Kin ve ihtiraslar bloku
Neşe öğretmeni bilirsiniz. PKK’nın katlettiği binlerce şehidimizden biridir. Atamasının çıktığı Çavuşlu köyüne (Diyarbakır-Bismil) ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti. Okulun durumu içler acısıydı.
Köy muhtarı ve
köyün ileri gelenleriyle konuşup eksikleri gidermek için yardım istedi.
Köylüler isteksizdi, ancak “Parasını ben vereyim.” deyince onarımı
başlatabildi. İlk aylığının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de
borçlandı.
Neşe yorgun argın
okuldan eve geldi. Biraz dinlendikten sonra babasına: "Onarım işleri
yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım, ekmek ve
yoğurtla yeriz.” dedi.
Henüz bir
ocakları yoktu. Biberleri hazırladı, tavayı piknik tüpüne koydu. Ekmek ve
yoğurdu masaya bıraktı.
Hava iyice
kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor, onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgar
sesinden, önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince,
babası: “Kim o?” diye seslendi.
“Açın, hoca
hanımla bir şey görüşeceğiz.” dedi kapıyı çalanlar.
Açtılar.
Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın!” diye bağırdılar.
Türkçeyi düzgün
konuşanı: “Biz 'Faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a (?)
sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler.' demedik mi?" diyerek, genç Neşe
öğretmenin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı.
Neşe,
köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı. Avazı çıktığı kadar
haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı.
Doğrulan babası
“Yapmayın!” diyordu.
Yarasalardan
biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı.
Neşe donup
kaldı. Yeniden bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Kendini olduğu gibi yere
bıraktı.
Neşe’yi
saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar
sürüklediler.
Genç öğretmenin
üstündeki giysi paramparça oldu. Bu arada kalleşlerin sayısı beşe çıktı.
Neşe öğretmen
gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bakıyordu.
Biri
kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe öğretmenin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği
çekti. Beş mermi göğsünü parçalamaya yetmişti.
Diğer göğsüne
de mermi yağdırdılar.
Neşe öğretmen
daha 22 yaşındaydı. Çıtı pıtı, çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın
dalgalandığı her yere giderim.” diyor, başka bir şey demiyordu.
Neşe daha yirmi
beş günlük öğretmen iken 26 Ekim 1993'te PKK’lı teröristler onu şehit etmişti.
PKK kırk yıla
aşkındır öldürüyor, katlediyor, ülkemize olmadık zararlar veriyor. Şimdi
siz bu katiller için “iyi çocuklar” diyeceksiniz sonra da kalkıp “biz
Atatürk’ün partisiyiz” diyeceksiniz öyle mi?
Bu partinin
önemli yöneticilerinden biri, “Diyarbakır hakikaten Türkiye Kürdistan’ında
önemli, tarihi bir şehrimiz” diye bölücülük naraları atıyor, siz de bu partinin
lideri olarak buna ses çıkarmamakla bu suça ortak olmuyor musunuz?
Diyelim ki,
yediniz bir yerde iktidar oldunuz, gizli ortak HDP ve ittifaktaki terör
seviciler ile Türkiye’nin bütünlüğünü sağlayacaksınız öyle mi? Ortak derdi
Türkiye olmayanların ittifaklarının çok uzun sürmeyeceği şimdiden gün yüzüne
çıkmıştır.
Bir taraftan
“Ben milliyetçiyim” naraları atacaksınız diğer taraftan Türkiye’ye düşmanlık
yapanlarla üç beş oy uğruna kader birliği yapacaksınız, sizin milliyetçilik
anlayışınız bunu mudur? Kullanışlı ortak olmak sanırım böyle bir şey
olmalı.
Ülkemizin İstiklal
ve istikbali her şeyden önemlidir. Oydan da, kişisel İstikbalden de.