Kırım'la başlayan süreç!
Rusya Kırım’ı işgal ettiğinde Kırım’da yaşıyordum. Ruslar, neredeyse hiç direnişle karşılaşmadan, o kadar rahat şekilde ele geçirdi ki Kırım’ı, şahit olmasam inanamazdım. Nüfusun zaten yüzde atmışı Rus olan Kırım’da, Rus istihbaratı adım adım işgal hazırlığı yapmış ve son hamlesini yaptığında artık kimsenin karşı koyacak fırsatı kalmamıştı.
Kırım düştüğünde sıranın Ukrayna’nın belli bölgelerine
geleceği daha o günden belliydi. En azından biz bunu sık sık dile getirdik.
Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu; “sınırları fiili durum
belirler.” Deyip mealen şunları eklemişti. “Uluslararası hukuk diye bir şey
yoktur. Uluslararası kuralları, masaya kim yumruğunu vuruyorsa o belirler.
Emperyalist ülkelerin, Amerika’nın yaptığı bu değil mi bugün? İsrail’in
sınırları mı var? İşgal ediyor ve burası benim diyor, kim ne yapabiliyor? ”
Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesine Avrupa ve Amerika’nın
tepkisi ne olmuştu? Kırım ilhakını tanımıyor olmak bir şey olsa da, bugün için
çokta mühim bir tepki değil ayrıca.
Bugünkü durum, Kırım işgalinden önceki zeminden farklı
değil. Rusya ciddi anlamda askeri yığınak yaptı, siyasi olarak sağlam bir
şekilde ilerliyor ve Amerika ve Batı’nın tepkileri görünüş itibariyle çok
kurusıkı. Putin bunun farkında. Elindeki doğalgaz kartının yanında, Avrupa
ülkelerinin kendi iç çekişmelerini de iyi okuyor. Ayrıca Avrupa’nın Amerika’ya
karşı, silik ve etkisiz de olsa öfkeli ve boyunduruktan kurtulma hevesi içinde
olduklarının da farkında.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceğini düşünüyorum. En azından
Ukrayna’nın doğu bölgesini Dinyeper nehrini sınır belirleyerek işgal etme
niyetinde olduğunu…
Çünkü Rusya, Kırım’ı ele geçirdikten sonra özellikle su
tedariki ve bölge kontrolü için Kırım’ı Ukrayna’ya bağlayan Or Boynundan
başlayarak, Hersov Poltava- Sumi hattı arasını, yani Dinyeper nehrinin doğu
kısmını ele geçirme ihtimalini değerlendiriyorduk. Donetsk işgaliyle bu
düşüncemiz nispeten doğru çıkmış oldu. Bugünkü süreç belki yarım kalan hayali
gerçekleştirmek üzerine olabilir.
Ukrayna nüfusunun yüzde otuz beşine yakını Rus. Bunların ne
kadarını etkin şekilde kendi safına çekeceği belli olmasa da, Ukrayna’da
yaşanan ekonomik kriz, devamlı dile getirilen mafya meselesi, ülkede ciddi
siyasi ve ekonomik gücü bulunan Rus yanlısı oligarklar ve yerel yöneticilerin
pasif kalması, Ukraynalıları rahatsız ediyordu uzun süredir. Rusya’nın
propaganda üstünlüğü ve geçmişten beri içli dışlı olmanın tesiri ile, Batı
blokundan umduğunu bulamayan halkın, Rusların sınırdaki hareketliliğini
tehlikeli görmeyecek noktaya itmiş sanki.
Kırım, Kırım Tatar Türklerinin yurdudur. Ukrayna, Kırım
kendi idaresi altındayken sürgünden geri dönüşlere kısmi olarak izin vermiş
olsa da Kırım Tatarlarına uyguladığı kısıtlamalar ile sürgün olmasa da Rus kısıtlama
politikasını çoğunlukla devam ettirmişti. Nitekim bunun yanlış olduğunu devlet
yetkilileri açıkladılar.
Batının kaptan olduğu gemiye binen insan/ülke, yolcu mu
yoksa köle mi olduğunu ancak boynuna pranga takılınca anlar. Ve en ufak bir
terslikte kendi çıkarları için o gemideki her yolcunun köpekbalıklarına yem
olarak atılması onlar için vakai adiyeden sayıldığını da bilmek tarihi bir
gerçekliktir.
Yani Ukrayna, Rus işgaline ancak kendi savunma gücüyle karşı
koyacak şekilde hazırlanmalıdır. Batı’dan medet umarak direnişe kalkarsa Rus
işgali başarılı olur.
Neticede biz Rus yayılmacılığına elbette her halükarda karşıyız.
Ve Rusya’nın Kırım başta olmak üzere işgal ettiği topraklardan çekilmesi için
ne gerekiyorsa yapılmalıdır diyoruz. Fakat mevcut durumda Batı blokunun
ikircikli tavrını ve ne olursa olsun kendi çıkarını önceleyen politik tutumunu
esas alarak, bu çatışmada doğrudan taraf olmanın ülkemiz açısından hayırlı
olduğunu düşünmüyoruz.
Bir yerde, kendi iç hesaplaşmalarında bizim gibi ülkeleri
öne sürerek kendi dengesini kuran Batı, kendi işini kendi halletmelidir.
Biz sadece kendi insanımızı, Müslüman kardeşlerimizi ve
mazlum milletleri düşünüyor, Batı veya Rus emperyalizmi altında zulme
uğramasından endişeleniyoruz. Rabbim vatanı milleti ve ümmeti muhafaza etsin.