Kimler Bakan Olmalı?
Resmi ideoloji Türkiye'de eski gücünü kaybetti, hükümranlığı azaldı. Devlet ve siyaset kadrolarında Anadolu insanı artık daha fazla yer almaya başlıyor. Yani çevre merkeze olan yürüyüşünde zaferi büyük ölçüde kazandı. Artık köylü Mehmet Efendi'nin oğlu, memur Ahmet'in kızı da bakan, milletvekili, bürokrat vs olabiliyor. Türkiye yavaş yavaş monşer hegemonyasından kurtuluyor. Her ne kadar hala bazı bakanlıklar ve kurumlar bu taassuptan kurtulamadıysa da iyiye işaret eden gelişmeler olduğu açık. 1 Kasım sonrasında şimdi gözler Ak Parti'ye çevrildi. Yeni kabinenin bir an evvel oluşturulmasını herkes sabırsızlıkla bekliyor. Bir an evvel iş başı yapıp vaatlerinin gereğini yerine getirmek durumundalar. Çok fazla zamanları yok. İktidar dönemleri hızlı gelip geçiyor. Zaman ise geri kazanılamayacak tek sermaye. Zaman kaybetmek para ve kaynak kaybetmekten daha da kötü sonuçlar doğurabiliyor. Peki bu süreçte yeni kabine nasıl oluşmalı? Yeni dönemde hangi bakanlığa kimlerin gelmesi uygun olur? Bence soruyu "kimler" yerine "hangi şartları taşıyanlar gelmeli" şeklinde revize etmek daha doğru. Bu anlamda, İsimlerden ziyade niteliğe odaklanmak önemli. Bu sebeple bakan olacak kişilerin bazı temel kalifikasyonları taşımaları icap eder. Her bakanlığın kendisine özgü şartları olmakla birlikte, temel bazı nitelikler şunlar olmalı: Bir defa bakan olacak kişinin ahlaken sağlam, irade olarak güçlü, disiplinli ve lider vasıflı olması lazımdır. Bununla birlikte, liderlerin ve yöneticilerin başarıları ise kurdukları takımın başarısıyla doğru orantılıdır. İyi ekip kurmadan başarı kazanılamaz. Bakan olacak kişi kişisel hususiyetlerinin yanında iyi takım kaptanı da olabilmelidir ki başarılı olabilsin. Öte yandan bölgesinde başarı kazanmış, partisinin oy potansiyelini artırmış, temsil ve ifade yeteneği güçlü kimselerin bakan olması beklenir. Yine bu anlamda Ak Parti'nin yüksek oy aldığı illerden seçilen milletvekillerinin şansının yüksek olacağı açıktır. Bir başka açıdan bakıldığında mesela şehircilik bakanlığına belediye ya da yerel yönetim tecrübeli birisinin getirilmesi, ekonomiye reel sektörden gelmiş, piyasa tecrübeleri olan birisinin getirilmesi, dış işlerine meselenin teorik ve pratik boyutlarına hakim, bölgeyi ve dünyayı iyi okuyan, yabancı dili olan birisinin getirilmesi, gıda-tarıma, hayvancılık ve tarım sektörlerinde tecrübeleri olan birisinin iş başı yaptırılması, adalete hukukun üstünlüğüne inanmış, hukuk nosyonu olan, adalet teşkilatında gerekli reformları yapabilecek birinin getirilmesi beklenir. Yani isimlerden önce niteliklere odaklanmamız lazım, hem siyaseten hem de yönetim kalitesi bakımından.
Bakanlık Sayısı Artırılıyor mu?
Haber kaynaklarının aktardıkları bilgiler doğruysa bakanlıkların sayısında artış olacağı gözleniyor. Bence de bazı bakanlıklar bölünmeli bazılarının da ortak fonksiyonları birleştirilmelidir. Mesela kültür ve turizm kesinlikle ayrılmalı, "kültür turizmi genel müdürlüğü" gibi yepyeni birimler kurularak kültür bakanlığı yeniden yapılandırılmalıdır. Çevre ve şehircilik kesinlikle ayrılmalı, adı yerel yönetimler ve şehircilik bakanlığı olarak revize edilmeli, çevre bakanlığı müstakil bir kurum olmalıdır. Diğer yandan aslında dış ticaret bakanlığı olan ama adı her ne hikmetse ekonomi bakanlığı olarak zikredilen bakanlığın Gümrük ve Ticaret bakanlığı ile kesişen ortak birimleri bir çatı altında toplanmalı, iki bakanlıktan ya üçüncü bir bakanlık doğmalı ya da iki bakanlık da kendi içinde birim paylaşımına giderek yeniden yapılanmalıdır. Yine ekonomi yönetiminin kamu maliyesi, reel sektör ve finansal sektörler başlıkları altında yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Bilim ve Teknoloji fonksiyonu ayrılmalı, sanayi bakanlığı müstakil bir bakanlık olarak kalmalı ya da ticaretle birleştirilmelidir. Teşvikler, Esnaf, KOBİ gibi reel sektöre dönük konular reel ekonomiyi temsil edecek bakanlığa bağlanmalıdır.
Gençlik, Kadınlar, Çocuklar, Engelliler Aile Bakanlığına Bağlanmalı
Spor bakanlığı müstakil bir bakanlık olmalı, gençlik fonksiyonu aile bakanlığı ile birleştirilmeli, aile ve gençlik bir arada düşünülmelidir. Bu çatı altında sosyal hizmetler, aile, yaşlılar, engelliler, gençler, çocuklar ve kadınlar birer müstakil konu olarak ayrılmalıdır.
YÖK Artık Kapatılmalı
Bunlara ek olarak YÖK kapatılmalı, üniversiteler sanayi-üniversite-bilim ilişkileri boyutuyla bilim ve teknoloji bakanlığına bağlanmalı, ama katma bütçeli idare olarak kalmalı, akademik özgürlüklerine dokunulmadan bu sağlanmalıdır. Böylece üniversitelerin piyasa olan ilişkileri güçlendirilmiş olur. Milli Savunma Bakanlığı ile iç işlerinin bazı fonksiyonları birleştirilmeli, adı milli savunma ve iç güvenlik bakanlığı olmalıdır. Bu çatı altında, Milli savunma ayrı müsteşarlık, İç Güvenlik ayrı müsteşarlık olmalıdır. Bu anlamda Emniyet ve Jandarma buraya bağlanmalı. Nüfus, vatandaşlık, göç idaresi gibi birimler iç işlerinde kalmalı, güvenlik ve istihbarata dönük birimler milli savunma ve iç güvenlik bakanlığına bağlanmalı, MİT'ten ayrı olarak bir iç istihbarat ve güvenlik özel birimi kurulmalıdır. İl ve ilçelerdeki emniyet ve jandarma birimleri kaymakam ve valiler yerine bölge güvenlik müdürlüklerine bağlanmalıdır. Valiler ve kaymakamlar güvenlik işinden uzaklaştırılmalı, tamamıyla yatırım ve kaynak yönetimine yönelmelidirler. Tabi bunlar detaylı bir şekilde tartışılabilir. Belki yanıldığım noktalar olabilir ama her halükarda ülkenin genel kamu yönetim sisteminin baştan aşağı revize edilmesine kesinlikle ihtiyaç var.