Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Haziran 2023

Kiraya Yüzde 25 Zam Sınırı Üzerine

KONUT kiraları, özellikle büyükşehirlerde dayanılamaz boyutlara geldi malûm.

İstanbul’un en ücra semtlerindeki en oturulamaz konutlar için akıl almaz kiralar isteniyor.

Açıklanan asgari ücretin bile yetmediği rakamlar.

Bu fırsatçılık.

Kesinlikle öyle.

2 bin liraya oturan kiracıdan 10 bin lira istemek insafsızlık!..

Bununla birlikte, aynı apartmanda 10 bine de oturan var, 2 bine de!

“Eski kiracı-yeni kiracı” meselesi.

Düşünün, orta katta bir konutunuz var ve 2 bin lira kira alıyorsunuz.

Aynı binanın giriş hatta bodrum dairesinin kirası ise 10 bin lira.

Gücünüze gitmez mi?

Bu iş nasıl oldu da buralara geldi?

Tuhaf bir piyasa, “teneke” dediğimiz otomobillerin fiyatları 200 bin lira olmuş.

Neredeyse 8 bin Euro!

“Teneke” için çok büyük para.

Şöyle eli ayağı düzgün bir şey almaya kalktınız mı, bir milyon lirayı düşünmeniz gerekiyor.

“Teneke”yi 200 bin liraya satmaya çalışanın yaptığı fırsatçılık mı?

Ona sorduğunuzda, “Bu fiyata satmasam, yerine koyamam ki sonra!” diyor.

Zincir marketler, asgari ücrete ara zam dolayısıyla önceden tırmandırdı etiketleri…

Bir ara, “üç harfli market fırsatçılığı” haberlerini görürdük, hemen her yerde.

Şimdilerde pek yok, alıştık mı ne!..

En merkezi yerlere, dikine dikine yerleştirilmiş binalardaki yeni konutlara bakın…

Lâf olsun diye soruyorsunuz, 10 milyon liradan kapı açıyorlar.

Fırsatçılık mı?

Sorsanız, arsa maliyetleri, diğer maliyetler filan…

Daha fazla dağıtmadan kiralar meselesine dönelim.

kira_6e7f5f6dfed85a78b4185eeb05ab460e.jpg

Piyasada büyük sıkıntı var, bazı yerlerde ev sahipleri ile kiracılar birbirlerinin boğazına sarılma noktasına gelmişler. Kiracı evden çıksa, mümkün değil, kesesine göre ev bulamayacak…

Ev sahibi, eski kiracıyı az bir kira artışıyla oturtmaya devam etse, etraftaki kiralara baktıkça mümkün değil rahat edemeyecek…

Etraf da gazlıyor haliyle, “Bedavaya oturtuyorsun, bu devirde o para ‘kümes’ parası bile değil!” filan…

Kamu otoritesi bu işe geçici bir çözüm yolu olarak, kiralara bir yıllığına yüzde 25 artış sınırı getirmeyi keşfetmişti.

Keşif çok hoşa gitmiş olmalı ki, bir yıl uzatılıyor.

Eski kiracısı 1500 liraya oturanın alacağı yeni kira 1875 lira olacak yani!

Bu piyasada uygulanıyor mu, uygulanır mı?

Uygulanmıyor, uygulanamaz!

Kiralar bu kadar yükseldiğine göre konut açığı var demektir.

Bu açık kapatılıncaya kadar da, bunları çekeceğiz demektir.

Aklıma geldikçe yazıyorum…

“Yabancıya konut satışı” işi biraz abartıldı.

Bundan daha büyük sıkıntı başka yerlerde…

Mesela, “aile yıkıcı” düzenlemelerin de etkisiyle, boşanmalar hızla artıyor.

Boşanma demek, yeni konut ihtiyacı demek.

Bir ev, iki ev oluyor.

Yaşlı annesine, babasına bakanların sayısı çok azaldı artık.

Bir de bu var.

Bir aile biliyorum, anne tek yaşıyor.

Oğlu boşanmış, o da tek yaşıyor ve eski eşine ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm.

Bir vakitler, büyükanne-oğul, gelin, torun bir arada yaşarlardı.

Şimdi aile paramparça.

“Kiralanan ev” sayısı da, 3.

Torun biraz büyüyünce ayrı eve çıkmak ister, bir de bu dert var!

Boşanmalar arttıkça ev talebi artıyor. Ve düzen, propagandasından mevzuatına kadar boşanmaları teşvik ediyor.

