KİMİN ELİ KİMİN CEBİNDE?
Her şey Amerika ve İngilterenin planlaladığı gibi yolunda gidiyor sanki.Aradaki bazı hususlar bizi uyandırmasa plan ve proğram mükemmel.Kullanılan dil ve yazı formatı yaygın olmayan ve bilinmeyenden seçili.Çivi yazısı kullanılıyor anlaşmalarda.Bu yazıyı iyi okuyanlarımız perşembenin gelişini çarşambadan anlayabilirler.
Gündemi takıp edilemeyecek kadar hızlı başka ülke bölge var mı bilmem.Bildiklerimden yola çıkarak bu hızlı değişen gündemle ilgili tahminlerimi paylaşacağim bugünkü makalemde.Tahmin diyorum.Çünkü şeytanın aklına gelmeyecek kadar absürd gerçekleşenleri görmek budamı olur türünden yaşananlar ister istemez bir çoğumuzu ters köşe yapabiliyor.
Bu IŞİD denen örgüt nereden nasıl ne zaman ve ne için türetildi? Gerçekten türetenlerin bile bu sorulara verecek sağlıklı cevapları olamas a gerek.Geçmişte türetilen El Kaide ile epey bir iş kurtardılar ama sonunda yüzlerine gözlerine bulaşan pislikleri hala temizlemiş değiller.Ülkemizde de bir Hizbullah meselesi vardı.Binlerce cana mal olan ve ne umarak ne bulduğumuz sorusunun bugün dahi olmayan cevabi bir çoğumuzu utandırmaya devam ediyor.
İngiliz oyunu denen kuralları ahlakı vicdanı izanı insafı olmayan bu oyunlar entrikalar ve benzerleri geçmişten günümüze farklı senaryolarla aslında hep karşımızda.Verilmek istenen mesajları ayrıntılarında gizli olan bu oyunlar çivi yazısı ile yazıldığı için bir çoğumuzun malumu olamıyor.
Son günlerin gündemi ülkemizde infiale sebep olan son iki oyunda da yine çivi yazısı kullanılmış. Okunması yorumlanması gerçekten zor.Bayrağımızı indirtenle Musulumuzu karıştıranlar sanki aynı merkezden aynı hedefi vuruyorlar.Ortadoğumuzu yaşanılmaz hale getirdikleri yetmiyormuş gibi şimdi de bizi aynı ateşin içine atarak birazda bizim yanmamızı seyretmek istiyor olmasınlar?
Rahmetli büyük babam gavurdan dost olmaz derdi.Maraş harbinde İngilizlerin kışkırtması ile şehrimizi işgale kalkışan gafillerin maşa olarak ermenileri kullandığını anlatırdı bana.Ermeniler o günün şartlarında Maraşımızın en zengin ve varlıklı kesimi.. Bir elleri yağda bir elleri balda.Aralarında hiçbir husumet yok. Benim çocuk kafamda büyük babamın anlattıklarından kalanlar hala dün gibi hafızamda kazılı duruyor.Abdal Halil ağa memleketimizin düğün dernekte davulcusu.Abdal Halil ağaya Maraşımızın ekmeğini yemiş nankör ermenisi işgalci fransızları karşılamak için davul çalmasını isteyince Halil ağa bile oyunu farkederek davuluna tokmağı indirmemiş.Hırlakyana tarihi cevabını yapıştırmayıda ihmal etmemiş.Davulumu altınla doldursan dahi bu tokmak bu davula inmez ey hırlakyan zira bu DİN bahsi diyerek o gün oyunun bozulmasının beklide fitilini ateşlemiş.
Bir çok değişime ve mutasyona uğramış olsak dahi sağ duyumuz ve Rabbimizin inayeti ile oyunlarının sıklıkla başlarına bela olduğunu hep görüyoruz.Senaryosu ne kadar mükemmel yazılırsa yazılsın oynayanların yaptıkları hataların ayrıntılarından hedeflenenleri okuyabiliyoruz.Yoksa bizdede kan gövdeyi götürürdü.Son bayrak hadisesini ele alalım.Burda kullanılan figüranın rol gereği öldürülmesi hedeflenmişti.Ama olmadı.Bu oyunda hedeflenen infialler gerçekleşmedi. Günlerce kan üzerinden nümayışlar olmadı. Yakalananlar bülbül gibi öttürüldüğünde gerçekleri anlayacağız.
Musulumuzun son düşürüldüğü hal bize neleri hatırlatmaz ki.Yıllar önceki çuval hadisesini unuttuk mu? Nasıl unutulur dost postu giymiş düşmanlarımız.Düşmanın hilesine karşı uyanık olmamızı isteyen bir peygamberin ümmetiyiz şükür.Karamsarlık yok.Gelen haberler oynanan oyunlar ve söylenen sözler her bir şeye dört gözle bakalım değerli dostlar.Gözümüzün görmediğini koku duyumuzla hissedebiliriz.Kulağımızın işitmediğini sağ duyumuzla duyabiliriz.Aklımızın zekamızın kavramadığını mantığımızla çözebiliriz.
Abdulhamid dedemizin yaptıklarını taklid etsek bile bir sürü kilidi maymuncuklarımız açabilir.Sağ duyu sahibi idarecilerimizin feraseti ile bu günlerde önümüze konan bu ucubeden yine kazanarak ve güçlenerek çıkacağiz inşaallah. Hiç kuşkumuz olmasın.Yine oyunlarını ters yüz ederek yara almadan yolumuza devam edeceğiz.
Ülkemizin güçlenmesi halkımızın birlik ve bütünlük içerisinde olması kürt kardeşlerimizle aramızdaki buzların erimesi kan akıtacak zeminlerin kurutulması gibi daha onlarca olumlu gelişme bizi dünya devi yapmaya yeter de artar da.Bu millet dünya devi olduğu yıllarda dünyanın halini tarih kitapları yazıyor.Tarihin tekerrürünün ayak sesleri bunlar.Korkmayalım korkutmayalım.sağlık ve mutluluk dileklerimle.