Kırkık akçe
Türkiye Cumhuriyeti 2023
seçimleriyle yeni bir asrın eşiğinden geçecektir. Ülkemizi yeni asra taşıyacak
olan kadroların belirleneceği seçimlere iç siyasi mekanizmaların yanı sıra
Türkiye’den nemalanan dış odaklar tarafından da müdahale edileceği kaçınılmaz
görünüyor.
Muhalefete görünürde liderlik eden
Kemal (Karabulut) Kılıçdaroğlu’nun teknoloji! bulmaya gittiği ABD’de de temiz
para! bulmaya gittiği İngiltere’de de aday olabilmek için aradığı desteği
bulamaması üzerine Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla bir araya gelen altılı masanın seçilebilecek
aday arayışlarına hız verildi. Bay Kemal’in Almanya ziyareti sonrasında ise muhalefetin
ortak aday hülyası netleşecek, ortak aday olmazsa Cumhur ittifakına meclis
çoğunluğunu kaybettirmek için yapılması gerekenler masada tutulacaktır.
Bay Kemal’in ABD’deki kayıp sekiz
saatinin sırrı henüz çözülememiş olsa da Londra tefecileri üzerinden temiz para
arayışı tarihimizin eski sayfalarına bakmamıza vesile oldu. Malum Bay Kemal’in
övünerek gençlere para bulduğu müjdesini verdiği Yahudi banker, fon yöneticisi,
tefecileri bu toplum yüzyıllardır tanıyor.
Yahudiler Osmanlı toplumunda da gümrük
mültezimi, sarraf, darphaneci, tüccar, karaborsacı, bankacı, tefeci, faizci, kumaş
dokumacısı, esir tüccarı, kalpazanlıkla yakından ilgilenerek toplumun ekonomik
hayatını kendi çıkarları için ifsat etmişlerdir. Yeniçeri ve Sipahi ayaklanmalarının birçoğuna
Yahudi kalpazanların kızıl ve kırık akçe ile piyasaları alt üst etmeleri baş
rolü oynamıştır. Bakır paraya, yaldız sürülerek gümüş paraya benzetilene kızıl
akçe, gümüş paraların etrafının kırpılarak vezninin (değeri) düşürülmesine
kırkık akçe denilmiştir.
Bugün iktidarı al aşağı edecek en
büyük silah olarak paranın değeri, kur, faiz, enflasyon ilişkileri olarak
görünüyor. Yabancı fonların anlık çıkışlarıyla yükselişe geçen kur fiyatlarının
ateşi, içerdeki dövize talebi kısarak, nispeten de dövize endeksli mevduatla
söndürülmeye çalışıldı. Londra bankerleri ve içerdeki uzantılarının yüksek faiz
taleplerine karşı Merkez Bankası’nın faiz indirimleriyle kararlı duruş
sergilendi. Enflasyon ayağında ise fiyat artışlarının pik yapması ondan sonra
düşüşe geçmesi bekleniyor. Hükümet çevrelerinin açıklaması virajı dönerken ya
frene basmalı ya da gaza basmalıydık. Biz üretim, istihdam, ihracat seçeneğini
tercih ederek gaza kökledik. Eğer frene bassa idik ekonomi tepetaklak uçuruma
giderdi. Gaza basarak direksiyon hakimiyetini kaybetmedik. Seçimlere kadar
enflasyonun vatandaşlar üzerindeki etkilerini azaltacak politikalar
uygulayacağız, seçimler sonrası ise enflasyonla mücadeleye geçeceğiz.
Açıklamaları geliyor.
Seçimlerin kaderini ise bilgi
savaşı ve dezenformasyon kabiliyeti belirleyecektir. Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron, sosyal medya üzerinden yürütülen bilgi savaşına seyirci
kalmayacaklarını belirterek, “Fransa’ya karşı bili ya da söylemlerin
yayılmasına seyirci kalmayacağız. Enformasyon gibi maddi olmayan
alanlar da dahil olmak üzere çok sayıda alanda yürütülen hibrit savaş biçimi
karşısında daha agresif olacağız. Trol orduları kurmayacak ancak, Yanlış
anlatılarla şiddete yönelik iştah yaratan, halkı manipüle etmek, güvenliğimize
ve nüfuzumuza meydan okumak için kurulan dijital hayvanat bahçesine karşı
mücadele edeceğiz" dedi.
ABD Başkanı Biden, kendi vatandaşı olan Elon Musk’ı
ülkesine karşı algı yönetmekle suçlayarak, "Elon Musk'ın diğer ülkelerle
iş birliği ve teknik ilişkilerinin incelenmeye değer olduğunu düşünüyorum.
Uygunsuz bir şey yapıp yapmadığından bahsetmiyorum, yalnızca konuyu araştırılmaya
değer bulduğumu söylüyorum" diyor.
Sosyal Medya üzerinden,
Rusya, İran, Türkiye gibi ülkelere operasyon çekenlerin bile manipülasyonlarını
hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğü kılıfına sokmalarına rağmen sıra
kendilerine gelince hukuk ve özgürlüğün nasıl ayaklar altına alındığını
seyrediyoruz.
Sosyal Medya platformları, kendi yalanlarını çarparak kamu oyu
oluşturmaya kalkarken, başkalarının hakikatlerini gizlemede ne denli mahir
oldukları hepimizin malumu. Mesela, LGBT’yi eleştiren bir yazı paylaştığınızda,
bu nefret söylemine girer ve unutulma hakkı kullanılır. Ermeni soykırımı yoktur,
bilakis Ermeniler soykırım yapmıştır dediğinizde sesiniz kısılır, Kıbrıs’ta
Türk halkına izalasyon uygulanıyor dediğinizde sosyal medya kör sağır olur,
Akdeniz’de Türkiye haklı dediğinizde karşınıza uyduruk uluslararası hukuk
çıkartılır. Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadele hukuk dışı imiş gibi
gösterilir. Terör örgütlerinin Türkiye aleyhindeki faaliyetleri ala vala ile
servis edilir.
Bay Kemal’in Türkiye’de fabrika yok söylemi TOGG ile nasıl çöpe
atıldıysa, malum ziyaretleriyle Türkiye batıya mahkum, başka çıkış yolu yok
söylemi de, Özbekistan’da yapılan Türk Devletler Teşkilatı toplantılarıyla
değersizleşiverdi. Kıbrıs’ı gözlemci üye statüsüne alan Türk devletleri,
kültürel ortaklıklarını, ekonomik, askeri ve siyasi ortaklığa çevirme
potansiyelini harekete geçirerek bekalarına yöneltilen tehditleri
savuşturabilirler. Bay Kemal’in medet umduğu kırkık akçeden ve kirli bilgiden
kurtulduğumuzda huzura kavuşabiliriz. vesselam…