Kiraya Yüzde 25 Zam Sınırı Üzerine
KONUT kiraları, özellikle büyükşehirlerde dayanılamaz boyutlara geldi malûm.
İstanbul’un en ücra semtlerindeki en oturulamaz konutlar
için akıl almaz kiralar isteniyor.
Açıklanan asgari ücretin bile yetmediği rakamlar.
Bu fırsatçılık.
Kesinlikle öyle.
2 bin liraya oturan kiracıdan 10 bin lira istemek
insafsızlık!..
Bununla birlikte, aynı apartmanda 10 bine de oturan var, 2
bine de!
“Eski kiracı-yeni
kiracı” meselesi.
Düşünün, orta katta bir konutunuz var ve 2 bin lira kira
alıyorsunuz.
Aynı binanın giriş hatta bodrum dairesinin kirası ise 10 bin
lira.
Gücünüze gitmez mi?
Bu iş nasıl oldu da buralara geldi?
Tuhaf bir piyasa, “teneke” dediğimiz otomobillerin fiyatları
200 bin lira olmuş.
Neredeyse 8 bin Euro!
“Teneke” için çok
büyük para.
Şöyle eli ayağı düzgün bir şey almaya kalktınız mı, bir
milyon lirayı düşünmeniz gerekiyor.
“Teneke”yi 200 bin liraya satmaya çalışanın yaptığı
fırsatçılık mı?
Ona sorduğunuzda, “Bu fiyata satmasam, yerine koyamam ki
sonra!” diyor.
Zincir marketler, asgari ücrete ara zam dolayısıyla önceden
tırmandırdı etiketleri…
Bir ara, “üç harfli market fırsatçılığı” haberlerini
görürdük, hemen her yerde.
Şimdilerde pek yok, alıştık mı ne!..
En merkezi yerlere, dikine dikine yerleştirilmiş binalardaki
yeni konutlara bakın…
Lâf olsun diye soruyorsunuz, 10 milyon liradan kapı
açıyorlar.
Fırsatçılık mı?
Sorsanız, arsa maliyetleri, diğer maliyetler filan…
Daha fazla dağıtmadan kiralar meselesine dönelim.
Piyasada büyük sıkıntı var, bazı yerlerde ev sahipleri ile
kiracılar birbirlerinin boğazına sarılma noktasına gelmişler. Kiracı evden
çıksa, mümkün değil, kesesine göre ev bulamayacak…
Ev sahibi, eski kiracıyı az bir kira artışıyla oturtmaya
devam etse, etraftaki kiralara baktıkça mümkün değil rahat edemeyecek…
Etraf da gazlıyor haliyle, “Bedavaya oturtuyorsun, bu devirde o para ‘kümes’ parası bile değil!”
filan…
Kamu otoritesi bu işe geçici bir çözüm yolu olarak, kiralara
bir yıllığına yüzde 25 artış sınırı getirmeyi keşfetmişti.
Keşif çok hoşa gitmiş olmalı ki, bir yıl uzatılıyor.
Eski kiracısı 1500 liraya oturanın alacağı yeni kira 1875
lira olacak yani!
Bu piyasada uygulanıyor mu, uygulanır mı?
Uygulanmıyor, uygulanamaz!
Kiralar bu kadar yükseldiğine göre konut açığı var demektir.
Bu açık kapatılıncaya kadar da, bunları çekeceğiz demektir.
Aklıma geldikçe yazıyorum…
“Yabancıya konut
satışı” işi biraz abartıldı.
Bundan daha büyük sıkıntı başka yerlerde…
Mesela, “aile yıkıcı”
düzenlemelerin de etkisiyle, boşanmalar hızla artıyor.
Boşanma demek, yeni konut ihtiyacı demek.
Bir ev, iki ev oluyor.
Yaşlı annesine, babasına bakanların sayısı çok azaldı artık.
Bir de bu var.
Bir aile biliyorum, anne tek yaşıyor.
Oğlu boşanmış, o da tek yaşıyor ve eski eşine ömür boyu
nafaka ödemeye mahkûm.
Bir vakitler, büyükanne-oğul, gelin, torun bir arada
yaşarlardı.
Şimdi aile paramparça.
“Kiralanan ev” sayısı da, 3.
Torun biraz büyüyünce ayrı eve çıkmak ister, bir de bu dert
var!
Boşanmalar arttıkça ev talebi artıyor. Ve düzen,
propagandasından mevzuatına kadar boşanmaları teşvik ediyor.
