Kıran kırana enerji mücadelesi
Son
günlerde Doğu Akdeniz dünyanın en sıcak bölgesi haline geldi. Önceden petrol ve
doğalgaz hatları ile önemli bir geçiş yolu olan Türkiye, şimdi adım adım Avrupa’nın
gaz, petrol ve enerji merkezi olmaya doğru ilerliyor. Azerbaycan ile
ilişkilerimizin daha ileri düzeye taşınması, Arap ülkelerinden tarafsız durumda
olanları yanımıza çekmemiz, bu dönemin öncelikleri arasında.
Son
20 yıllık süreçte Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye deniz altı kaynaklarından pay
vermek istemeyen emperyalist ülkeler oyun üstüne oyun tezgâhladı. Türkiye ise
yaptığı hamlelerle haklarını söke söke almakta kararlı olduğunu gösterdi. Araştırma
yapan gemilerimiz denizden ve havadan askeri güçle korunuyor. Sahadaki bu
mücadeleye masa da daha güçlü destek vermemiz gerekiyor.
Libya
ile askeri işbirliği ve kıta sahanlığı anlaşması, Mavi Vatan’ın Birleşmiş
Milletler’de tescil edilerek resmiyet kazanması Doğu Akdeniz’de emeli olan
emperyalist ülkeleri çıldırtmaya yetti. Doğrudan müdahale yerine Türkiye’ye
karşı maşa kullanan bu ülkeler şimdi de Yunanistan’ı oyunlarına dâhil etti. Buna
karşı biz, Türkiye ile diyalog isteyen Lübnan, Mısır ve İsrail ile
ilişkilerimizi geliştirme zamanı geldi.
***
Yunanistan,
göçmenlerin adalar üzerinden Avrupa’ya gitmesini gerekçe göstererek buralara
asker yerleştirdiğini ve sayısını artırdığını savunuyor. Halbuki başta Lozan,
tüm ikili anlaşmalarda adaların silahsız olacağı karara bağlanmış durumda.
Yunanistan’ın şartların değiştiğini savunması, ikili ve uluslararası
anlaşmaları ortadan kaldırmaz. Kaldırdığı takdirde de Yunanistan, Dimyat’a
pirince giderken elindeki bulgurdan olur. Zamanında bizim gafil yöneticiler
yüzünden kendilerine hediye edilmiş olan adalar asli sahibi olan Türkiye’ye geri
döner.
Yunanistan,
silahsız olması gereken 12 adayı ve Ege’deki diğer adaların neredeyse tamamını
silahlandırmış durumda. En son 2 kilometre yakınımızdaki Meis adasına sivil feribotlarla
asker çıkardılar. Yaptığı her hamle ikili ve uluslararası anlaşmalara aykırı
olduğu halde yaygara kopararak batılı ülkeleri kendi safına çekmeye çalışıyor,
çekiyor da…
Yunanistan,
zaman zaman sivil feribotlarla adalardaki askerlerini değiştiriyor. Türkiye
bunları izliyor ve tespit yapıyor. Şimdilik doğrudan müdahale etmese de
müdahale edeceği dönem için uluslararası kuruluşlara vermek üzere gerekli
dokümanları hazırlıyor.
***
Türkiye’yi
Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırma politikası, 21. yüzyıl dünya düzeninde enerji
kaynaklarının paylaşımı mücadelesinin sonucudur. Çok zorlu bir süreçtir. Bu
mücadelede, yüz yıl önce petrol ve gaz kaynaklarından uzak tutulan Türkiye,
şimdi hakkı olan payını almak için olağanüstü mücadele veriyor. Bu zorlu mücadeleyi
sahada olduğu gibi masada da kazanmak için ciddi hazırlık içinde.
Karadeniz’de
bulduğumuz dev doğalgaz rezervi Avrupa’ya yakın konumda. Gazın çıkarılması ve
Avrupa’ya nakledilmesinin rekabet açısından ucuz olması gerekiyor. Gaz
çıkarıldıktan sonra boru hattı döşenmesi ve nakliyesi konusunda özel sektörden
destek alınacak. Bu durum da en çok İsrail’i olumsuz etkiliyor. İsrail, Doğu
Akdeniz’den çıkardığı gazı, 7 milyar dolarlık bir boru hattı ile Yunanistan
üzerinden Avrupa’ya nakletmeyi amaçlıyordu. Böyle yaparsa İsrail’in gazı
pahalıya gelecek ve projesi çöpe gidecek. Türkiye, İsrail’in Doğu Akdeniz’de
çıkardığı gazı, Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakletme girişimlerini sürdürerek
Yunanistan’ın elini zayıflatmalıdır.
Bizim
Libya gibi Mısır’la da münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalamamız şart. Şu
anda istihbarat teşkilatları üzerinden irtibatta olduğumuz Mısır’la ilişki
düzeyimizi yükselterek Türkiye – Mısır Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması
imzalamamız, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hâkimiyetini kesinleştirir ve nihai
sonuca ulaştırır. Türkiye’nin gücü, deniz altından çıkaracağı kaynaklarla
katlanarak büyüyecektir…