PKK devleti kurmaya
doğru gidiyorlar.
Muhalefetten
bunu engellemeye çalışmasını istemekten vazgeçtik. Çünkü engellemeye
çalışmayacaklar. Tam tersine bu değirmene su taşıyarak, PKK devletinin yolunu
açıyorlar.
Bari,
‘Kırmızı Pazartesi cinayetinin işlenmesini desteklemeyin’ diyoruz. En azından
bunu yapın. PKK (HDP) ile seçim ittifakı demek, PKK’nın marjinalleşmesini
engellemek demektir. Kürtler PKK (HDP)’yı marjinalleştirmek için mücadele
ederken, muhalefet PKK’ya HDP üzerinden can simidi oluyor.
Bir
Kürt olarak muhalefetimize diyorum ki: Kırmızı Pazartesi (PKK Devleti)
cinayetine ortak (seçim ittifakı yaparak) olup, PKK (HDP)’yı marjinalleşmekten
kurtarmayın. Sonra PKK devletinin kurulmasının önüne geçemezsiniz. Bütün
Kürtleri PKK’lı yaparsanız, geri dönüşü imkansız olur. Suriye’den,
Yugoslavya’dan daha beter oluruz.
PKK’lı
Selahattin Demirtaş, PKK’lı Pervin Buldan, PKK’lı Mithat Sancar, … gibilerin
demokrasi, barış gibi kullanarak kirlettikleri bu kavramlara sözlere kanmayın. Zamanı gelir; Pervin,
Ahmet, … ile Selahattin gibiler, Abdullah Öcalan, Murat Karayılan, Duran
Kalkan, Cemil Bayık, … gibilerinden daha beter daha acımasız olur. O zaman PKK
(HDP)’ya karşı olan Kürtleri de yanınızda bulamazsınız. Ey muhalefet (CHP, İYİ
Parti, SP, Deva, Gelecek, …), gelin ADAM olun, Kırmızı Pazartesi (HDP Devleti)
cinayetine yol yakınken ortak olmayın. Sonra siz de, çocuklarınız da, bütün
TÜRKİYE, hepimiz çok ağır bedeller öderiz.
***
Twitter
diktatörlüğü var
Kırtasiye
sektörüne tamamen hakim güçlü bir (Almanya merkezli) firmanın, bütün ürünlerine
% 25 dolaylarında bir zam yapmayı planladığını, öğretmenlerimizin yerli
mallarımızı özendireceğine bu firmanın mallarını öğrenci ve velilere adeta
zorla aldırttığı ile ilgili, firmanın da adını vererek bir twitter mesajı
paylaştım. Bu mesajımdan kıs abir süre sonra twitter hesabımı askıya aldı.
Ondan sonra aynı bilgisayardan, kendi telefonumdan yeni hesap açmaya çalıştım.
Twitter, açtığım her hesabı; kimi hesabı bir mesaj bile paylaşmadan, ‘bu
twitter hesabı twitter kurallarını ihlal ettiği için askıya alınmıştır’
denilerek kapattı. İsmimi kullanmadığım hesapları bile askıya aldı. Yedi
denemem de başarısızlıkla sonuçlandı. Askıya alınan hesabım için yaptığım
itiraz da kabul görmeyerek, hesabımın tamamen kapatıldığını ve bir daha da aynı
hesabın açılmayacağını ifade eden bir mesaj aldım.
Sosyal
medya devleri resmen diktatörlük yapıyor. Sosyal medya imparatorluğu birkaç
diktatörün tekelindedir. Bu tekeli kırmak için birkaç ülke birlikte hareket
ederek çözüm yolları bulabilir. Sosyal medyada alternatif güçlü mecralar
oluşturmak gerekiyor. Aksi halde bu diktatörlük düzeni devam eder.