Kin, nefret ve şiddete kelepçe…
Birbirine kin duymak, birbirinden nefret etmek, birbirine her türlü şiddet uygulamak çok kolay, çok basittir. Hiçbir insanın asla hoşlanmayacağı, asla kabullenemeyeceği duygular, bunlardır. Hatta başkalarına kin duyan, nefret eden ve şiddet uygulayan insanın bile…
Kin
duymak, kişioğlunun aklını yorar. Nefret etmek, kişioğlunun iyi duygularını
öldürür. Şiddet uygulamak, kişioğlunun insanlığını bitirir.
Kin
duyan kişioğlu, büyük bir vicdan sahibi olamaz.
Nefret
eden kişioğlu, kendini de başkalarını da sevmez.
Şiddet
uygulayan kişioğlu, başkalarının derdini dert edinmez.
Kin
duymak, nefret etmek ve şiddet uygulamak böyledir de sevgi, şefkat ve merhamet
böyle midir?
Denilir
ki hayatın başlangıcı Yüce Yaratıcının sevgisiyle başlamıştır. O yüzden sevmek
köklü ve asil bir duygudur. Ve fıtrattandır… Ve fıtrat, kişioğlunca bozulmadığı
müddetçe…
Sevmek
ama öyle sadece yakınları değil tanıdık tanımadık herkesi sevmek.. hayata anlam
katan, tüm âlemi kurtarabilen sevgi türü böyle bir sevgidir.
İnsan,
eğer seviyorsa sevdiğine zaten merhametlidir, zaten şefkatlidir. İnsanın insana
vereceği en büyük hediye birbirine duyduğu sevgidir, birbirine gösterdiği
şefkat ve merhamettir.
“Kin, nefret ve şiddet insan öldürür,
insanlığı yok eder.
Dünyanın bütün kolluk kuvvetleri bir araya
gelse kin, nefret ve şiddete kelepçe vuramaz.
Dünyanın bütün yargıçları bir araya gelse
kin, nefret ve şiddeti hapse atamaz.
Dünyanın bütün cellatları bir araya gelse
kin, nefret ve şiddeti öldüremez.
Ama seven bir kalp, seven bir sıcak el nice
kin kalelerini, nefret kulelerini ve şiddet burçlarını yerle yeksan eder, yıkar
geçer.
Sevgi, şefkat ve merhamet insan oldurur,
insanlığı abat eder.”
Depremi
de seli de rüzgârı da engelleyemiyor, durduramıyoruz. Eceli ne bir salise öne
ne bir salise geçe katamıyoruz. Çünkü bunlar elimizde olan şeyler değil. Ancak aklımız, ilmimiz ve ahlakımızla
depremin, selin, rüzgârın zarar, ziyan ve kayıplarına mani olabiliyoruz. Yine
kin, nefret ve şiddete mani olabiliyor, kardeşliği, birlik olmayı ve
dayanışmayı yayabiliyoruz.
Ama
insanı sevmeden, şefkat ve merhamet sahibi olmadan tanıdık tanımadık
başkalarını kardeş görüp, acısıyla acılanmadan, derdine derman olunamıyor,
dayanışma gösterilemiyor.
Bir deprem hem de çok
büyük bir deprem, insanımızın kayboldu zannedilen sevgi, şefkat ve merhametini
yaşatıyor. Dayanışma ve yardımlaşmada ülkemizi zirve yapıyor. O yüzden büyüktür
bu aziz millet.. ve o yüzden büyüktür bu aziz milletin ülkesi Türkiye. Çünkü
millet ve ülke bilir ki “Zorlukları yenen tek güç, dayanışmadır.”
Çünkü bu aziz millet ve aziz Türkiye; sevgi,
şefkat ve merhamette her daim büyük olmuş, büyük kalmaya yemin etmiştir. Çünkü kişioğlundaki
iman ve diğer güzel hasletlerin üzerindeki küllere üfleyen Yüce Mevlâ, milletteki
sevgi, şefkat ve merhameti kor ateş gibi meydana çıkarıyor, bollaştırıyor,
millet ve ülkeyi yine bir araya getiriyor. Kin, nefret ve şiddet yanlılarını
zelil ve rezil kılıyor. Bilinir ki âlemi sevgisinden yaratan Allah asla kin,
nefret ve şiddetten yana olmaz, asla kin, nefret ve şiddet sahibini aziz
tutmaz.
Geçmiş olsun ülkem ve milletim. Yüce Allah’ın
rahmetine, akıllı, ahlaklı ve ilim sahibi kullarının merhametine sığındık.