Sabah kuşağı kadın programlarında ve akşam kuşağı gayet
yerli ve de gayet milli dizilerde, boşanmanın ne güzel bir şey (!) olduğu
propagandası yapılıp duruluyor.
Bunlar da, yetkililerin gözleri önünde oluyor!
Boşanmalar arttıkça konut problemi de artıyor!..
Konut kira artışına yüzde 25 sınırlamasına gelelim.
Kağıt üzerinde olur da, pratikte olmaz bu iş.
Olmadı zaten, bugüne kadarki uygulama, düzenlemenin kâğıt
üzerinde kaldığını gösterdi.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edebilir misiniz?
Bu iş, kiracı ve sahibi anlaşmasıyla olsa ne iyi.
Ev sahibi dese ki, “Karşı
tarafı da düşünmem gerek. Onun için senin kiranı üçe katlamayayım da, hiç
olmazsa yeni kiracıdan istenenin yarısını talep edeyim.”
Kiracı da dese ki, “Sadece
kendimi düşünmek olmaz tabii… Gel seni de, beni de üzmeyecek şu rakamda
anlaşalım.”
Bu çoğu zaman olmuyor, her iki taraf da nalıncı keseri gibi
kendisine yontunca, ortaya büyük anlaşmazlıklar, kavgalar, çatışmalar çıkıyor.
Sokaklarda huzur kalmıyor, mahkemedekiler de yığılmadan
şikâyetçi oluyor!..
Ben olsaydım, yüzde 25 sınırlaması getirmezdim, Devlet’in
belirlediği Tüfe ile Tefe’nin
ortalamasında karar kılardım.
“Devlet’in”
demişken, biliyorsunuz 2023 yılı için belirlenen “yeniden değerleme oranı” yüzde 122. 9 idi.
Vergi, trafik cezası “zamları”
artışında bu oran esas alındı.
Otomobil muayene ücretlerinde de öyle.
Hadi bakalım, araç muayene ücretlerindeki yıllık artışı,
kiralarda olduğu gibi “yüzde 25’e” sabitleyin.
Olur mu, mümkün mü?
Efendim, olsun ev sahibi zengin.
Her durumda öyle değil bu iş.
Dul maaşına kira gelirini ekleyerek geçinen hanımefendiler
biliyorum.
Tabandan emekli maaşı alan biri, babadan kalma evinden kira
geliri elde ediyor ve bunu da ekleyerek kıt kanaat geçinebiliyorsa…
Bu kişiye “zengin”
mi diyeceğiz?
Bunun bir de “yılda
bir kiraya” denk gelen vergisi var, konutun diğer vergileri var.
Konutun yıpranması, yıpratılması var!
Evde ev sahibinin karşılaması gereken bir arıza çıktığında
ne olacak?
O arızayı gidermek için yapılacak masrafın yıllık artış
oranı yüzde 25’te mi duracak?
Apartman aidatının yıllık artış oranını yüzde 25’e
sabitlemek mümkün mü…
Kapıcı varsa, maaşına yıllık yüzde 25 zam mı yapacaksınız?
İşte yeni asgari ücret!..
Yani…
Neresinden bakarsan bak olmuyor, böyle.
Dert dert üstüne!
Şu rayiç bedeller meselesi…
Aslında 3 milyon, 4 milyonlara satılan konutların kahir
ekseriyeti, tapuda “300 bine, 400 bine satılmış gibi” gösteriliyor.
Devletin bu işten büyük kaybı
oluyor.
Şu rayiç bedelleri, gerçeğe uygun olarak güncellense olmaz
mı?
Kira bedelleri de ona göre belirlense?
Evleri kategorilere ayırın;
Kirası 5-6 milyon arasında olması gereken evler ve
diğerleri…
Alt kategori evler için devlet, bir miktar “kira yardımı”nda bulunsa…
En kolayı, yüzde 25’i sınır olarak belirlemek galiba.
Kolay da, kâğıt üzerinde kalan, kalacak olan bir düzenleme.
Ha bu arada, son olarak…
“Kamuya iş yapmayan”,
“kodaman kesime hitap etmeyen” müteahhitler için de çok zor bir durum
çıkıyor ortaya…
"Tek kabahatli
ev sahibi!" diyorsanız...
Kredi işleri de bu kadar zora girmişse…
Küçük ve orta ölçekli müteahhitler kimlere satacak
konutları?
O satamazsa, kaç sektör yamulur, hesaba katmalı!