Kin Kapısı
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Biden’in seçim zaferini kutlayan 7 Avrupa ve Ortadoğu ülkesine yapacağı ziyaret 200 yıldır açılmayan Kin Kapısı’nı yeniden gündeme getirdi.
Mike Pompeo, Fransa’dan sonra gezisini İstanbul’la sürdürecek. Türkiye ziyaretinde ise hiçbir Türk yetkili ile görüşmeden, Lozan’a meydan okurcasına ziyaret programında önüne Ekümenik sıfatını taktığı Fener Rum Patriği ile sözde dini özgürlükler konusunu ele alacak. Avrupa’da, ABD’de, Batı Trakya’da Müslümanların dini özgürlüklerinin kısıtlanması konusunda tek bir kelam edemeyen bu haçlı kafasının dini özgürlükten kastının Türk ve İslam düşmanlığı olduğunu hepiniz anlamışsınızdır.
1814 Filiki Eterya ile başlayan Yunan terörü macerası1821’de Patrik Grigoros’un patrikhanenin kapısında asılması ile neticelenmişti. O günden bu güne Patrikhane’nin ana kapısı çivilerle çakılmış, ziyaretçiler yan kapıdan alınıyorlar. Bir Türk Sultanı, Veziri veya Şeyhulislamı asılmadıkça bu kapının açılmayacağı kararını inatla uyguluyorlar. Hz. İsa’nın sevgi ve hoşgörüsü yerine ihanet, çıkar ve intikamlarını önceleyen Patrikhane bu kapının önünde her yıl Türk milletine intikam yeminleri ediyor. Halihazırdaki Yunan Anayasası’nın 3. Maddesi, ‘Yunanistan’ın dini Ortodoksluktur ve dinin başı Konstantinepolis’tedir’ diyerek Megala İdealarında İstanbul başkentli, Ege bölgemizi de içine alan bir coğrafyayı Yunanistan diye tarif ediyor. Rum lobileri Kin Kapısı’nın kapanmasının 200. Yıldönümü olan 10 Nisan 2021 tarihinde Türkiye’nin canını oldukça sıkacak etkinliklere hazırlanıyor.
Pompeo fırsatını bulursa Patrik ile Ayasofya’ya gidecek. Terörist, yayılmacı, Yunanistan, Ermenistan, İsrail gibi paravan devletler kendi hafızaları dumura uğradığı gibi insanların da hafızalarının dumura uğradığını zannediyorlar. Yani Ayasofya’nın 1453-1934 yılları arasındaki camii olduğunu, vakfiyesini gözden kaçırarak 600 yıllık tarihi yok sayıp yeniden müzeye çevrilmesi mesajı verecekler el altından dünyaya.
Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı net bir tavır alan, Kıbrıslı Rumların ambargosunu kaldıran, Mısır’a Yunanistan ile münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalattıran, bir ayda Yunanistan’ı iki kez ziyaret ettiği halde Türkiye’yi es geçen Pompeo’nun bu gezisi veda ziyaretinden öteye gitmeyecek. Ukrayna’dan 1.1 milyar dolar, Irak’tan katlettirdiği 1 milyon insanın kan bedeli 1.5 milyar dolar, Çin’den 5.4 milyar dolar söğüşleyen yeni başkan Biden’in 1200’ü senatodan geçecek yeni 4 bin atama arasında Pompeo’ya da yer vermesi ise imkansıza yakın bir olasılık. Biden, FETÖ’nün Halkbank kumpasçısı Savcı Bahara gibi Obama artıklarını topluyor etrafında.
Pompeo’nun Fransa’da görüşeceği Dışişleri Bakanı Jean Yves Len Drian, Doğu Akdeniz ve Dağlık Karabağ da politikaları yüzünden Türkiye’nin cezalandırılmasını istemenin yanı sıra, ABD’nin Irak ve Afganistan’dan asker çekmesine karşı olduklarını söylüyor. Pempeo, sıkı bir Trump karşıtı olan Gürcistan ve Katar’ı da güzergaha dahil etti. Gürcistan demişten 14 Kasım 1944 Ahıska Türk’ünün sürgün yıldönümü. Bugün Ermenilerin yerleştirildiği bu topraklara mal sahipleri erinde sonunda dönecektir.
Biden’in ortak politika uygulamayı hedeflediği AP’nin 2020 Türkiye raporu taslağında ise, Türkiye’yi hukukun üstünlüğü, temel haklar, tersine işletilen kurumsal reformlar ve çatışmacı dış politika ile açık bir AB karşıtı söylemlerle suçlayarak hizaya getirmeye hazırlanıyor. Sanki yeni fasıl açmayarak, açılan fasılların görüşmesini durdurarak AB’ye Türkiye’yi almayı kendileri durdurmamış gibi pişkince davranıyorlar. Türkiye’yi sıkıştırmanın en etkili yolu da ekonomi üzerine yapılacak manipilasyonlar olarak hesaplanıyor. Biden gibi AB de muhalif siyasi partiler, tüm bağımsız sivil toplum kuruluşlarına destek vererek Türk hükümetine geri adım attırmaya çalışacak. Megala İdeayı meşru sayarak Türkiye’yi görmezden gelen AB, Doğu Akdeniz’i Yunan gölü olarak gören Sevilla haritasını el altından kabul ederek, Türkiye’nin güya Yunan-Rum sularında tek taraflı, yasa dışı arama yaptığını iddia edecek kadar hayasızlaşabiliyor. AB, Kıbrıs, Maraş ve Varoşa’daki sahillerin açılmasını kınarken, Türkiye’nin Libya politikasını eleştiriyor. Türkiye’yi suçlu göstererek sıkıştırmak isteyen AB ve ABD, Yunanistan’ın sadece son Ekim ayında 42 hava sahası, 7 karasuyu ihlali ve 15 hava aracı tacizini, Gayri askeri statüdüki adalarda ise uluslarası hukuka aykırı olarak 192 askeri gemi ziyaretini ise görmezden geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 37. kuruluş yıldönümü sebebiyle Maraş’ta yaptığı piknik batının Türk ve İslam düşmanı anlayışına bir cevaptır. Türkiye’nin bundan böyle birilerinin sonu gelmeyen sözde barış görüşmelerini takip etmek yerine kendi gündemini birilerine rağmen oluşturacağının açık işaretedir. Dün, daha çok Azerbaycan toprağını işgal için sivillere saldıran Ermenistan’ı Fransa, ABD ve batı kurtaramadığı gibi, bugün birçok adayı hukuksuzca işgal eden, Lozan ve Paris anlaşmalarına rağmen adaları silahlandıran, boyuna bakmadan hukuksuz olarak Akdeniz’de Türkiye’nin enerji aramasına mani olmak isteyen Yunanistan’ı da aynı akıbet beklemektedir. Her azmanın bir kazması mutlaka olur. Bugün Türkiye’nin haklı feryatlarına kulak asmayanların kazmayı yiyince hıçkırıklarını kimse duymaz. Kin Kapısı’ndan yıllardır nefret dağıtanların, başkalarından hoşgörü beklemeye hakları yoktur. Vesselam….