Kimse kitapsız değil
Her birimizin hayatını oradan baktığı bir kitabı,
olmadı defteri vardır diye düşünürüm.
Bir yerlere bakıyoruz. Rasgele bir bakma değil bu. Bir
daha bir daha bakma. Cümlelerle olaylar, tekliflerle tecrübeler birbirine
karışıyor. Kitabımızla hayatımız.
Bir yerlerde “gara gaplı kitaplarımız” var hepimizin
şimdi, inkar etmeyelim. Görünür, elle tutulur veya soyut, hayali, fark etmez.
Bir gün bir arkadaş benimle buluşmaya gelirken nereye
gittiğini sorana “Kitaplı bir yazarla görüşeceğim” demiş. Bunu bana anlatırken
gülerek ekledi: “Çünkü ben tam anlamıyla kitapsızım.” Mecazlarıyla beraber
yüklü bir anlamı vardı cümlenin. Kendi kendime yaşamını bakıyor olduğu ve
bizzat oluşturduğu günlük gibi bir ömürlüğünün illa olduğunu düşünmüştüm o an…
Hani derlenip toparlanmamış olabilir, farklı
kitaplardan yırtılıp fasikülleri birleştirilmiş olabilir. Veya derli toplu adı
belli bir kitaptır. Bilemem.
Bir de kitap kelimesinin, anlam telkin eden her şey
gibi geniş bir tanımının da olduğunu düşünürsek, tamamdır.
Sanki kitapsız insan yok gibidir. Kendisi öyle sansa
da…
Serbest elektronlar gibi dolaşan nice sözün veya başlı
başına müstakil bir kitabın, kitapların bize taşıdığı sözün gücünü, etkisini
konuşmaya dahi lüzum yok. Fakat her nasıl ve neredense sözün etkisi kendi
tesirinin yanında muhatabının tesire açıklığına, hazır olmasına bağlı öyle
değil mi? Buna ön yargısız, samimi anlama isteği de diyebiliriz. Aynı sözün,
kelamın bir kişi veya topluma yüksek etkisinin yanında bir başka kişi veya
topluma sıfır etkisinin olması, hatta karşıtlık, tepkisellik oluşturması sözün
kendi başına etkinin hakimi olmadığını gösteriyor. Anlam; hakimiyet alanını
insanla, insanın ona açık olmasıyla ve anlamayı istemiş olmasıyla paylaşmak
durumunda…
Aynı söze karşı çok zıt tavırlar sergileyebiliyor
insan. Demek ki başrolü kapmış insan kendi oyununda. Aferin ona!
Düşünün ki, Kur’an kimileri için daima biraz ıslak
kirpiklerdir. Vecd halidir. Coşkunluk içinde kaybolma ve titreyerek yeniden
kendine gelme hali… Aklı başında şahsiyetler olma yöntemi… Veya daha nice doğru
etkilenimler, duygulanım ve düşüncelere dalma ve birden emeğe, eyleme
dönüştürme kitabı…
Fakat kimileri içinse öğretilmiş, ezberletilmiş,
dayatılmış ve hayatı yaşanmaz kılacak, tarih boyunca da pek çok toplumu geri
bırakmış bir kitaptır…
Aynı Kitap’tan bahsediyoruz.
Aynı yağmurun farklı topraklara inişinden.
Bütün bunları görünce insan, yoksa kitap denilen;
insanın söze, anlama yaklaşma biçimi midir, diyesi geliyor. Koskoca anlamı bir
çırpıda hiçe sayan da insan. Ona atlayıp gökleri gezen, ayağında yıldız tozu
toprağa sağlam basan da insan.
İnsan kafasında tuttuğu hesabı-kitabıdır demek ki…
Neyi tutuyorsa ona tutunuyor ve o oluyor.