Sabah kuşağı kadın programlarında ve akşam kuşağı gayet yerli ve de gayet milli dizilerde, boşanmanın ne güzel bir şey (!) olduğu propagandası yapılıp duruluyor.

Bunlar da, yetkililerin gözleri önünde oluyor!

Boşanmalar arttıkça konut problemi de artıyor!..

Konut kira artışına yüzde 25 sınırlamasına gelelim.

Kağıt üzerinde olur da, pratikte olmaz bu iş.

Olmadı zaten, bugüne kadarki uygulama, düzenlemenin kâğıt üzerinde kaldığını gösterdi.

Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edebilir misiniz?

Bu iş, kiracı ve sahibi anlaşmasıyla olsa ne iyi.

Ev sahibi dese ki, “Karşı tarafı da düşünmem gerek. Onun için senin kiranı üçe katlamayayım da, hiç olmazsa yeni kiracıdan istenenin yarısını talep edeyim.”

Kiracı da dese ki, “Sadece kendimi düşünmek olmaz tabii… Gel seni de, beni de üzmeyecek şu rakamda anlaşalım.”

Bu çoğu zaman olmuyor, her iki taraf da nalıncı keseri gibi kendisine yontunca, ortaya büyük anlaşmazlıklar, kavgalar, çatışmalar çıkıyor.

Sokaklarda huzur kalmıyor, mahkemedekiler de yığılmadan şikâyetçi oluyor!..

Ben olsaydım, yüzde 25 sınırlaması getirmezdim, Devlet’in belirlediği Tüfe ile Tefe’nin ortalamasında karar kılardım.

“Devlet’in” demişken, biliyorsunuz 2023 yılı için belirlenen “yeniden değerleme oranı” yüzde 122. 9 idi.

Vergi, trafik cezası “zamları” artışında bu oran esas alındı.

Otomobil muayene ücretlerinde de öyle.

Hadi bakalım, araç muayene ücretlerindeki yıllık artışı, kiralarda olduğu gibi “yüzde 25’e” sabitleyin.

Olur mu, mümkün mü?

Efendim, olsun ev sahibi zengin.

Her durumda öyle değil bu iş.

Dul maaşına kira gelirini ekleyerek geçinen hanımefendiler biliyorum.

Tabandan emekli maaşı alan biri, babadan kalma evinden kira geliri elde ediyor ve bunu da ekleyerek kıt kanaat geçinebiliyorsa…

Bu kişiye “zengin” mi diyeceğiz?

Bunun bir de “yılda bir kiraya” denk gelen vergisi var, konutun diğer vergileri var.

Konutun yıpranması, yıpratılması var!

Evde ev sahibinin karşılaması gereken bir arıza çıktığında ne olacak?

O arızayı gidermek için yapılacak masrafın yıllık artış oranı yüzde 25’te mi duracak?

Apartman aidatının yıllık artış oranını yüzde 25’e sabitlemek mümkün mü…

Kapıcı varsa, maaşına yıllık yüzde 25 zam mı yapacaksınız?

İşte yeni asgari ücret!..

Yani…

Neresinden bakarsan bak olmuyor, böyle.

Dert dert üstüne!

Şu rayiç bedeller meselesi…

Aslında 3 milyon, 4 milyonlara satılan konutların kahir ekseriyeti, tapuda “300 bine, 400 bine satılmış gibi” gösteriliyor.

Devletin bu işten büyük kaybı

oluyor.

Şu rayiç bedelleri, gerçeğe uygun olarak güncellense olmaz mı?

Kira bedelleri de ona göre belirlense?

Evleri kategorilere ayırın;

Kirası 5-6 milyon arasında olması gereken evler ve diğerleri…

Alt kategori evler için devlet, bir miktar “kira yardımı”nda bulunsa…

En kolayı, yüzde 25’i sınır olarak belirlemek galiba.

Kolay da, kâğıt üzerinde kalan, kalacak olan bir düzenleme.

Ha bu arada, son olarak…

“Kamuya iş yapmayan”, “kodaman kesime hitap etmeyen” müteahhitler için de çok zor bir durum çıkıyor ortaya…

"Tek kabahatli ev sahibi!" diyorsanız...

Kredi işleri de bu kadar zora girmişse…

Küçük ve orta ölçekli müteahhitler kimlere satacak konutları?

O satamazsa, kaç sektör yamulur, hesaba katmalı!