Kırım’dan Mezopotamya’ya
Sivastopol önünde yatar gemiler,
Atar da nizam topunu yer gök iniler,
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Emir de vermez isen dök bizi denize….
Dizeleri, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na, iki Alman zırhlısına Yavuz ve Midilli isimleri verilerek, Rus limanlarını ve donanmasını bombalaması ile Almanların yanında girmesine nazire olarak söylendi. Savaş sonunda Hicaz, Irak ve Filistin cephelerinde Osmanlı ordusu yenilse de Kafkas ve Çanakkale cepheleri düşmedi.
Birinci Dünya savaşı yıllarında Rusların işgali altındaki Kırım’da en büyük dram 1944 yılında yüzbinlerce Tatar Türkü’nün Sibirya’ya sürülmesi ile yaşandı. Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı hâkimiyetini kabul eden Kırım Han’ları savaşta 100 bin asker vermeyi taahhüt ederek Osmanlı protokolünde veziri azam statüsünde yer alıyordu. Rus Çarları Osmanlı Sultanı ile görüşemez dertlerini ancak Kırım hanlarına anlatır idi. Rusların fitnesi ile Osmanlı’dan ayrılmak isteyen Kırım 1771’de istiklalini açıkladı. 1774’de Küçük Kaynarca anlaşması ile Kırım’ın iç işlerinde istiklali kabul edildi 1783’te ise Kırım tamamen kaybedildi. Osmanlı hâkimiyetinde yaşadıkları yıllar hariç Kırım’ın ve Kırımlının yüzü hiç gülmedi.
Bugün, Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan Azak Denizi ve Kerç Boğazı krizi NATO ülkesi Türkiye’ye Rusya ile daha fazla yakınlaşma mesajının yanında, Almanlar ile Ruslar’ı karşı karşıya getirmek için kurgulanmış basit bir NATO operasyonu olarak kaldı. ABD’nin ‘Sarı yelekliler’ üzerinden Fransa ve AB’yi Avrupa Ordusu fikrinden caydırmak için yaptığı operasyonu gören Merkel, Putin ile anlaşmanın yolunu aradı. G20 zirvesinde Merkel ile Putin, Fransa, Almanya, Rusya ve Ukrayna’nın teknik düzeyde görüşmeleriyle sorunun çözülmesi konusunda anlaştılar. Yüzyıllardır Türk yurdu olan Kırım’ın kaderini kağıt üzerinde bu dört devlet belirleyecek. Tıpkı, Ermenistan’ın işgal ettiği Azeri toprağı Karabağ’ın geleceğinin ABD, Rusya ve Fransa’dan oluşan Minks üçlüsüne teslim edildiği gibi.
Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra Musul’daki birliklerimizin silah bırakması ve hukuken bizim olması gereken Mezopotomya topraklarının dizaynı da bugün hızla sürüyor. ABD, Irak’ta Musul ve Kerkük’ü de içine alacak şekilde kurmak istediği terör yapılanmasının Suriye kolunu meşru hale getirmek için her türlü dümeni çeviriyor. Tıpkı Kırım’da olduğu gibi önce orada bazı gruplara sözüm ona İstiklal, devlet vadediyor. O gruplar üzerinden bölgeyi bölge insanından arındırıyor. Ve İsrail’in yutabileceği küçük parçalara bölüyor. Fırat’ın doğusunu güvence altına almak isteyen ABD’nin İdlib’de çıkarmak istediği karmaşa, Başkan Erdoğan ile Rusya Lideri Putin arasında yapılan görüşme ile bir kez daha önlendi. ABD-İsrail, Fırat’ın doğusunda Fransızlardan sonra, Suudileri ve BAE’yi de sahaya sürerek Türkiye’nin muhtemel bir operasyonunun önüne geçmek istiyor. Şükür ki İdlib meselesinde Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’dan oluşan dörtlü grup çözüm yolları arıyor. Suudilere ve BAE’nin şımarık çocuklarını ise İsrail, Sünni dünyanın liderliği mavalına inandırarak, kendi yapamadığı bölgeyi Müslümanlardan arındırma ve Anadolu ile Filistin, Hicaz, Irak bölgesinin birbirinden kopartılması projesinde aktör yapıyor. Türkiye’yi Müslümanların gözünden düşürmek için kurguladıkları Kaşıkçı cinayetini ellerini yüzlerine bulaştırarak zor duruma düşen yeni yetme Prens, Yemen’de döktüğü kan ve gözyaşı yetmiyormuş gibi, şimdi de Mezopotamya topraklarında ABD-İsrail’e finansörlük yapmaya soyundu.
Türk Arapsız yaşamaz, kim ki 'yaşar' der delidir,
Arab'ın, Türk ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Veriniz baş başa; zira sonu hüsrân-ı mübin,
Ne hükûmet kalıyor ortada, billâhi ne din!
'Medeniyyet' size çoktan beridir diş biliyor;
Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken halâ,
Ne bu şûride (bulanık) siyaset, ne bu fâsid dâva?
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz,
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz!
Bunu benden duyunuz, ben ki evet Arnavudum...
Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!.."
Ey Müslüman, bugün Filistin’i, Bosna’yı, Afrika’yı, Arakan’ı, Doğu Türkisan’ı, Kırım’ı, Karabağ’ı unutmadığın gibi dün de Cezayir’i, Libya’yı, Endülüs’ü unutma. Rabbim idarecilerimize feraset versin. Vesselam…