Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.22
Gram Altın
2961.54
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Ekim 2023

Kirli hesap

Sözün bittiği yerdeyiz. 1947’de “Almanlar ailelerimizi yok etti. Siz umudumuzu yok etmeyin” diye Filistinlilere sığınanlar, GAZZE’ye YÖNELİK KATLİAMLARINA hızla devam ediyor. Elektrik, su ve yiyecek tedarikinin engellenmesi de cabası. Bırakınız ev, okul, hastane vs. bombalanmasını, yaşam destek ünitelerine bağlı yüzlerce insan, kesilen elektrikler sebebiyle son anlarını geçiriyor. Çocuğunun cansız bedenine sarılan annenin, “AÇLIKTAN ÖLDÜ” feryadının ise boğazlarımıza yumruk gibi oturduğu tartışılmaz konumda. Sonuçta çoluk/çocuk herkesi, “hayvan” diye adlandıran NECİS bir zihniyetten de başka bir şey beklenemez zaten. Kaldı ki İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un; “sivillerin Hamas'ın saldırılarından haberinin bulunmadığı ya da buna dâhil olmadıkları söyleminin doğru olmadığını” savunması da, her şeyi ayan beyan ortaya koymaya fazlasıyla yetiyor. Peki, Gazzeli Filistinlilerin hiç mi suçu yok? Öyle bir şey iddia etmiyoruz tabi ki. Bizim amacımız, Müslüman ve mağdur sivillerin hakkını teslim etmekten geçiyor sadece. Ayrıca hiçbir şeyin kadın, yaşlı, çoluk, çocuk masumların katledilmesini mazur göstermeyeceği de yadsınamaz gerçektir.

Ancak gelin görün ki dünyanın anlı şanlı “demokrasi, insan hakları ve özgürlük simsarı” olmuş Batılı ülkeleri, bu zulme ALKIŞ TUTAR VAZİYETTELER. Hatta bu yetmezmiş gibi birbirleri ardınca, İsrail’e ziyarete gitmekten bile çekinmiyorlar. Ya dünya kamuoyunun yere göğe sığdıramadığı entellektüeller, barış adamları, sevgi pıtırcıkları… “Sukut ikrardandır” pozunda, ağızlarını bıçak açmıyor neredeyse. Rusya ise kınama cümlelerini kendi kulakları dahi duymazken, Suriye’yi vuran İsrail uçakları için S-300’leri devre dışı bırakabiliyor. Bu minvalde İslam ülkelerinin konuşmaktan öte bir şey yap/a/maması da oldukça üzücü. Arabuluculuk ve yardımlar noktasında TÜRKİYE, KATAR ve MISIR’dan başka, sadra şifa gayret gösteren hiçbir ülke yok gibi ne yazık ki. Anlayacağınız bu durumun Batı dünyasıyla Müslüman dünya arasında, ONARILMASI ÇOK ZOR bir noktaya doğru sürüklendiği muhakkak. Çünkü öylesine bir İsrail fanatizmi ortaya koydular ki, İNANDIRICILIKLARINI kendi elleriyle ateşe attıkları şüphe kaldırmaz. Gerçi bizler, bunların iç yüzünü çok iyi biliyoruz. Ama bu vesileyle Batı coğrafyasının, dünya kamuoyu önünde GÜVENİLİRLİĞİNİ kaybetmekten asla kurtulamayacağı net. Zira son günlerde ABD ve Avrupa’dan yayılan nefret, ırkçılık, düşmanlık açıklamaları yanı sıra, masumiyet karinesini ayaklar altına alan türlü salvolar da fazla söze hacet bırakmıyor.

Peki, “işin sonu nerelere varır” diye sorarsanız, pek iyi seyretmediği malumunuz. Sezinlediğimiz kadarıyla; “Hamas’ı yok edip, Batı Şeria’da KUKLA bir Filistin devleti kurdurarak, sağ kalan Gazzelileri oraya göndermek” ilk öncelikleri gibi duruyor. Tabi Savaşı Lübnan ve özellikle de Suriye’ye yayma istekleri de cari. Çin’in İpek Yolu güzergâhını bu hatta sabote etmek, bunun görülen sebebi olabilir bazı stratejistlere göre. Bir manada doğrudur da. Ama bu HASTALIKLI KAFANIN Orta Doğuya kaos tertip ederek, Yahudilerin ARZ-I MEVUD hayalini canlandırma istekleri de kati surette yok sayılamaz. YANİ HER İKİSİNDE DE TÜRKİYE İÇİN TEHDİT OLDUĞU AŞİKÂR. Keza Biden’in geçen günkü; “Türkiye Hükümeti’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik askeri eylemleri, ABD’nin ulusal güvenliği için olağandışı bir tehdit oluşturmaktadır” ifadeleri bunu bariz çağrıştırıyor. Sn. Cumhurbaşkanımızın; "Suriye'de Amerika'nın üslerinin ne işi var, Akdeniz’de ABD uçak gemisinin ne işi var” sözleri de, Devletimizin OYUNU GÖRDÜĞÜNÜ açıkça ispatlıyor. Yani Milletçe içeride, Müslümanlar olarak ta dışarıda beraber olmaktan başka bir seçeneğimiz yok özetle. Şayet birbirimize düşer ve bu beraberliği sağlayamazsak, Gazze’de ki tablonun başka yerlere yaşanması kaçınılmaz olacak. Yoksa Sn Erdoğan’ın; “ABD’NİN FAALİYETLERİ TÜRKİYE İÇİN OLAĞANÜSTÜ BİR TEHDİT” diyecek bir noktaya gelmesi, başka türlü nasıl izah edebilir ki?