Kırgızistan'daki gelişmelere dikkat!
Strateji iki temel kaynaktan hareketle üretilir. Bunlardan ilki coğrafya, ikincisi tarihtir. Özellikle coğrafya, strateji üretmek için en ihtiyaç duyulan ana kaynaktır. Zira bir ülkenin ekonomik faaliyetleri ve yönelişleri üzerinde coğrafya belirleyicidir. Bununla birlikte sosyal durumu, siyasal sistemi üzerinde coğrafyanın büyük etkisi olduğu muhakkaktır.
Strateji üretebilmek için ihtiyaç
duyulan ikinci kaynağın tarih olduğunu söylemiştik. Çünkü tarih devletlerin ve
toplumların tecrübi birikimleri ve hafızalarıdır. Bu birikimler, strateji
üretmek için ihtiyaç duyulan temel kaynaklardandır. Birçok devlet arasındaki
ilişkiler ve temel stratejik yaklaşımlar, tarihten gelen intikam hisleriyle
doludur.
21. yüzyılın ilk çeyreğinin bitmesine 2 yıl kaldığı şu
günlerde tüm dünyada siyasal ve sosyal olayların aldığı ivme oldukça hız
kazandı. Teknolojik gelişmeler, ülkeler arasındaki ilişkilerde adeta
belirleyici bir hâl aldı. Aynı şekilde iletişimin bu kadar yaygınlaşması dünyanın
gittikçe küçülmesi neticesinde toplumlararası ilişkilerin artmasına neden oldu.
Toplumlararası ilişkilerin artması, ticari faaliyetlerin
gelişmesi gibi bir takım faydaları olduğu gibi, sosyal adaletsizliğin ortaya
çıkmasına da yol açtı. Bu da kaçınılmaz olarak dünyayı yeni bir bunalımın
eşiğine getirdi. Egemen güçler, sahip oldukları imkânlarla bu dengesizlikleri
gidermek ve daha adil bir dünya sistemi kurmak yerine, dünya kaynaklarından
daha fazla pay almak ve etkilerini daha da artırmak peşinde koşmaktalar. Egemen
güçlerin kendi aralarındaki paylaşım kavgası, çoğu zaman dünyadaki siyasal ve
sosyal olayların belirleyicisi olarak ortaya çıkar.
Dolayısıyla Pazartesi günü Kırgızistan’da darbe girişimi ile ilgili haberleri bu bağlamda değerlendirilmesi
gerektiğini düşünüyorum. Olaylara üsten bakarak değerlendirmek, egemen güçlerin
etkisinin görülmesini kolaylaştırır.
Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz günlerde ‘’Türk Devletler Teşkilatı’’ tarihi bir adım atarak ‘’Türk Yatırım Fonu’nu’’ kurmuştu. 5
üyeli kuruluşun merkezi ise, İstanbul oldu. Aradan fazla bir zaman geçmeden
Kırgızistan’da darbe girişiminin olması oldukça düşündürücü bir gelişmedir.
Amerikalı Dış Politika Profesörü Brzezinski ‘’Büyük Satranç
Tahtası’’ adlı kitabında: ‘’Amerika
için en önemli jeopolitik ödül Avrasya’dır’’ der. Hatta küresel üstünlüğünü
‘’Avrasya kıtasındaki hâkimiyetinin ne
kadar süre ve ne kadar etkili sürdürüldüğüne bağlı’’ olduğunu söyler.
Rus yazar Aleksandr Dugin ‘’Rus Jeopolitiği’’ adlı kitabında: ‘’Moskova hem Slav başkentlerini hem de Cengiz Han’ın bozkır
‘’karargâh’’ hatlarını tevarüs etmiştir. Ormanın ve Bozkırın jeopolitik sentezi
olan Rusya, aynı anda iki tarihi-jeopolitiğe haizdir’’ der.
Görüldüğü gibi Amerika ve Rusya, Orta Asya üzerinde rekabet
hâlindeler. Kırgızistan’daki darbe girişiminin arkasında kimin olduğuna dair aldığımız
bilgiler teyide muhtaç olduğu için şimdilik net bir şey diyemiyoruz. Ancak
güçlenen Çin faktörünü de dikkate aldığımızda Orta Asya üzerinde rekabetin daha
da artacağını net söyleyebiliriz. Bu nedenle Kırgızistan’daki gelişmelere dikkat! diyoruz.